19 Haziran 2021 00:05

Tükenmişlik

Satranç tahtasında at ve fil

Görsel: Pixabay

Paylaş

Türkiye Satranç Federasyonu yöneticileri ne satranç ne de basın tarihinde eşi görülmemiş bir uygulamaya imza attılar. 22 Mayıs tarihli “Hodri Meydan’’ başlıklı yazım Başkan Gülkız Tulay’ın ayarlarını öyle bozmuş ki ne yapacağını şaşırıp tuhaf davranışlar sergilemeye başlamış. Kendisini basın savcısı falan sanıyor olabilir, o derece. Yazımda, Gülkız Tulay’ın konuk olduğu programda gazetecilerin sorması gereken soruları yazmıştım. Gülkız Tulay, sorulması gereken soruları sorduğum için Federasyon Disiplin Kuruluna hakkımda disiplin soruşturması açılması için talimat vermiş. Türkiye’de muhtemelen ilk defa bir köşe yazarı yazısı nedeniyle federasyon disiplin kuruluna sevk ediliyor. Konunun daha anlaşılır olması için şöyle ifade edeyim; Bir spor yazarı gazetedeki köşesinde futbol federasyonunu eleştiriyor diye futbol federasyonu başkanı, spor yazarını “Sen daha önce futbol oynamışsın, fi tarihinde lisansın var o yüzden seni Disiplin Kuruluna gönderiyorum’’ diyor. Sapla samanı, gazetecilik faaliyeti ile sporculuğu birbirine karıştırıyor. Asgari hukuk bilgisinden yoksun bu kişinin Satranç Federasyonu başkanı olması ise gerçekten çok acıklı.

Soruşturma dosyasında hukuk öğrencilerini kahkaha krizine sokacak ifadeler var. Mesela gazeteciler için, “AKP’li Sincan Belediyesinin organizasyon şirketine 321 bin TL ödediği turnuvadan Federasyonun ne kadar para aldığını soramadılar’’ diye yazmışım. Bu ifade iftira niteliğindeymiş. İyi de gazetecinin görevi zaten bu iddiaları sormak değil midir? “Goebbels’in “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır” sözünü şiar edinen TSF yöneticileri…’’ dediğim için TSF yöneticilerini yalancılıkla itham ediyormuşum. Başkan Gülkız Tulay’ın, hiçbir turnuvada oynamadığı halde neden çıkardığına anlam veremediğimiz ve 2012’den beri vizesini yaptırmadığı satranç lisansını bir kenara bırakarak soruyorum; iddia ettikleri bir milyon lisanslı satranç sporcusu sayısının içinde vefat etmiş kaç kişi olabilir? Ben kamuyu bilgilendirmek adına tüm camianın tanıdığı birkaç isim vereyim, isteyen TSF lisans sorgu sisteminden bakabilir. 2009’da vefat eden Eski Federasyon Başkanı Kahraman Olgaç’ın lisansı Gülkız Tulay’a göre hâlâ geçerli, 2012’de kaybettiğimiz Eski Türkiye Şampiyonu FM Ali İpek’in lisansı dahil, kaybettiğimiz değerli sporcular Nurettin Reis, Demir Büyüközkaya, Ateş Ülker’in lisansları da bir milyonun içinde. Satranç lisansı çıkarmış ama yıllardır satranç oynamayanları da ekleyerek kamuyunu açıkça aldatıyorlar.  Ne diyelim, vefat etmiş sporcularımızı devlet nüfustan düşüyor ama bunlar yad etmek için lisanslı göstermişler mi diyelim? Bakanlık tribününe tezahürat yapmak, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu’ndan “Harika ne kadar çok sporcunuz var, tebrik ediyorum sizi’’ sözcüklerini duymak için mi düzenleniyor bu tiyatro? Sponsor olarak yıllardır satrancı ayakta tutan Türkiye İş Bankasına başarılı görünmek için rakamlara ölüleri eklediklerini yazmayalım mı istiyorlar?

“Okullarda seçmeli ders olan satrancın neden seçmeli ders statüsünden kaldırıldığını soramadılar’’ cümlesinden hakaret suçu devşiren Gülkız Tulay, gazetecilerin soru sorabileceğini ve bu soruların onu rahatsız edebilecek sorular da olabileceğini gerçeğini anlamakta zorluk çekiyor. Oysa demokratik bir ülkede bir kamu yöneticisine hakkındaki ya da başında olduğu kurumla ilgili tüm iddiaları sormak bir gazetecinin asli görevidir. Gülkız Tulay’ın bunu öğrenmesi zaman alacak ama basın ve ifade özgürlüğüne müdahale edemeyeceğini öğretmek tarihsel olarak benim payıma düştüyse bu sorumluluğun hakkını vereceğimden emin olabilirsiniz. Gazetede çıkan köşe yazısını Disiplin Kuruluna göndermesi satranç bilmediğinin de kanıtı niteliğinde. Bir hamle sonrasını düşünmeden elini tahtaya sokuyor, taşları deviriyor, ortalığı batırıyor sonra da aslında anlamadığı bu oyunda zafer kazandığını sanıyor.

Temennim Satranç Federasyonu Disiplin Kurulunun köşe yazıma ceza vermesi, çünkü işte asıl eğlence o zaman başlayacak. Disiplin Kurulundaki avukatların patroniçe kadar çıldırmamış olması da muhtemel ama ben asıl Kuruldaki tek gazetecinin basın özgürlüğüne yapılan bu saldırıya karşı ne yapacağını merak ediyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...