02 Mayıs 2021 01:00

Pandemiye karşı mücadele mi yoksa hayat tarzına müdahale için tam kapanma mı?

İstanbul'da kalabalık

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Pandemiye karşı mücadele kapsamında, Erdoğan’ın “Tam kapanma” diye ilan ettiği, 17 gün sürecek kısıtlamalar perşembe günü başladı.

Pandeminin ilk günlerinden beri bilim çevrelerinin bu mücadelede en etkin önlem olarak savunduğu “Tam kapanma” isteğini yerine getiriyor gibi görülen ama gerçekte, adeta “Alın size tam kapanma” dercesine, gerçekten bir kapanma isteyen bilim çevreleri başta olmak üzere her çevrenin kafasına atılan bir “Tam kapanma” ilan edildi.

42 sektörde milyonlarca (DİSK’in araştırmasına göre 16 milyon) işçi ve emekçinin çalışmaya devam ettiği, kapanan işyerleri ve çalışanlarına da gerçek anlamda hiçbir desteğin sağlanmadığı, başka bir ülkede de görülmemiş bir “Tam kapanma” uygulamasıyla karşı karşıya kaldık. Bu da daha ilk günden herkesin aklına, “Bu nasıl tam kapanma?” sorusunu getirdi.

Hele de aklı başında hiç kimsenin, virüsün yayılması bağlantısını kuramadığı, “Kapanma boyunca tekel bayilerinde içki satışının yasaklanması” dayatması, iktidarın aldığı kararların ve konulan yasakların inandırıcılığını daha da tartışmalı hale getirdi.

42 SEKTÖRDE 16 MİLYON EMEKÇİ ÇALIŞIYORSA ‘TAM KAPANMA’ OLUR MU?

Pandeminin başından beri Erdoğan iktidarı; ekonomik krizin ve pandeminin yol açtığı yıkımın faturasını işçi sınıfına, halka yıkmak ve muhalefeti ezmek için pandemiyi fırsata çevirme stratejisini benimsedi. Bu tutumunu da, “Ekonominin çarklarını döndürmek mecburiyeti” ve “Pandemiden ayakta kalarak çıkan birkaç ülkeden biri olacağız” iddiasını öne çıkararak meşrulaştırmaya çalıştı.

Geçen 14 ay boyunca tek adam yönetimi; pandemiye karşı mücadeleyle ilgili önlemleri sulandırmaktan, ceza ve yasakları halk için, ayrıcalıkları sermaye ve yandaşları için kullanmaktan çekinmedi.

İktidar;”Maske dağıtımı”ndan “Aşı tedariği”ne kadar, pandemiye karşı mücadelede halk sağlığını ilgilendiren her konuda, kendi üstüne düşen her işte, ilan ettiği hedefleri “Gerçekleştirememede” tam başarılı oldu! Sermayenin çıkarları ve kendi siyasi amaçları söz konusu olduğunda yasa, hukuk, teamül, siyasi ahlak... hiçbir engeli tanımadı!

“Tam kapanma” diye ilan ettikleri şu günlerde bile sermayenin çıkarları uğruna; 42 sektör yasak ve sınırlamalardan muaf tutulurken, 16 milyon işçi ve emekçinin, fabrikalarda; atölyelerde, şantiyelerde, lojistikte, ulaşımda, bankalarda,... çalışmaya zorlanması da iktidarın pandemiyi sermaye lehine kullanmakta sınır tanımadığını göstermektedir.

ERDOĞAN’A GÖRE ‘TAM KAPANMA’NIN HEDEFİ NE?

Aslına bakılırsa, pazartesi günü kabine toplantısının ardından kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Tam kapanma”nın hem gerekçesini hem de hedefini açıkça söylemişti.

Erdoğan’ın gerekçesi, özet olarak; Turizm mevsimi başlarken ve Avrupa’da açılım başlamışken, bizim böyle yüksek vakalar ülkesi olarak kalmamız ekonomi için felaket olur” biçimindedir.

Erdoğan’ın “tam kapanma”daki hedefi de “vaka sayısının 5 binlerin altına düşürülmesi”dir.

Nitekim önceki gün Antalya’da konuşan Sağlık Bakanı Koca; son 1 hafta içinde vakaların 60 binlerden 40 binin altına düştüğünü ve kapanma sonunda “hedefe” varılacağını söyledi.

Bundan da anlıyoruz ki, sahadaki veriler ne olursa olsun, 17 günlük kapanma sonunda turkuaz tabloda vaka sayısının 5 binlerin altına düştüğünü göreceğiz!

Böylece, haziran başından itibaren yeni bir “Kontrollü açılma” ilan edilecek. Eğer mayıs ve haziran aylarında Bakan Koca’nın ve Erdoğan’ın gelecek dediği aşılar getirilip nüfusun kitle bağışıklığını sağlayacak kadar bir bölümü (60 milyon kişi) aşılanamazsa, geçen yıl olduğu gibi, ekim-kasımda yeni bir “pik” yaşamamız kaçınılmaz olacaktır.

‘İÇKİ SATIŞI YASAĞI’NIN PANDEMİYLE NE İLGİSİ VAR?

Ara başlıktaki sorunun yanıtı elbette ki, “İçki satışının yasaklanması”nın pandemi ile hiçbir ilgisi yok”tur. Bilim insanları böyle söylüyor.

Nitekim bu yasağı koyanlar da “Yasağı biz koyduk” diye savunamadıkları gibi, yasağın pandeminin yayılmasıyla ilgisinin olduğunu söyleyememektedirler.

İktidar, “içki satışı yasağı”nı; pandemideki başarısızlıklarını ve ‘128 milyar dolar nerede?’ sorusu etrafındaki tartışmaları gündemden düşürmek için getirmiş olabilir mi?”

Bu sorunun bir gerçekliği olabilir ve iktidarın böyle bir amacı da olabilir. Ama içinden geçtiğimiz koşullara bakıldığında böyle bir beklenti olsa bile bu, asıl amaç yanında bir “bonus” olabilir! Çünkü burada iktidarın asıl amacının; selefi-cihatist odaklar, tarikat ve cemaat çevreleriyle ittifakı yenilemek olduğunu söylemek daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır. Bu adım; “Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi” ve “İstanbul Sözleşmesi”nden çıkılması adımlarıyla aynı amaçlı olarak görüldüğü ölçüde anlamlı olmaktadır.

Nitekim iktidarın bu girişimi, AKP tabanında bile önemli ölçüde destek bulamazken, Hizbullah’ın partisi HÜDA PAR, Akit yazarları, tarikat ve cemaat çevreleri ile cihatist odaklar tarafından heyecanla karşılanmıştır!

Bu da gelinen yerde AKP-Erdoğan iktidarının, kendi amaçlarını gerçekleştirmede pandemiyi istismarı, halkın hayat tarzına müdahaleye kadar getirdiğini göstermektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...