06 Mayıs 2021 00:29

Dün 5 Mayıs’tı Bugün 6 Mayıs!

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Dün 5 Mayıs’tı; insan soyuna, kapitalist barbarlıktan kurtuluşun mümkün, zorunlu ve kaçınılmaz olduğunu, aklın ve bilimin gücüyle gösteren Marx’ın doğum günü! Emek gücü sömürüsüne dayanan kapitalizmin dünyamızı ne hale getirdiğini teknolojideki gelişmeler nedeniyle artık 7 yaş çocukları bile görmeye başladılar. “Günlerin bugün getirdiği baskı, zulüm ve kandır!” Marx, modern çağların baskı, zulüm ve kan sistemi olan kapitalizmin böyle gitmeyeceğini; onun “mezar kazıcısı” sınıf olmaksızın varlığını sürdüremeyeceğini; bu sınıfın sömürünün kökünü kazarak tüm insan soyunu baskı ve eşitsizlikten kurtarma gücüne sahip olduğunu ve eninde sonunda bunu başaracağını kanıtladı. Bunu söylediğinde işçilerin nicel büyüklüğü (sayısı) 100 milyon bile değildi. Marx, tarihsel gelişmeye, toplumsal tarihin akış yönüne işaret ediyordu. İşçiler, şimdilerde milyarla sayılıyorlar. İşçilerin örgütlü ve mücadeleci bir sınıf olarak başında yer alıp tüm diğer emekçileri de ayağa kaldırarak gerçekleştirdiği devrimler Marx’ın kuramının somut delili oldular. Yenilerinin kaçınılmazlığını bilen burjuvazi dünyadaki tüm güçleriyle saldırıya geçti ve saldırı devam ediyor. O, mengeneyi sıkmayı, yalanı, aldatıyı, satınalmayı, bölme ve baskıyı eksik etmemeyi tek çare biliyor. Ama bunlar sömürücü sınıfı ve her türden uşağını kurtaramayacak!

Bugün 6 Mayıs; Türkiye devrim tarihine yaşamları ve ölümleriyle; mücadeleleri ve o mücadelenin dersleriyle ve darağaçlarından işaret ettikleri zafere götürecek yol feneriyle bayrak olmuş ‘71 ihtilalcilerinin ölüm ve ‘yeni doğum’ günü!

68 Hareketi ve ‘71 devrimci eylemciliği; yenilgi ve darağaçları, birbiri için ölüme gidecek denli yoldaşça bağlılık, cesaret ve boyuneğmezlik üzerine çok söz söylenmiş çok makale ve kitap yazılmıştır. Gençlik kitlelerinin, sömürü, baskı ve eşitsizliğe karşı kitlesel mücadelelerin sadece içinde ve en önünde yürümüyorlardı, bu mücadelenin gelişmesi ve örgütlenmesinin militanlarıydılar.

Dünyanın devrimci zamanlarıydı. Sovyetleri hala sosyalist bilen dünya halkları ve işçi sınıfının direnişi yükselttikleri zamanlardı. Çin ve Küba devrimleri gerçekleşmiş, Vietnam savaşıyordu. Filistin’de Siyonist işgalciye karşı savaş vardı. Afrika’da ulusal kurtuluş savaşları gelişiyor, ABD, Fransa, Almanya gibi kapitalizmin “kalbi” ülkelerde gençlik kitleleri ve işçiler kitlesel direnişler gerçekleştiriyorlardı. Dönemin koşulları, revizyonizme ve parlamentarizme duyulan tepki, Çin ve Latin Amerika devrimlerinin etkisi, Türkiye’de de benzer yol, yöntem ve araçlarla bir halk devriminin mümkün görülmesi anlayışına yol açmış, 68 Hareketi’nin en militan mücadeleci ve kararlı kesimleri inanmışlık ve adanmışlıkla harekete geçmişlerdi. Kitle hareketinin dışına çıkış, kitlelerden kopuş hareketi olarak da gerçekleşen ’71 devrimci ihtilalciliği yenildi; devrim-karşı devrim çatışması devrimci cephenin yenilgisiyle yeni bir döneme girdi. Yenildik; ama bir son değildi! Mücadele sürdü ve sürüyor.

