03 Mayıs 2021 00:30

Sergen Yalçın sezonu

Beşiktaşlı oyuncuların sevinç gösterisi

Fotoğraf: Yusuf Dursun/DHA

Paylaş

Sonu gelmeyen “kavga, polemik, basitlik ve skandal”ları saymazsak sezon başından bu yana Süper Lig’de üzerinde durulmaya değer çok az şey yaşandı. Haliyle pek de zevk vermeyen bu futbol ortamına dair bir şeyler yazmak içimden gelmedi. Mart ayındaki “Operasyon: Süper Lig” yazısı Türk futbolunun zirvesindeki vaziyeti betimleyen bir hicivdi. Kafamda plan yaparken lige bir yazı daha ayırmıştım o da şampiyon için olacaktı ve o yazının öznelerinin kim olacağını uzun süredir biliyordum. Ancak Hatay şovu sonrası dayanamadım şampiyonluk henüz garantilenmese de yazmaya karar verdim. Lig usulü turnuvalarda “şampiyon” süreç içinde kendini belli eder ve neticede nadiren yanıltırlar. Beşiktaş uzun süredir “Bu ligin şampiyonu benim” diyor.

Açıkçası sezon başında vaziyet pek de öyle görünmüyordu. Kadronun zar zor toparlanmasının yarattığı sorunlar, Necip-Montero tandemiyle çıkılan maçlar, alınan birkaç mağlubiyet, “Welinton’la, N’Sakala ile olmaz birader”ler, Mensah’a dair soru işaretleri, en önemli transferlerin adının “müzmin sakat”a çıkmış olması derken karamsar düşünceler ağırlıktaydı.

Fenerbahçe deplasmanında estirilen fırtına farklı bir şeylerin gelmekte olduğunu hissettirdi. O günden bu yana yani yaklaşık beş aydır Beşiktaş toplamda üç yenilgi aldı. O yenilgiler içerisinde de sadece Alanyaspor rakibini gerçek anlamda alt edebildi.

Pandemi sezonunda, sıkışık takvimde, yeni bir takımla böylesi bir istikrar yakalamak kolay değil. Üstelik Sergen Yalçın en büyük rakiplerine göre dar bir kadroyla mücadele etti. Ancak işte teknik direktörlükte maharet burada ortaya çıkıyor. Yalçın, Mensah dışındaki tüm transferlerden maksimum verim aldı. Ghezzal kariyerini yeniden canlandırdı. Rosier zirvesine çıktı. N’Sakala ligin en iyi savunmacı beki olduğunu kanıtladı. Welinton, Vida’nın güvenilir bir ortağı oldu.

Sakatlıktan çok çeken Aboubakar, son dönemece kadar sağlıklı kaldı ve o ana kadar muhteşemdi. Keza “sakat” raporu nedeniyle Florya’dan dönen Josef de Souza, ikinci yarıda yaşadığı düşüşe rağmen merkezde değerli bir rol üstlendi ve kritik maçlarda attığı gollerle sezona damga vurdu.

Bir ara futbolculuğu sorgulanan Cyle Larin, Sergen Yalçın’ın ona biçtiği rolle kariyerini yeniden şekillendirenler arasına katıldı. Dorukhan Toköz, Oğuzhan Özyakup, Gökhan Töre, N’Koudou gibi aidiyetleri, yetenekleri, zihinsel durumları sorgulanan isimlerden verim alındı.

Ersin Destanoğlu, Rıdvan Yılmaz gibi gençler Beşiktaş’a ve ülke futboluna kazandırıldı.

Atiba’dan bahsetmeye gerek yok. 37’sinde ligin en önemli orta saha oyuncusu olmayı sürdürdü.

Oyuncuların potansiyellerinin zirvesine çıkmasını sağlamak, onları kazanan ve zevk veren bir sistemin parçaları haline getirmek, içerideki anlaşmazlıkları idare etmek ve kelimenin tam anlamıyla bir “takım” yaratmak… Sergen Yalçın Beşiktaş’taki 1.5 sezonunda bu konuda hayli mahir olduğunu kanıtladı.

Ligin sonuna doğru “Türkiye’de kazanmanın formülü” olduğu düşünülen “saha dışı hamleleri”nde de kimseden eksik kalmayacağını gösterdi. Demeçlerle hem camiasını hem oyuncularını hazır tuttu. Özellikle Hatayspor maçı öncesi yarattığı “Göreceğiz cumartesi günü n’olacağını” draması eminim bu işlerin ustası Fatih Terim’i dahi kıskandırmıştır. Bu tarzı tasvip etmiyorum ama Türkiye’de neden tuttuğunu anlamak zor değil.

Nihayetinde bitime üç hafta kala Beşiktaş, Galatasaray deplasmanına şampiyonluğu garantileme umuduyla gidecek. Lig tarihi boyunca BJK-GS derbilerinin şampiyonu belirlemede kritik bir rolü olmuştur. Buna dair bir derlemeyi yıllar önce Evrensel’de yapmıştık. Belli ki haftaya o içeriği güncellemek gerekecek.

Sergen Yalçın, karizması ve zekasıyla harmanladığı teknik direktörlüğüyle 2015/16 Şenol Güneş Beşiktaş’ından bu yana en net şampiyonu ligimize hediye etmeye hazırlanıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa