22 Nisan 2021 00:41

Çuvaldaki ‘rıza’(!)

Urfa'da yoksullara patates dağıtımı sırasında izdiham yaşandı

Fotoğraf: DHA

Paylaş

“Tekirdağlı işsiz işçi, cebindeki 12 tl’ni eşine bırakarak yaşamına son verdi.”

Yalın bir haberdir, ekonomik, sosyal ve sosyopsikolojik toplumsal tablonun unsurları arasındadır. Tek örnek değildir ve gidişatın vahim yönünü işaret eden gelişmelerden biridir. Açlık, yoksulluk ve işsizlik nedenli sosyopsikolojiye işaret ediyor, umutsuzluğa kapılanların çoğaldığını gösteriyor. Zenginlerin zenginliklerine daha fazla zenginlik eklemelerini sağlayan ekonomipolitik işleyişin ürünü gelişmelerden sadece biridir.

Bu haberin ajanslara düşmesinin kısa bir süre öncesinde dünyanın en büyük servet ve sermaye sahipleri listesini yayımlayan Amerikan bir dergisi, Türkiye’den 53.2 milyar dolarlık servetleriyle 26 kişinin adına da yer verdi. İktidar tahtında oturanların “adamı”, Yıldız Holding patronu Murat Ülker başta geliyordu. Bir yanda 6,3 milyar dolar servetiyle Ülker patronu, diğer yanda yoksulluk ve yoksunluğun intihara sürüklediği emekçiler. Bir tek günde dahi bu tabloyu büyüten ve derinleştiren çok örnek yaşanıyor.

Erdoğan yönetiminin rıza boşluğunu doldurmak için devreye soktuğu bedava soğan-patates “izdihamı”nda yığınla kadın-erkek, genç-yaşlı “bedeva malı kapmak” için birbirini ezip geçmeye çalışıyor. Başka bir haberde ise, iktidar gücü ve otoritesi kullanılarak birden fazla kurumda görev verilip ödüllendirilen AKP bürokratlarının çoklu maaşları (kiminde aylık 70 bin tl, kiminde yıllık 100 bin euro) yer alıyor. Ve Bahçeli, 128 milyar doların “nereye harcandığı”nı soranları tehdit ediyor.

Yoksulluk ve yoksunluk üreten sistemin makine dairesinde oturanlar hem oy ve rıza devşirme manevraları düzenliyor hem de korku ve yasak salma aygıtını işleterek karşı tepkileri önlemeye çalışıyorlar. Bir tarafta ülke zenginliklerini yağmalayıp pay ederek servetlerine servet, sermayelerine sermaye katanlar, diğer tarafta çoğalan yoksullar ve işsizler duruyor. Somut toplumsal gerçeklik en kaba görünümüyle böyle. İşbirlikçi tekelci burjuvazi ve onun siyasal-askeri yönetim aygıtı, bu manzaradan “bir maraz çıkmasın” diye sistematik baskıyı yoğunlaştırmaya koyulmuşken, emekçilerin tepki birikimi kolektif bir direniş şeklinde ortaya çıkmayı başaramadığından olmalı, tekil bireylerin umutsuzluk hali de daha fazla toplumsallaşıyor.

Ancak bedava patates torbasını yakalamak için birbirini ezmeyi göze alan komşuların utanç duvarını delmelerini resmetmek, başarı göstergesi olmasa gerektir. Saltanat sürücüler bu tutumdan korkmalıdırlar. Çalışan işçiler ellerindekini kaybetmemek için sermaye çarkını kıracak tutumu henüz genelleştiremediler ise, sınıfsal misyonları açısından eksikli bir durum var demektir. Ne ki dönen montaj bandı hareketinden de öğreneceği olan işçi, mevcut durumunun ayrıcalık oluşturmasının bir garantisi olmadığını deneyimle öğrendiğinde çarkı tersine çevirme manivelasını da kullanacaktır. İşsizler, burjuva iktidar gücüne karşı mücadele yerine düşük ücretle bile çalışmaya hazır bekliyorlarsa bu sistemin insan ve emeğine verdiği değerin kapitalist kârla koşullu olduğunu henüz yeterince kavramamış olmalarındandır. Onlar da kendilerini bu duruma düşürenin çalışan işçiler olmadığını öğreneceklerdir.

