06 Nisan 2022 22:22

Değişimi kişilerde aramak

Futbol sahasında bir araya gelmiş ve uzakta ancak flu şekilde gözüken futbolcular.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Futbol ortamında en çok dile getirilen kavramlardan biri de değişim. Saha dışında olsun, saha içinde olsun yeni görev üstlenen kişilerin üzerine basa basa vurguladığı bir kavram olmasına karşın değişimin pratikteki karşılığını bir türlü göremiyoruz…

Değişime son derece istekli görünüyoruz ancak iş, bunun gereğini yerine getirmeye gelince anında yan çizmeye başlıyoruz. Değişimin bilgisinden ve dinamiğinden habersiz olduğumuz için de, kişilerin değişmesini değişim sanma yanılgısından kendimizi kurtaramıyoruz. “İstekli görünüp gereğini yapmamak”, en can sıkıcı (kimi zaman can yakıcı) tutarsızlıklarımızdan…

Evet, kişiler değiştiği zaman işlerin -adeta kendiliğinden- yoluna gireceğine dair tuhaf bir beklentiye ve iflah olmaz bir iyimserliğe sahibiz.

Oysa sadece kişilerin değişmesinden ibaret kalan yüzeysel hamlelerle gerçek bir değişim gerçekleştirmek elbette mümkün değil. Kişiler değişince otomatikman değişim yaşanmayacağını gösteren sayısız örnek var. Buna karşın yine de gerçek bir değişim içeren alternatif düşünceler, sistemler üretme çabasından itinayla uzak duruyoruz...

Aslında hiç kimsenin değişim istediği falan yok. Öyle olsaydı değişimin ne anlama geldiğini öğrenmeye çalışırlardı. Herkes her şeyden önce, mevcut işleyiş içinde kendi ekonomik çıkarını sağlama almanın yolunu bulma derdinde…

Kendi çıkarımıza o denli odaklanıyoruz ki, bunun bakışımızı körelttiğini, ufkumuzu daralttığını fark edemiyoruz. Sonuçta da değişim söylemi, gönül okşamaktan, göz boyamaktan öte bir anlam taşımıyor.

İşleyiş, yol, yöntem aynı kaldıkça kişilerin değişmesinin bir önemi olmadığını bakalım ne zaman anlayabileceğiz? Nitekim kişiler sürekli değişse de şikayetlerin, yakınmaların, sızlanmaların sonu gelmiyor. Bu süreçte, yeni gelenin mevcut işleyişe uyum sağlayıp eskiye dönüşmesi de uzun sürmüyor...

Sorunların kişilerden değil, sistemden kaynaklandığını bir türlü görmüyor ya da görmek istemiyoruz…

Bunun yanı sıra bir de, uzun vadeli planlar ve kapsamlı çalışmalar yapmamızı engelleyen sabırsızlığımız söz konusu. Ağır ve sağlam adımlarla yol almaktansa, mümkün olan en kısa süre içinde hedef(ler)imize ulaşmak en başta gelen, en vazgeçilmez beklentimiz. Birisi ya da birileri gelsin, kısa sürede bizi tüm hedeflerimize ulaştırsın ve mutluluğa boğsun istiyoruz. İnsanlara, ellerinde sihirli değnek varmış gibi muamele etmekten ve onlara yüksek umutlar bağlamaktan kendimizi alamıyoruz…

Umutların hüsrana dönüşmesiyle birlikte sorunun, kişi(ler)den başka bir yerde, çok daha derinde olduğu gerçeği tüm çıplaklığıyla karşımıza dikilse de biz onu göremiyor ve yeniden yeni arayışlara yöneliyoruz. Aradığımız da elbette yine kişiler oluyor!.. Çoğu zaman kişiler bile yeni olmuyor. Aynı kişiler etrafında dönüp duruyoruz. Arayış-hüsran ekseni üzerinde devinen bir kısır döngü!..

Mesela, bunca teknik direktör ve yabancı oyuncu transferi, arayışın hep sürdüğünü gösteriyor. Arayış iyi de, ne aradığını bilmemek kötü. Bu bil(e)meme hali, hayal kırıklıklarını kaçınılmaz kılıyor. Beklentiler gerçekleşmeyince bir kez daha yeni arayışlar devreye giriyor. Öylesine baş döndürücü bir teknik direktör sirkülasyonu var ki, kimin hangi takımı çalıştırdığını takip etmek dahi kolay değil…

Yeni, her zaman değişim anlamına gelmiyor. Sorunları üreten eskiyi yık(a)mıyor, tam tersine eskinin politikalarından, alışkanlıklarından beslenerek varlığını sürdürüyorsa o yeniden asla hayır gelmez, hatta ona yeni bile denmez!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...