12 Mayıs 2021 20:45

Şampiyonluğun ne önemi var?

Beşiktaş-Karagümrük maçı

Fotoğraf: AA

Paylaş

Süper Lig’de son haftaya girilirken, şampiyonluk yarışında bugüne kadar görülmemiş bir heyecan yaşanıyor. İki takım arasında son haftaya kadar süren şampiyonluk mücadelesine daha önce tanık olmuştuk ama son haftaya matematiksel olarak şampiyonluk şansı bulunan üç takımla girilmesi pek sık rastlanan bir durum değil.

Heyecan çok ama oyun kalitesi vasata ulaşmakta bile zorluk çekiyor. Alanın en doğru biçimde paylaşılıp en verimli şekilde kullanılmasına, rakibi etkisiz kılacak oyun planlarına, keyif veren atak varyasyonlarına pek rastlanmayan, daha çok, şuurlarını yitirecek kadar gaza getirilen oyuncuların komik pozisyon ve top kullanma hataları, gaddarca faulleri ve bolca hakem aldatma teşebbüsleriyle sürüp giden itiş kakış ağırlıklı bir tuhaf oyun söz konusu. Düzey bu olunca, karşılaşmaların sonuçlarını da genel olarak o gün için bireysel becerisini fark yaratacak biçimde sahaya yansıtabilen oyuncular belirliyor. Kolektif mücadele, bireysel performansların gerisinde kalıyor, sonuçta skoru belirleyen de ortaya konan oyundan çok, oyuncular oluyor.

Şampiyonluk şanslarını son haftaya taşımayı başarmış takımların bile tatmin edici bir oyunla kazandıkları maç sayısı birkaç taneyi geçmez. Tatmin edici derken elbette vasatı aşabilen oyunu kastediyoruz. Şimdilik o kadarına da razıyız. Mevcut tablo net bir şekilde gösteriyor ki, üst düzey oyunun çok uzağındayız…

Haftaya ikinci sıradaki Fenerbahçe’nin 2 puan önünde giren Beşiktaş, evinde Karagümrük’e yenilince önemli sayılabilecek avantajını yitirdi. Yine de yarışın en avantajlı takımı Beşiktaş. İkinci sıradaki Galatasaray ile aynı puanda olmasına karşın 2 gollük averaj üstünlüğüne sahip. Siyah-beyazlı ekip deplasmanda Göztepe’yi yenmesi halinde mutlu sona ulaşacak. Tabii Galatasaray’ın, evinde oynayacağı Malatyaspor maçında averaj dezavantajını giderecek bir skorla galip gelememesi durumunda…

Deplasmanda Denizlispor’u yenerek Beşiktaş ile puanını eşitleyen Galatasaray, averaj hesapları nedeniyle Malatyaspor karşısında galibiyetten öte bol gol arayacak. Çünkü işin sonunda şampiyon takımı averajın belirlemesi ihtimali hiç de az değil.

Haftaya ikinci sırada giren Fenerbahçe ise Kadıköy’de Sivasspor’a yenilince üçüncü sıraya geriledi. Son haftada deplasmanda Kayserispor ile karşı karşıya gelecek olan sarı-lacivertlilerin -çok küçük bir ihtimal de olsa- matematiksel olarak şampiyonluk şansı bulunuyor. Son hafta maçlarında Beşiktaş ve Galatasaray’ın yenilmesi, Fenerbahçe’nin ise galip gelmesi durumunda şampiyonluk kupası sarı-lacivertlilerin müzesine gidecek…

Yöneticilerin, teknik direktörlerin ağzından sık sık duymaya alışkın olduğumuz Allahlı, dualı söylemler son haftalarda iyice çoğaldı. “Allah’ın izniyle”, “Allah’ın yardımıyla”, “Allah’a şükür” gibi laflar gırla gidiyor. Bir yandan da taraftarların duasını istiyorlar. Böyle konuşarak, “Biz diğerlerinden farklıyız, temiziz ve çok çalışıyoruz o yüzden Allah bizim yanımızda” imasında bulunuyorlar. Yani Allah’ı refere ederek kendilerini ayrıcalıklı/temiz konuma oturtuyorlar. Öyle ya, Allah sadece temiz olanlara ve çok çalışanlara yardım eder!.. Böylece Allah’ın niye rakiplerinin değil de onların yanında yer aldığını anlamış oluyoruz!.. Utanmasalar arkasında “Allah” yazan forma satışına başlayacaklar. Yapar mı, yaparlar. Ne de olsa endüstri denen ve hiçbir insani, sportif değeri paradan öncelikli görmeyen bir yapı var karşımızda...

Başarılı sonuçları Allah’ın yardımı/desteğiyle ilişkilendirmek bilgiye ve emeğe ihanet etmektir. Oyunu ağırlıklı olarak duygusal kavramlar, motivasyon, şans kader kısmet ve Allah yardımı üzerinden açıklayanlar için bilgi zaten pek bir şey ifade etmez. Bilgi yeterli olmayınca emek de, değişim, gelişim gerçekleştirme hedefli bir çalışma süreci olmaktan çıkıp dostlar alışverişte görsün misali rutinleşmiş bir pratiğe dönüşür…

Bilgiye değer ve önem verilmeyen ortamda doğaldır ki takımların istikrarlı bir grafik yakalama imkanı da ortadan kalkar. Bu nedenle sık sık, sürpriz kelimesiyle açıklanamayacak kadar yüksek kalibreli tuhaflıklar yaşanabiliyor. Olup bitenlerde anlık gelişmelerin rolü büyük. Kendi evindeki maçta 5 gol yiyen bir takım, sonraki maçında bir numaralı şampiyonluk adayını deplasmanda yenebiliyor mesela... 

Futbolumuzun kültürel ve teknik anlamda bir sefalet tablosu içinde debelendiği gerçeği ortadayken ve bu gerçeğin değişeceğine dair en ufak bir ışık bile görünmezken hangi takımın şampiyon olduğunun ne önemi var ki?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa