23 Mayıs 2021 00:03

‘Sahte bezirganlar’ meselesi

soyut küpler

Görsel: PIRO4D/Pixabay

Paylaş

Kirvem,

Senin de bildiğin üzere bir vakitler, yani Osmanlı atalarımızın dillere destan imparatorluğunun ardından; yurdumuzun bereketli topraklarında postlarını serip yerleşmeye çalışan bilumum kefereleri, Akdeniz’in derin sularındaki bol dikenli deniz kestaneleriyle, zehirli trakonya balıklarıyla buluşturup, hemen akabinde de ulus devletimizi Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkes’iyle hep beraber kurduk...

Sonra... “Çıktık açık alınla on yılda her savaştan, on yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan...” marşıyla yeri göğü sert adımlarla inletirken, aynı zamanda da tüm sağır kulaklara milletçe elde ettiğimiz başarılarımızı duyurmak için bandolar eşliğinde çalıp çığırıp, geceler boyunca tertiplediğimiz şatafatlı fener alaylarıyla yolumuza onurla, gururla, coşkuyla devam ettik...

Uzayıp giden uçsuz bucaksız bu zaman tünelinde akıp giden sularla birlikte anlı şanlı devletlerin tümü tarihin karanlık girdaplarında “ilelebet” kaybolup meçhulistan diyarlarına sürüklenirken, diğer yandan kimileri de, hesapça zamanın çarklarına sözde direnip, amiyane deyimiyle çamura yatmayı inatla sürdürmeye kalkıştılar ama, eninde sonunda pes edip, dolayısıyla şu alemden “el etek” çekip, keza tıpkı şarkılardaki gibi, “Kimler geldi kimler geçti...” kervanına katılmaktan kurtulamadılar...

Bıkıp usanmadan, kendi bildiği yoldan zerre kadar şaşmadan, aynı minvalde, aynı kısır döngü içinde ha babam de babam dur durak demeden önüne gelen her şeyi acımasızca öğütüp un ufak eden bu çarkın gidişatını bir an önce tersine çevirip, bunun yerine kendi hegemonyalarını sonsuza dek sürdürmeyi düşünen anadan doğma krallar, kraliçeler, padişahların tümünün hevesleri kursaklarında düğümlenip kaldı nitekim!

Nitekim... Temelinin ne zaman nerede atıldığı, harcının hangi “usta” eller tarafından koyulduğu henüz bilinmeyen bu kırtıpil alemde, kimler geldi, kimler geçti dünyasında gele gele geldiğimiz bu zaman diliminde giderek sayıları azalan kral ya da sultanların yerini, onların şatafatlı “koltuk”larını kapmak için taklalar üstüne taklalar atarak bir bakıma kendi  “iktidar”larını kurmak için didinip duran, bu uğurda attıkları her adımın veya içine balıklama daldıkları icraatlarının sadece kendi halklarının hayrına olduğunu kırk türlü yemin eşliğinde dillendiren bu sahte “bezirganlar”ın şerrinden Allah bilumum fakir fukara, garip gurebaları korusun Kirvem!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...