Ne zaman ve nasılı değişkenlik gösterse de bu durum ve bu haller mevcut durumuyla sürdürülemez. Sermaye iktidarı rıza üretim araçlarını sınırsızca kullanma olanağına sahip değildir ve baskı ve şiddetin dozunu artırarak toplumu ömrü billah teslim alamaz. Bahçeli 128 milyar doları bırakın “amirallere bakın!” diyorsa, asıl korktuğu toplumsal bunalım ve çürümenin de eşlik ettiği umutsuzluk, yoksulluk ve yoksunluk halinin halkçı-mücadeleci gelişmeleri tetiklemesidir. İşçi ve emekçilerin ileri kesimlerinin yürüttükleri mücadelenin daha geniş kitlesel destek görmesi, sermaye iktidarının rıza-destek üretim olanaklarını da, mafyatik yöntemlerle zapturapt politikasını da açmaza düşürecektir. Saldırı operasyonları ve patates-soğan dağıtımı bu yöndeki gelişmelere barikat işleviyle gündemdedir.

İşçi ve emekçiler bu açmazlar ve çözümsüzlükler girdabını aşmak zorundadırlar. Ancak ne lokal küçük direnişlerle bu açmazdan çıkılabilir ne de tekil arayışlar ve umutsuzluk hali çıkar yoldur.

Çalışanı ve işsiz olanıyla işçiler, kent ve kırın emekçileri, kent küçük burjuva tabakaları, giderek ağırlaşan durumun değiştirilebilmesi için şu ya da bu sermaye partisinin yedeğine düşmeden kendi talepleri yönünde birlikte hareket etmezlerse eğer, ‘biri gider biri gelir’ ve gelenin gideni aratmayacağının garantisi de olmaz.

Emekçilerin siyasal ve sendikal örgütlerinin-onlar bu nitelikte örgütler iseler eğer-sorumluluğunun daha fazla arttığı bir dönemdir. Kara propaganda aygıtına karşı aydınlatma ve örgütlü birleşik mücadele hattının kurulması için gösterilen çabanın rutin düzeyi aşması şarttır. 1 Mayıs bu doğrultudaki çalışmaların ivme kazanması için görebileceği işlevle anlam kazanacaktır. Fabrikadaki işçi çalışmayı sürdürdüğü gibi talepleri için direnişi de örgütleyebilir. Semtlerdeki emekçiler pandemi önlemlerini alarak iktidarın halk karşıtı politikalarına yönelik itirazlarını haykıracak yöntemler geliştirebilirler. Milyar dolarlar büyük sermaye ve iktidar asalaklarının kasalarına aktarılacağına ve imhacı şiddet araçlarının mükemmelleştirilmesi için harcanacağına işsizlik, yoksulluk ve açlık sorunlarıyla boğuşan emekçilerin acil ihtiyaçları için harcanmalıdır.

Ülke varlıkları ve kaynakları oligarşik sermaye kastı tarafından yağmalandı. Ayrıcalıklı asalak tabaka üç-beş yerden maaş alıyor. AKP zenginleri yirmi-otuz göbek sonrası ardıllarına dahi hazine bırakacak yağmayı gerçekleştirdiler. Durum bu iken ne patates torbası için birbirini ezmeyi göze almak ne de susup geçiştirmek çare olamaz. Çürüme, asalaklık ve yozlaşmanın toplumsal boyutlu yükselip-genişleyerek kent çirkini gökdelenleri aşacak boyutlara vardığı ülkede, bu gidişata dur demek için fabrikada, işyerlerinde, semtlerde bir araya gelip yerel ve merkezi düzeyde halk direnişinin geliştirilmesi için çalışmaktan başka bir yol yoktur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...