28 Nisan 2021 23:43

Bir garip kapanma

kadın işçi

Fotoğraf: Oğuzhan Kılıç/DHA

Paylaş

Geçen yıl bu zamanlar alınması gereken ‘Tam kapanma’ kararı halkın sağlığını düşündüklerinden değil, öncelikle ekonomiyi kurtarmak adına, pek çok soru işaretleri ile birlikte alındı. Salgının başından itibaren gerekli önlemler zamanında alınmadığı için resmi verilere göre 40 bine yakın insan hayatını kaybetti. Milyonlarca kişi işinden ve gelirinden oldu. Kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği alabilen işçiler sefalet koşullarında yaşamaya  mahkum edildiler.

Erdoğan, hafta başında 17 günlük ‘Tam kapanma’ kararı aldıklarını açıklarken, ‘Turizmden ticarete ve eğitime kadar ağır bir fatura ile karşı karşıya gelmenin kaçınılmaz olduğunu’ söyledi. Günübirlik, yevmiye ile çalışmak zorunda olan milyonlarca insanın ne kadar zor koşullarda yaşam mücadelesi verdiğini görmezden gelen Erdoğan, daha önce defalarca yaptığı gibi, bir kez daha halka beş kuruş yardım etmeden ‘fedakarlık’ istedi.

Salgının etkisiyle yaşanan iş ve gelir kayıplarının artarak devam ettiği bir dönemde bırakalım ay sonunu getirmeyi, her gün bir sonraki günü kurtarmanın hesabını yapan milyonlarca emekçiden fedakarlık istenmesi olacak iş değil.

Salgın sürecinde temel tüketim ürünlerine peş peşe gelen zamlar ve enflasyonda görülen istikrarlı artış, ücretlerin mum gibi erimesine ve satın alım gücünün ciddi şekilde azalmasına neden oldu. Ücretli ve yevmiyeli çalışanlar başta olmak üzere, geçimini günü birlik kazançlarla sürdürmeye çalışan milyonlarca insanın 17 gün boyunca ne yapacağı, zorunlu ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağı belirsiz.

Kapanma kararından muaf tutulanların sayısının çok olması, en önemlisi üretimde çalışan işçilerin çalışmaya devam edecek olmaları tam kapanma uygulamaları ile temelden çelişiyor. Tam kapanma uygulayan ülkelerde zorunlu alanlar dışında çarklar tamamen dururken Türkiye’de fabrikaların, virüsün cirit attığı kitlesel üretim alanlarının tam kapanma kararının dışında tutulması iktidarın önceliğinin kesinlikle halkın sağlığı olmadığını gösteriyor.

Salgın sürecinin başından itibaren patronların hemen her talebi anında yerine getirildi. Bütçe kaynakları emekçilere iş ve gelir güvencesi sağlanması için kullanılmadı. Kamu-özel iş birliği (KÖİ) projelerine verilen garanti ödemeler kuruşuna kadar hesaplanıp aksatılmadan ödendi. Milyonlarca insan işsizlik, enflasyon ve hayat pahalılığı ile uğraşırken itibarlarından tek kuruş tasarruf etmediler.

Türkiye, dünyada vatandaşlarına en az doğrudan gelir desteği sağlayan ülkeler arasında yer alıyor. Bugüne kadar milli gelirin sadece yüzde 1’inden biraz fazlası salgın sürecinde doğrudan gelir desteği için kullanıldı. 60 milyar liralık sosyal koruma kalkanı harcamalarının 53 milyar lirasının dogrudan İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması başka söze gerek bırakmıyor.

İşçilerin ve işsizlerin zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaları için kaynak ayırmayan, emekçilerin sosyal ve ekonomik haklarını garanti altına almayan sorumsuz ve garip bir kapanma kararının giderek ağırlaşan ekonomik sorunlara çözüm olması mümkün değil.

Ekonomik ve sosyal destek olmadan 17 gün tam kapanmaya gitmek, 1 yılı aşkın süredir hastalık ve ölüm korkusuyla çalışmak zorunda bırakılan, işini ve gelirini kaybeden, açlık ve yoksullukla boğuşan milyonlarca emekçiyi ve ailelerini kendi kaderleri ile baş başa bırakmak anlamına geliyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...