29 Nisan 2021 00:11

Virüse karşı tam kapanma

Ana cadde boş.

Fotoğraf: Adnan Açıkgöz/DHA

Paylaş

Covid-19 pandemisine karşı, nihayet “Tam kapanma” olarak dillendirilen uygulamaya geçiliyor. Bu vesile ile bir kez daha düşünelim. Bakalım, insan olarak halimize…

“Tam kapanma” iyi bir slogan.

Lakin İçişleri Bakanlığı genelgesine bakıldığında milyonlarca insanın şu ya da bu gerekçe ile dışarıda olacağı anlaşılıyor. Dışarısı; ev/konut dışı yani… Bu duruma da, pek çok açıdan itiraz edilebilecek bir durum bulunmamakta. Evcil hayvanların bakımı da, hasta insanların sağlık hizmetine erişimi de, fırınlar da, taşıma işleri de, bakım onarım işleri de, güvenlik ve sağlık hizmetlerinde çalışanların da istisna kapsamında bulunması son derece doğal. Hayatın çeşitli alanlarında düzenlemeler bulunmakta…

Peki sorun ne?

Sorun eşitsizliklerde. Sosyal boyutta…

Bu eşitsizliklerin başında ve kökeninde gelir dağılımı adaletsizliği yatıyor. Sevgili okuyucular hatırlayacaklardır, bu köşede pek çok kez İoanna Kuçuradi Hoca’mızdan aldığımız söz ile “Sosyal adalet bir ilkedir, gelir dağılımı adaletsizliği ise bir durumdur” demiştik.

Tüm dünyada, durumları ilkeyle uyumlu, ilkeye uygun hale getirmek, bunun için çalışmak, mücadele etmek gerek.

Pandemi dönemlerinde ve bütün olağanüstü dönemlerde olduğu gibi, “en alttakiler” en büyük zararı görüyor.

En alttakiler, alınan kararlar, açıklanan genelge ve alınan önlemlerle işsiz kalacaklar. İşçileri, çalışan sınıf ve tabakaları kastediyoruz. Çalışmak zorundaydılar; onlar kapanamazdılar; otobüse, minibüse binmek zorundaydılar ve risk altındaydılar. Bir de tiyatrocuları düşünün sanat camiası boyutuyla. Bir de küçük esnafı düşünün. Kepenkleri indirmek zorunda kalan… Berberleri, kuaförleri, kahvehaneleri… Ve milyonlarca işsiz insanı…

Şöyle düşünüyorum: Tam kapanmaya evet; ekonomik ve sosyal destek programından yoksun, güvenlikçi bakış açısına dayalı tam kapanma politikasına hayır!

Rahmetli büyük Ceza Hukukçusu Faruk Erem’in “Sayıları kazıyın, altından insan çıkar” sözü vardı. Türkiye’de resmi açıklamalara göre, 40 bine geldi koronavirüsün aldığı canlar. 50-60 binlere doğru gidiyor. Bugün itibariyle en az 500 bin insan pozitif…

Evet, tekrarlıyorum, geç kalmış bir karar da olsa, tam kapanmaya evet!

Lakin bir daha  düşünelim:

Eşitsizlik hem Türkiye’de hem de dünyada yaşanıyor.

Dünya Sağlık Örgütü uyarıyor.

Aşı, insanları hayatta tutabilir. Ama aşı paraya tahvil ediliyor. Ticari şirketlere bakın.

Aşıda da azami kâr için çalışan, insana yabancı kalmış şirketlere…

Sağlık bir hak olarak görülmüyor.

Oysa sağlık, sağlık içinde yaşamak, herkesin bir insan hakkı. Hem 1948 Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi (m.25) hem de 1966 Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi (m.12) sağlık hakkının herkesin insan hakkı olduğunu vurgular.

Hayatta kalabilmek için aşının parası olanın elde edebileceği bir olanak olmaması gerek.

Ama olmuyor.

William Shakespeare’in Atinalı Timon oyununda yazdığı gibi, para satın alıyor her şeyi.

100’den fazla ülkede bir doz aşı bile yok; insanların yaşam hakları ellerinden alınıyor.

Zenginler dünyasında yaşıyoruz.

Fakirler ölüyor.

Türkiye’deki son kapanma kararı, tam kapanma, zenginlere çaredir ama, fakirler için değil.

Adalet yok. Sosyal boyut.

Devlet, elde makbuz, ceza vereceğim diyor. Denetim elemanlarıyla var. Polisiye bakış açısıyla. Oysa devlet dediğin, insan için vardır. Anayasa’da yazar, devletin sosyal bir hukuk devleti olduğu…

İnsani güvenlik kavramı, elde tutulan silahı, copu içermez. Hakları ve özgürlükleri içerir. Devletin sahibinin insan, yurttaş olduğunu içerir.

Yurttaşın hayatının ve sağlığının korunması da haklar ve özgürlükler ile, aş ile, iş ile olur. Ve elbette sağlıklı yaşam hakkının korunması ile olur.

Sosyal devletin ve fonksiyonlarının unutulduğu bir tam kapanma, pandemiye karşı bir çözüm değildir.

İktidara, sosyal hakların insan hakkı olduğunu hatırlatırız…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...