1 Mayıs dersleri…
Fotoğraf: Murat Şahin/Evrensel
“Nereden, nasıl bakarsa baksın, işçinin 1 Mayıs’a ihtiyacı var. Halkın da. Ve ülkenin de” demiş... Ve bu ihtiyacın, kapitalist sömürü koşulları dolayısıyla genel ve işçilerle halkın ve ülkenin tekellerin egemenliğinin faşizme yöneldiği rejiminin özel dayatma ve zoru dolayısıyla güncel nedenlerini sıralamıştık.
İşçiler ve emekçi halk; alın terleri küçük mü küçük bir zümrenin cepleriyle banka kasalarına sadece TL değil, dolar ve avro olarak akmasından…
Salgının zorunlu kıldığı “kapanma”yı insan yerine konmayarak hak etmedikleri varsayılarak fabrika ve işyerlerinde hem de üç kuruşa çalışmaya ya da esnaflarsa örneğin 1 kuruş desteksiz eve kapanmaya zorlanmaktan…
Fabrikada, ofiste, okulda, sendikalar ve her tür toplumsal örgütte; kışlada, camide, gazete sayfalarıyla TV ekranlarında, her yerde ama her yerde konuşarak kendilerini ifade etmeleri engellenirken, daima her şeyi bildikleri iddiasındaki kapitalistlerle rejim savunucularının “kaderine” boyun eğme ve biat, aldatma ve gericilik kusan palavralarını dinleyip peşlerinde yürümeye devam etmezlerse tehdit edilmekten…
Başını alıp giden yiyecek-içecek, giyinme, barınma fiyatlarıyla ezilip aç açıkta kalmak ve pazar artıklarını toplayarak çoluğu-çocuğunu doyurmaya uğraşmaktan…
“Halk iradesi” denerek, sorgusuz sualsiz, hiç kendilerine yaramayan ama hep dar bir yandaş kapitalist zümreyi palazlandıran tek bir kişinin kararlarıyla yönetilmekten…
Grevleri, 1 Mayısları, örgütlenme ve mücadele etmeleri yasaklanmaktan kurtulacak ve bu ülke aç acına uyunmadan yaşanabilir, halkın kendi kendisinin efendisi olacağı bir ülke haline gelecekse…
Bunun tek yolunun işçi sınıfı ve emekçi halkın birleşmesi ve kurtuluş mücadelesini yükseltmesi olduğunu söylemiştik. 1 Mayıs, bu birlik ve mücadelenin ilerletilmesine vesile olmalıydı.
Zaten 1 Mayıs da, başkalarının değil, işçilerin Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü.
Ancak gördük ki, 2021 1 Mayıs’ı, işçi ve emekçilerle büyüklü küçüklü burjuvazinin ayrıştığı bir gün oldu. Kapitalist sınıf zaten karşıda ve siyasal iktidarları, AKP eliyle 1 Mayıs’a yasak koydu. 1 Mayıs’ı kutlama girişimlerini üstelik “terör” ve kutlama yapanları, fabrika ve işyerlerinde 1 Mayıs’ı sahiplenip kutlayan işçileri yani, “terörist” ilan ettiler. Sendika bürokrasisinin elinde işçi örgütü olarak davranmaktan alıkonan sendika konfederasyonlarından Hak-İş, kapitalistlerle AKP’nin hizmetinde olmayı sürdürdü ve parmağını kımıldatmadı. Türk-İş, hemen her zaman olduğu gibi işçileri ortada bırakarak, işçilikle alakası olmayan bürokrat yöneticilerini Bursa’da Türk-Metal’in sosyal tesislerinde topladı. Bunlar anlaşılır şeyler.
Ancak siyasal olarak “emekten yana” ve bir bölümü hem de ideolojik olarak “işçi sınıfının örgütü”, “sosyalist” vb. olduklarını deklare edenler de işçilerden farklı yollar tutup farklı mekanlarda kutlamalara yöneldiler. Sözde muhalif İYİ ve Gelecek ve DEVA hiç görülmezken CHP’liler bazı yerlerde örneğin “demokrasi” ya da “emek ve demokrasi platformları”nın düzenlediği alan kutlamalarına katıldı. Buralarda bir dizi “sol” ve “sosyalist” örgüt de yer aldı. Fakat bu yıl, asıl kutlamalar yüzlerce fabrika ve işyerlerindeydi. Ve işçiler, kendi kalelerine dönüştürmek zorunda oldukları fabrika ve işyerlerinde kimseyi yanlarında bulamadı. Sadece sınıfın partileşmek zorunda olduğunu bilen ve sınıf partisi olarak örgütlenmede ısrar edenler- başkaları yoktu.
Sosyalizm, komünizm Marksizm, Marksizm-Leninizm demek yetmiyor. Marksizm-Leninizm, sosyalist hareket, işçi hareketiyle birleşmeden edemez. İşçi sınıfı ve hareketiyle birleşmeye yönelmeyen, bunun uğraşı içinde olmayana ne sosyalist ne de sosyalist hareket denebilir.
Şöyle bir dönülüp bakılsın. İşçiler fabrikalarındayken ve 1 Mayıslarını fabrikalarında kutlamaktayken, Bursa Türk-Metal tesislerinde işçisiz bir araya gelen sendika bürokratıyla sosyalistlik iddia ediyorsa sınıfıyla birleşmeye mecbur olan ama kendi başlarına Taksim’de kutlama yapmaya çalışan devrimci militan kuşkusuz aynı topun kumaşı değillerdir, ama aralarındaki kategorik fark ne kadardır?
2021 1 Mayıs’ı, bir kez daha ve kalın bir çizgiyle sosyalizmin işçi sınıfının “malı” olduğunun altını çizmiştir. İşçisiz sosyalizm olmaz!
- Ortadoğu’da ve dünyada savaşa hayır! 16 Nisan 2024 05:42
- ‘Kazanacak aday’ meselesi… 09 Nisan 2024 05:53
- Dış basında ‘Erdoğan yenilgisi’ 03 Nisan 2024 04:07
- Erdoğan-AKP sonunun başlangıcı 02 Nisan 2024 04:55
- Rusya: Siyasallaşmış din budur!.. 26 Mart 2024 07:37
- Bahçeli ve MHP vakası!.. 19 Mart 2024 11:59
- Şimşek'in ‘rasyonel’ ekonomi politikası… 12 Mart 2024 04:50
- İşçiler... Emekliler... ve Erdoğan… 05 Mart 2024 07:27
- "İşveren"!.. 27 Şubat 2024 08:45
- Seçim ve geçim... 20 Şubat 2024 05:22
- Muhalif ittifaklara ne oldu? 13 Şubat 2024 04:50
- Amerikancı milliyetçilik!... 06 Şubat 2024 04:40