Ders çok netti ve darağaçlarında, şafağa doğru Ankara göklerinden haykırılan özlü sözlerle miras bırakıldı. Marx’ın Engels ile birlikte ‘kurtarıcı’ olarak işaret ettiği sınıf olmaksızın olmazdı. Sömürü dünyasına ancak Marksizm-Leniniz’min yol göstericiliğinde işçi sınıfı ve emekçilerin kitlesel örgütlenmesi ve devrimci kalkışmalarıyla son verilebilirdi. Türkiye’nin bağımsızlığı ve kurtuluş için Kürt-Türk kardeşliği ve birlikte mücadelesi geliştirilmeli, emperyalizm ve uşağı işbirlikçi sermaye diktatörlüğüne son verilmeliydi.

Darağaçlarından haykırılan sözler şiarlaşırken, yenilginin derslerinden de öğrenen devrimciler, devrim için, işçi sınıfı öncülüğünde sömürülen ve ezilen kitlelerin ayağa kalkması gerekliliğinden hareketle bunun mücadelesine giriştiler. Emekgücünü öğüten çarkların emekçilerin ellerinde sömürücü sınıfa karşı mücadele silahı haline gelmesi; fabrika ve işyerlerinin işçi ve emekçilerin direniş kaleleri olmaları; Türkiye’nin tüm milliyetlerden işçi ve emekçilerinin birleşik mücadelesinin örgütlenmesi başlıca hedefti. Bu doğrultudaki mücadele devam ediyor.

Ve kapitalizm hala ayakta ise bu işçi sınıfının, toplumsal üretim ve yaşamdaki konumu ve rolünün, bununla bağlı kendi gücünün yeterince farkında olmaması; konumu ve gücünü görerek burjuvazinin can damarlarını kesme kararlılığıyla harekete geçememiş olmasındandır. Ne ki, toplumsal yaşam ve sömürüye dayalı üretim koşullarının öğreticiliği aynı derecede olmasa da herkes için geçerlilik gösterir. Bütün kapitalist ülkelerde burjuva devlet gücünün, tekelci kesimi başta olmak üzere sermayenin hizmetinde ve işçi ve emekçilere karşı mevzilenmesi gizlenecek gibi değildir. Korona salgınına rağmen toplu ulaşım ve üretime mahkum bırakılan milyonlarca işçi, burjuva devlet iktidarını işletenlerle kendi durumu ve yaşam biçimi üzerinde düşünecektir. Korona salgını koşullarında bile 5 trilyon dolar daha fazla kazanan milyonerlerin dünyasını koruma ve kollama işçi ve emekçinin işi olamaz. Sömürülen ve ezilenler bin türlü riyakârlığa başvuran sermaye partileri ve hükümetlerinin ardısıra gitmenin kendilerine yıkım, baskı ve sömürüden başka bir şey getirmediğini görmelidirler. Gelişmelerin yönü buna bağlıdır.

Proleter sınıf devrimciliği, bu devrimci değişimin gerçekleşmesi; sınıf bilincine ulaşan ileri işçi ve emekçilerin, devrimci aydınların ve mücadeleye uyanan genç kuşakların enerji ve güçlerinin birleştirilmesiyle yığınların sömürü ve zulme son verme eyleminin ifadesidir. Devrimci birikim adına ne varsa tümünün birleştirilmesi ve temsili çabasının adıdır. Mayıs bu mücadele birikimi, kararlılığı ve ısrarının devrimci çoşkuyla sahiplenilmesinin; devrim için mücadelede toprağa düşenlerin yoldaşça özlemle anılmalarının ayıdır. 6 Mayıs, sadece DENİZLER’in kazanılacak zamanlar ufkuna haykırdıkları şiarların bayraklaştığı gün değil onlarla birlikte mücadelede yitirdiğimiz tüm devrimcileri andığımız gündür. 6 Mayıs, gerçek yoldaşlığın, can bedeli paylaşımcılığın, ölümüne direniş ve kararlılığın, bilinçli cesaret ve inançlı çoşkunun miras alındığı ve hep sürdürüleceği zamanlar miladıdır. Onlar halkların bağrında hep yaşadılar ve yaşayacaklar!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...