Normal de ne?
Fotoğraf: DHA
"Kademeli Normalleşme Tedbirleri Genelgesi” 16.05.2021 tarihinde yayımlandı. Kim tarafından, elbette İçişleri Bakanlığı... Salgının başından beri bu salgınla mücadele değil bir idare etme daha doğrusu idare de edememe halinin en temel göstergesi İçişleri Bakanlığı genelgeleridir. Salgın bir güvenlik değil, sağlık sorunu. E o zaman sağlık sorununda atılacak adımları, alınması gereken önlemleri Sağlık Bakanlığının duyurması gerekir, değil mi? Sağlık Bakanlığı tüm Türkiye’nin artık kuşku duyduğu turkuaz tablo sayıları, aşı geldi ama kaç tane söylemem edaları, sayıları bilip de ne yapacağımız sorgulamaları ile oyalanırken, güvenlik salgının orta yerine yerleşti. Yaşa dayalı ayrımcılık kademe dinlemeyip gene sürdürülürken, vazgeçemedikleri tüccarlık ruhu AVM’lerden sızıyor apar topar yayından kaldırdıkları reklam filmlerinde insanlık adına utancımız oluyor.
Ne demiş İçişleri Bakanlığı: “Koronavirüs (Covid-19) salgınının toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme ve hastalığın yayılım hızını kontrol altında tutma amacıyla, salgınla mücadele sürecinin temel prensipleri olan temizlik, maske ve mesafe kurallarının yanı sıra hayatın her alanına yönelik uyulması gereken kurallar ve önlemler; salgının genel seyrinin ve Sağlık Bakanlığı ile Koronavirüs Bilim Kurulunun önerilerinin değerlendirilmesi sonucunda alınan kararlar doğrultusunda belirlenmektedir.”
Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu öneriyormuş, ama değerlendiren, daha doğrusu değerlendiremeyen, değerlendirme yeterliliği çalışma alanı itibarıyla uygun olmayan birileri kararlar alıyormuş. O zaman bu bilim dışı kararların sorumluluğunun kime ait olduğunu sormak gerekiyor. Öncelikle Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu önerilerini paylaşmalı, bu önerilerle alınan kararlar biz yurttaşlar ve özellikle de alanda bu önerileri bilimsel bilgi kapsamında değerlendirecek meslek örgütleri tarafından el birliği ile karşılaştırılmalı ve dolayısıyla bilimsel bilgi ile uyumlu olmayan öneriler mi, kararlar mı görüp sorumlular belirlenmeli.
Sorumlular diyorum, çünkü insanlar hastalanmaya, ölmeye devam ediyor. Yaşam hakkımız, sağlıklı yaşama hakkımız ihlal ediliyor. Bu hastalık için tedavi edici etkisi olmadığı bilinen, Türk Tabipleri Birliğince bir senedir uyarılarla ekipler tarafından dağıtımının durdurulması talep edilen ilacın kullanımını 14 aydır sürdüren Sağlık Bakanlığının salgına ilişkin verileri paylaşmaması da dahil salgınla mücadele etmem sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor elbette öneri ve karar karşılaştırmasında çıkacak sonuç, ancak tüm sorumluları tek tek ortaya koyup tarihe not düşmekte fayda var. Hele benim gibi belgeleme takıntısı olan bir adli tıp uzmanıysanız işiniz zor. Sabah sorularla kalkıp akşam sorularla yatar, bulduğunuz her ayrıntıyı, her sözün ardındaki söylenmemiş sözü, her bulanık görüntünün içindeki silueti yerli yerine yerleştirmek için çabalar durursunuz.
Sağlık Bakanlığının internet sitesinde aşılama ile ilgili çok organize oldukları yanılsaması yaratan bir öncelikler listesi var. Hastalığın daha ağır seyrettiği 65 yaş üstü grupların öncelikle aşılanması ilk bakışta çok yerinde gelebilir ama çalışmak zorunda olan, yalnız esnafı kapatıp gündelik kazanç ile hayatta kalmaya çalışanları açlığa mahkum eden bu feraseti kendinden menkul yasakların dışında kalanlar, ya onlar ne olacak? Sağlık Bakanlığı bu salgında yaş, cinsiyet gibi verileri paylaşmasa da TTB olarak derlemeye çaba gösterdiğimiz sağlık çalışanı ölümlerine baktığımızda özellikle işçi statüsünde çalışanların yaş ortalamasının düşük olduğunu görüyoruz. İşçilerin tümünün benzer bir yaş dağılımı olduğu da malum. Geçtiğimiz yıl içinde iş cinayetinde ölen her üç işçinin biri COVID19’dan ölmüş, ölümlerin en yüksek olduğu yaş aralığı da 28-50. O halde önceliklendirmelerin de salgın verileri dikkate alınarak yapılmadığı ortaya çıkıyor.
Son günlerde mafya devlet el ele işlendiği iddia edilen suçların ortaya saçılmasını izliyoruz. Yalnız salgına ilişkin dahi bu denli örtbas etme, düzenleyici mekanizmaları işletememe halinin kaçınılmaz yansıması suç örgütlerinin elini kolunu sallayarak dolaşması olacaktır. O nedenle yurttaş sorumluluğu ısrarla bilgi edinme hakkımızı savunmak olmalı. Sorumluların hesap vermesi için mücadeleyle birlikte...
- Tehlike nedir? 25 Nisan 2024 04:55
- Şiddetsiz bir geleceği birlikte inşa edelim 18 Nisan 2024 04:53
- Kimin şakası? 04 Nisan 2024 05:46
- İyi insanlar 28 Mart 2024 04:57
- Demokratik bir yaşam sağlık için elzemdir! 21 Mart 2024 04:58
- Aşkın devlet ve kayıtsızlığımız 14 Mart 2024 04:58
- Şiddetsiz, güvenli, güvenceli demokratik bir yaşam 07 Mart 2024 04:57
- Etkin ve demokratik bir meslek örgütü nasıl olmalı? 22 Şubat 2024 04:59
- Büyük kavga 15 Şubat 2024 04:51
- Ma rıhna nıhna hon demiştik 08 Şubat 2024 04:58
- Sağlığın turizmi nereye gidiyor 01 Şubat 2024 04:47
- Halk sağlığı sorunu olarak apolitikleşme 25 Ocak 2024 04:57