05 Mayıs 2021 00:40

Genelgeyle hızlıca yönetilen ülke

Çok sayıda polis bir grup kişinin yüzüne yakın mesafeden biber gazı sıkıyor.

Fotoğraf: Birkan Bulut/Evrensel

Paylaş

1 Mayıs’ın hemen öncesinde, 27 Nisan tarihinde Emniyet Genel Müdürünün imzasıyla bir genelge yayımlandı. Söz konusu genelge, görevlerini ifa ettikleri esnada kolluk güçlerinin ses ve görüntü kayıtlarının alınmasına bizzat güvenlik güçleri tarafından fırsat verilmemesi, engellenmesi ve hatta kanuni işlem yapılması hususunu düzenleniyor. Bu düzenleme çok tanıdık. Nereden mi? Fransa’dan. Geçtiğimiz aylarda, Fransa’daki durumu sizlere aktarabilmek için en az birkaç hafta bu konu üzerine yazmıştım. Hafızasını yenilemek isteyenler dönüp önceki haftaların yazılarına bakabilirler.

Ben kısaca hatırlatmakla yetineceğim. Zira, Fransa’daki duruma bakmak Türkiye’deki durumun vahametini anlamayı kolaylaştıracaktır. 2020 yılının son ayları Fransa’da sokaklar kitlesel protesto gösterilerine sahne oldu. Salgına rağmen. Kitlelerin bu protestolarının ve öfkelerinin nedeni parlamentoda görüşülmeye başlayan Genel Güvenlik Yasası idi. Yasanın pek çok düzenlemesi tartışılmakla birlikte, en fazla gündem oluşturan maddesi, polislerin kimliğini ifşa eden nitelikte bilgi ve fotoğrafların yayımlanmasını yasaklayan 24. maddeydi. Yani düzenleme yasalaşırsa, şiddet uygulayan polislerin görüntülerinin sosyal medyada paylaşılması ancak kimliği belli olmayacak biçimde yüzünün bulanıklaştırılması ile mümkün olabilecekti. Bu düzenleme, güvenlik güçlerinin şiddet kullanmasının kolaylaşması ve orantısız şiddetin cezasız kalması anlamına geliyordu. O nedenle geniş kesimlerin tepkisini çekti. Medyada çok tartışılmasının yanı sıra, kitlesel protestolara da yol açtı. Kasım ayındaki kadar kitlesel ve sık protesto edilmese de Genel Güvenlik Yasası bugün de protestolara konu olmaya devam ediyor. Bu düzenleme hem düşünce özgürlüğüne hem basın özgürlüğüne hem de bilgi edinme hakkına bir tehdit olarak algılandığı gibi, “otoriter bir sapma” ve “özgürlük düşmanı” olarak da kabul ediliyor.

Fransa’da o günler bugünlerin habercisiydi. Zira Cumhurbaşkanı E. Macron geçtiğimiz günlerde, 2022’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik kampanyasında güvenlik meselesini öne çıkaracağını açıkladı. Güvenlik, daha fazla güvenlik, daha az hak ve hukuk!

Fransa’da güvenlik güçlerinin görüntülerinin kimliklerini ifşa eder bir biçimde sosyal medyada paylaşımının yasaklanması yasal düzenlemeyle yapılmaya çalışıladursun, Türkiye’de bu iş bir genelgeyle oldubittiye getirildi. Protestolara sahne olmasına bile fırsat bırakılmadan. Kesin çözüm! Üstelik genelge, görüntü kaydının basında ve sosyal medyada yayımlanmasını yasaklamaya dönük bir düzenleme yapmak yerine, “soruna”(!) kökten çözüm getiriyor: Kaydı yayımlamak değil, bizzat kayıt almak yasak. Girişimde bulunana müsaade etme diyor. Nasıl? Kayıt cihazının üzerinde tepinip kırabilirsin mesela. Nitekim 1 Mayıs’ta, yapılan kayıt gerekçe gösterilerek bir telefon yerden yere çarpılarak “imha” edilmeye çalışıldı. Kaydedeni hırpalamak, cihazı kırmak yeterli gelmediyse, o zaman da kanuni işlem de yapabilirsin diyor genelge. Kanuna öncelik verecek değildi ya, elbette kanun son kertede, zorunda kalındığında devreye girecek!

Türkiye’de parlamento ve yasalar devre dışı bırakılalı epey zaman oldu. Bir süre ülke kanun hükmünde kararnameler ile yönetildi. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilince KHK’lerin yerini Cumhurbaşkanlığı kararnameleri aldı. Tek adam düzenlemeleri. Herhalde tek adamlılıkla uyumluluk göstersin diye olsa gerek, bir süredir, yasa ile düzenlenmesi gereken pek çok şey genelge ile düzenleniveriyor. Hızlı yönetim. Genelge vakittir, vakit nakittir! Böyle bir anlayışta, fazla kişiye ve prosedüre gerek yok, tek imza ile her şey beş dakikada yapılıverir! Hiçbir zaman tam anlamıyla bir hukuk devleti olamamış olsa da Türkiye artık, yarım yamalak bir hukuk devleti bile değil, bir “Genelge ile yaptım oldu işte” devleti.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...