Desmond Tutu'nun ölümü üzerine
Desmond Tutu | Fotoğraf: Cmdr. J.A. Surette/Wikimedia Commons
Neredeyse bir asır önce, küçük bir kasabadaki bir çekirdek ailede Afrikalı bir erkek çocuk dünyaya geldi. Şehrin adı Klerksdorp’tu ve o zamanlar Güney Afrika’nın Transvaal eyaletindeydi. Zengin altın madenciliği bölgedeki ana endüstriydi. Çocuğun babası öğretmendi ve küçük çocuk da babasının izinden gitmek istedi.
Ancak apartheid olarak bilinen beyaz üstünlüğü politikası, onun bu mesleğe girmesini engelledi. Ulusal Beyaz Azınlık Partisi 1948’deki seçim zaferinden sonra bu politikayı güçlendirdi ve 1953’te okullarda ırk ayrımını sıkılaştıran Bantu Eğitim Yasası adlı bir yasayı kabul etti. Bu hükümet önlemi Desmond Mpilo Tutu’yu öğretmen değil vaiz olmaya zorladı. Böylece tarih farklı bir yol izledi. Desmond Tutu, eğitimini tamamladı, başarıyla mezun oldu ve bir Anglikan rahibi olarak atandı. Kilise hiyerarşisinde istikrarlı bir şekilde yükseldi ve nihayet 1986’da Cape Town Başpiskoposu olarak atandı.
Güney Afrika’daki apartheid karşıtı hareket güçlendikçe, devlet baskısı da güçlendi. Afrika Ulusal Kongresinin (ANC) aktivistlerinin çoğu sürgüne gönderildiğinde, başpiskopos devreye girdi. Bir rahip olarak sayısız cenaze töreninde yakınları öldürülenlere teselli verdi ve ülkenin ezilen siyah çoğunluğunun sesi oldu. Irkçı hükümet sistemine karşı söylemde merkezi bir rol oynadı, protesto gösterilerinde polisin tutuklama ve saldırılarının yanı sıra göz yaşartıcı gaza maruz kaldı. Bütün bunlar boyunca her hayatı değerli gören, inanmış bir Hristiyan olarak varlığını sürdürdü. Barış ve uzlaşma vaaz etti. Ayrıca adalet vaaz etti ve hükümet ya da özgürlük hareketi tarafından uygulanan şiddete kesinlikle karşı çıktı.
Ve boyu kısa olan rahibin itibarı arttıkça, Güney Afrika sınırlarının ötesinde de olsa adalet ve özgürlüğe olan ilgisi arttı. Arkadaşları ve ailesi tarafından sevgiyle “Ark” olarak adlandırılan başpiskopos, devlet şiddetini, baskısını ve İsrail’in Filistin halkına karşı bölme siyasetini yeni bir apartheid biçimi olarak kınadı. O Amerika Birleşik Devletleri hükümetinden Porto Riko halkı için özgürlük talep etti. Myanmar’da acı çeken Müslüman azınlığa yönelik devlet şiddetini eleştirdi.
Ve küçük rahip, ölüm hücresindeki bir adamı bile ziyaret etti. Orada bir mahkumun neden bir cam pencereyle ayrılmış bu kadar küçük bir ziyaret odasında kelepçelenmesi gerektiğini merak etti; kulpları bile olmayan kapının neden kapatılıp sürgülenmesi gerektiğini sordu. “Ark” çok sakindi, ciddiydi, karanlık yerlerde manevi bir ışıktı, onunla tanışmak bir zevkti.
1990’larda apartheid aşıldığında ve Güney Afrika bir demokrasi olarak yeniden doğduğunda, Başpiskopos Tutu, halkın yoksulluğu artarken kendisini zenginleştirdiğine inandığı yeni siyah hükümete yönelik eleştirilerini artırdı.
Küçüktü, evet, ama zihinsel olarak bir devdi. Bu gezegende yürürken, dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, dünyanın mazlumlarına sevgi mesajı yaydı. Peygamberimsi sesi, ince mizah anlayışı, derin sevgisi ve sınırsız şefkatiyle değişim için durmadan savaştı. 7 Ekim 1931 doğumlu Desmond Mpilo Tutu, 90 yaşın ardından 26 Aralık 2021’de atalarının yanına döndü. Dünyaya korku değil sevgi örneği verdi.
- Ralph Poynter: Devrimci yaşam 07 Nisan 2024 04:28
- 30 yıl suçsuz yere idam hücresi 24 Mart 2024 04:47
- Devrimci pedagog 17 Mart 2024 04:56
- Siyasi çıkarların pembe dizisi 03 Mart 2024 04:00
- Soykırım savaşı 25 Şubat 2024 04:05
- İşgalin itici güçleri 11 Şubat 2024 04:05
- Özgürlük için bir yaşam 04 Şubat 2024 04:10
- Direniş ruhu 31 Aralık 2023 04:50
- I Abdul John, burada 03 Aralık 2023 03:46
- Pirelere karşı savaş* 19 Kasım 2023 04:40
- Kelepçeli sol 29 Ekim 2023 04:50
- Cezaevlerindeki yaşlılara kötü muameleye son 17 Eylül 2023 04:32