15 Ekim 2021 00:46

Yakınmak mı, yapmak mı?

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Geçen hafta bu köşede kalın hatları ile ülkenin politik tablosunu ve buradaki gruplaşma işlenmeye çalışıldı. Son bir haftaya da Kılıçdaroğlu’nun “siyasi suikastlar olabilir” açıklaması ile başlayan tartışmalar damga vurdu. Bu açıklamaya düzen içi muhalefet partileri genellikle destek verdiler. Savcılık önceden sonucu belli olan sözde bir soruşturma başlattı, İç İşleri Bakanı “MİT’te ve emniyette böyle bir istihbarat yok” dedi. Bütün bunlar bir arada ülkenin olağan politik tablosunun yeni bir resmini oluşturuyordu.

Oysa ortaya ciddi bir iddia atılıyorsa, en azından bunun iddiayı ortaya atanlar tarafından gereken ağırlıkta ve sorumlulukta bunun takip edilmesi gerekirdi. Yani halkın uyarılması, karanlık odakların teşhir edilmesi, mitinglerin, gösterilerin yapılması vb. Elbette işler böyle gelişmedi. ‘Muhalefet hep böyle değil miydi, yeni olan ne var ki’ denilebilir. Buna karşı söylenecek çok haklı sözler olmasına karşın, ‘evet öyle’ denilip geçilebilir de. Ama sorun şu ki, ülkede demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadelesi verenler bu ve benzeri sorunlar karşısında düzen muhalefetinin yapmadıkları ile ilgili bir yakınma pozisyonunda olamazlar, olmamalılar.

Söylenenleri şöyle açmak olanaklı: ülkede bugün için en ciddi politik sorun demokrasi ve demokrasi için mücadele sorunudur. İşçi ve emekçi halk iş ve ekmek kadar demokrasiye ve özgürlüğe de ihtiyaç duymaktadır. İşçi ve emekçi halkın en ileri kesimleri ve Kürt siyasi hareketi tutarlı bir demokrasi için mücadele potansiyeli taşıyan kesimlerdir. Bu kesimlerin demokrasi konusunda, tek adam yönetimine karşı mücadele konusunda düzen içi muhalefetten hem bir beklenti içinde olmaması hem de onların yapmadıklarından dolayı yakınmaması -eleştiri elbette olacak- gerekir.

Bunun anlamı şudur; işçi ve emekçi halkın ileri kesimleri demokrasi ve özgürlük için mücadele edecek bir platformda bir araya gelmek zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Şu günlerde bu konuda bazı görüşmelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu görüşmelerin olumlu bir şekilde sonuçlanması, halka umut veren ve onu birleştiren bir mücadele merkezinin oluşturulması son derece önemlidir. Bu merkez yapılmayanlardan yakınma, şikayetçi olma değil, mücadeleyi örgütlemek için harekete geçen bir konumda olacağından, demokrasi mücadelesini halka indiren, burjuva muhalefetinin halka sabır ve bekleme tavsiye eden çizgisinin aksine halkın hayati ve acil taleplerini elde etmeye yönelen, halkı bunun için harekete geçirebilen bir çizgi izleyebilecektir.

Açıktır ki halkın ihtiyacı olası bir seçimde çok sayıda milletvekilliği kazanmanın, oradan güçlü çıkmanın çok ötesindedir. Seçimlerden güçlü çıkmak elbette önemlidir ve halka moral verecek, onun mücadele isteğini artıracaktır. Ama bu sadece güçlü bir başlangıç olacaktır. Çünkü demokrasi ve özgürlük mücadelesi daha geniş kapsamda bir mücadele ile elde edilebilecektir. Geçmişte kurulan mücadele birliklerinin deneyimi de bu yolun tutulması gerektiği konusunda yeterli bir tecrübeyi ortaya koymaktadır.

Bu nedenle sağlanacak mücadele birliğinin uzun soluklu olması, ülkede tutarlı bir demokrasiyi kazanabilecek nitelikte yürütülmesi gerekecektir. Tutarlı bir demokrasinin ise halkın egemen olduğu bir demokrasi ile olanaklı olabileceğini tarihsel tecrübeler ortaya koymaktadır. Ülke içeride ve dışarıda tarihsel açıdan önemli bir dönemeçten geçmektedir. Halkın ileri güçleri, üst sınıftan tüm politik mihrakların kendilerini ve ülkeyi yeniden yapılandırma atağına girdiği bu dönemde, geçmişle kıyaslanmayacak oranda daha fazla sorumluluk üstlenme görevi ile karşı karşıyadır.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...