21 Ocak 2022 04:50

Kürt sorunu ve hesap verme tartışması

Tayyip Erdoğan

Fotoğraf: Aytaç Ünal/AA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta partisinin Meclis grup toplantısında söylediği “Edirne’deki, en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” sözleri tartışılmaya devam ediyor. 

Düşünün ki, iktidar (ve onun Cumhur İttifakı) her gün HDP’nin “Terörle ilişkili olduğu” iddiasını tekrarlayıp HDP’nin kapatılmasını savunuyor. Sonra bu iktidarın başı çıkıp HDP’nin Eski Eş Genel Başkanının (Demirtaş), HDP’nin ilişkili olduğu iddia edilen örgütün liderine (Öcalan) hesap vereceğini söylüyor. 

Arkasındaki hesap bir tarafa aslında Erdoğan’ın açıklaması, hem iktidarın terör parantezine almaya çalıştığı Kürt sorunu gerçekliğini ve hem de bu sorunun bugün iktidarın uyguladığı politika nedeniyle rehin tutulan aktörlerini/muhataplarını işaret ediyor. Çünkü sözü edilenlerden biri, partisi 7 milyon oy almış ve kendisi de Erdoğan’ın karşısına bir cumhurbaşkanı adayı olarak çıkmış bir siyasetçi. Öbürü ise, 25 yıla yakın bir süredir İmralı’da tutulduğu halde sadece ülkede değil, bölge genelinde Kürt sorununun en etkili aktörlerinden biri.

Sadece buradan bakıldığında bile, Erdoğan’ın İmralı-Edirne hesaplaşmasını kendi siyasi hesapları bağlamında gündeme getirdiği kolaylıkla görülebilir.

Her şeyden önce Erdoğan, Öcalan’ın Demirtaş’tan hesap soracağını söyleyerek uzun zamandır ağır tecrit koşulları altında tutulan ve ailesiyle bile görüştürülmeyen Öcalan ile görüşmeler yapmaya devam ettikleri mesajını vermeye çalışıyor. 

İkinci olarak, Öcalan’ın Demirtaş’tan hesap soracağı iddiasıyla Erdoğan, “çözüm süreci”ni kendilerinin değil; HDP/Demirtaş’ın bitirdiği algısını yaratmak istiyor. 

Hatırlanırsa Erdoğan’ın “çözüm süreci”nde Kürt hareketini yedekleyerek başkanlık hedefine ulaşma hesabı, Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışıyla sembolize olan tutumla boşa çıkartılmıştı. 

O dönem kimi burjuva-milliyetçi Kürt çevreleri, Demirtaş/HDP’nin bu tutumunu şiddetle eleştirmiş ve Erdoğan’ın başkanlık karşılığında ne vereceğine bakılması gerektiğini savunmuşlardı.

Parçalar bir araya getirilince Erdoğan’ın hesabı daha da belirginleşiyor: iktidarının güç kaybının belirginleştiği bir süreçte Erdoğan, “çözüm süreci”ni kendisinin değil; HDP/Demirtaş’ın bitirdiğini ve Öcalan’ın da kendileri gibi düşündüğünü ima ediyor. Böylece ülke yeni bir seçim sürecine giderken kimi Kürt çevrelerinde yeniden beklenti yaratmayı amaçlıyor. 

Ama Erdoğan’ın hesabını daha iyi anlamak için son günlerde Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel üzerinden HDP’ye yönelik kapatma tartışmalarının yeniden alevlendirilmesine dönüp bakmak gerekiyor.

Erdoğan’ın askerlere PKK gerillaları ile çatışmama talimatını verdiği “çözüm süreci”nde birçok aile gibi Semra Güzel de dağdaki sözlüsü Volkan Bora’yı ziyaret edip birlikte fotoğraf çektiriyor. Masa devrilip yeniden çatışmalı sürece geri dönülünce Volkan Bora 2017’de çıkan bir çatışmada öldürülüyor. 

Şimdi Erdoğan, hakkında fezleke hazırlanan Güzel’in bu fotoğrafları için “Ortaya çıkan bu fotoğraflara sessiz kalmamız mümkün değil. Bakın HDP’liler dağdaki eli silahlılardan talimat alıyor” diyor.

Oysa bu fotoğrafların yeni ortaya çıkması gibi bir durum yok. Çünkü bu fotoğraflar 2017’den beri devletin elindeydi. Ancak iktidarın hesapları için uygun zamanın şimdi olduğu düşünüldüğü için bu fotoğraflar yeniymiş gibi servis ediliyor.

HDP ile ilgili kapatma davası için gerekçe uydurmakta zorlanan iktidar ve ortağının bu fotoğrafları kapatma kararının alınması için baskı aracı olarak kullanmak istediklerini anlamak zor olmasa gerek. 

Öyleyse Erdoğan’ın hesabının; HDP’yi kapatıp yüzlerce siyasetçiye siyaset yasağı getirerek kendi iş birlikçilerine hareket alanı sağlamak ve yine “çözüm süreci”ni kendilerinin bitirmediği propagandasıyla belli Kürt çevrelerinde yeniden beklenti yaratmak olduğu söylenebilir.

Burada Erdoğan’a şu soruları sormak gerekiyor: Madem sizin gibi düşünüyor o zaman neden Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmıyorsunuz? Ve madem en büyük hesabı onlar verecekler, neden Demirtaş ve diğer siyasi rehineleri halkın arasına bırakmaya korkuyorsunuz?

Bu soruların yanıtları bilinmez değildir. Çünkü Kürt sorunu ülkedeki demokrasi mücadelesinin ayrılmaz parçalarından biridir ve Erdoğan, kurduğu baskı rejimiyle demokratikleşme konusunda bir vaat dahi veremez durumdadır. O yüzden Kürt hareketi içinde tartışma yaratarak gerçekleri karartmak ve HDP’nin kapatılması hesabıyla da bağlantılı olarak kendi iş birlikçisi Kürt çevrelerine hareket alanı yaratmak istiyor. Böylece asıl kendisi, baş sorumlusu olduğu politikalar nedeniyle ülkenin geldiği yer konusunda bu ülkenin halklarına vereceği hesaptan kurtulmaya çalışıyor!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...