09 Mart 2022 23:00

Oyun değil, rezillikler silsilesi

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Futbolu çirkinleştirip insanı tiksindiren bir aktiviteye dönüştürme yolunda istikrarlı performans sergileyen teknik direktörlerimiz, yöneticilerimiz, futbolcularımız ve taraftarlarımız var. Her hafta aynı manzara… Futbolcuların ve teknik direktörlerin saha içindeki rezilce davranışları, yöneticilerin ve teknik direktörlerin maçlardan sonraki klişelerden ibaret saçma sapan konuşmaları, taraftarların cinsiyetçi küfürleri ve ellerine geçeni sahaya fırlatmaları, -bu hafta fazladan, hakeme saldırmak amacıyla sahaya giren bir taraftara da tanık olduk- neredeyse kanıksanan olaylar haline geldi…

İnsani ve sportif değerlerden zerrece dahi olsa nasiplenmemiş kişiler, sonradan bu yaptıklarını izlediklerinde utanırlar. Ama bunlar belli ki marifetlerini beğeniyor. Bu yüzden de asla çirkinliklerin sonu gelmiyor. 

Sadece kazanmaya odaklı, bunun dışında rakibe saygı, onurlu, faziletli mücadele gibi sportif değerleri önemsemeyen, tam anlamıyla ucube olarak nitelendirilebilecek bir futbol anlayışına/algısına sahibiz ve ne acıdır ki, bundan şikayetçi olan pek kimse de yok.

Oyunla ilgili olarak, klişe zırvalar dışında, açıklayıcı, bilgilendirici, geliştirici sözler, anlatılar duymak mümkün değil. Herkes kafayı hakemlere takmış durumda. Konuşacak, tartışacak bilgisi olmayanların tek malzemesi hakemler. Yöneticiler ve teknik direktörler, sürekli olarak hakemler hakkında atıp tutarak kendilerini temize çekmeye çalışıyorlar. Bu tutum aynı zamanda, bilgilenmek, sorumluluk almak, öz eleştiri yapmak gibi “can sıkıcı” yükümlülüklerden kurtulma imkanı da sağlıyor.

Oyuncusu, oyunun temel teknik ilkelerini bilmez, rakibine gaddarca girer, hakemi aldatmaya çalışır, her pozisyonda hakeme itiraz eder, hatta hakemi itip kakar… Teknik direktörü, ne demek istediği dahi anlaşılmayan tuhaf ve boş konuşmalar yapar… Yöneticisi, ergen fanatik seviyesinde açıklamalarla taraftarları kışkırtır… Taraftarı küfür eder, sahaya bozuk para, çakmak, vs. yağdırır… Bütün bunlara rağmen de maçlardan sonra en çok hakemler konuşulur… Böyle bir ortamda oyun gelişebilir mi?

Tabii bütün bu olayların hem teknik hem de ekonomik bedeli var. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) her hafta, “saha olayları”, “çirkin ve kötü tezahürat”, “sportmenliğe aykırı hareket”, “hakaret”, “Usulsüz seyirci alınması”, “Merdiven boşluklarının boş bırakılmaması”, “kural dışı hareket” ve “talimatlara aykırı hareket” gibi nedenlerden dolayı kulüplere, teknik direktörlere, yöneticilere ve oyunculara ceza yağdırıyor. Sonuçta, ceza alan teknik direktörler, oyuncular takımdan ayrı kalırken, diğer yandan kulüpler de yüksek miktarlarda para cezası ödemek zorunda kalıyor.

Borç batağında çırpınan kulüplerin, PFDK’nin verdiği para cezalarını dert etmemesi ilginç. Sezon boyunca ceza olarak ödedikleri toplam parayı hesap etmiyorlar herhalde…

Kulüplerde, para cezalarından kurtulmak adına taraftarlara dönük eğitici, geliştirici hiçbir çalışma yapılmıyor. Neden yapılsın ki? Onların gözünde taraftarlar “12. adam”. Yani ellerindeki en önemli koz. Bu kozun misyonu belli. Rakibi ve hakemleri küfürlerle, kötü tezahüratlarla sindirip baskı altına alarak galibiyete giden yolu döşemek. Kulüpler, bir tür caydırıcı güç olarak gördükleri bu kozdan vazgeçmeyi göze alamadıkları için onların taşkınlıkları üzerinden aldıkları para cezalarını umursamıyorlar…

Futbol denen oyunu tam bir rezillikler silsilesine çevirmiş durumdayız. Kültürel geriliğin, bilgisizliğin, vizyonsuzluğun, çapsızlığın yanı sıra ahlaki değerlerden yoksunluğun kaçınılmaz sonucu bu…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...