21 Nisan 2021 00:14

Alman veraset savaşları

Armin Laschet ve Angela Merkel'in fotoğrafları.

Armin Laschet | Fotoğraf: Wikimedia Commons & Angela Merkel | Fotoğraf: AA

Paylaş

2021 sonbaharı Avrupa ve dünya siyaseti açısından önemli bir değişime daha sahne olacak: Almanya federal seçimleri. 16 yıllık Şansölyer Angela Merkel emekliye ayrılırken merkez sağ birlik birbirine girmiş durumda. 2008 finans krizi, Ukrayna krizi, mülteci krizi gibi bir dizi siyasi fırtınada istikrar sembolü haline gelen Merkel’in son krizi pandemi, karizmasını ciddi ölçüde hasara uğrattı. Kamera önünde özür dileyen Merkel kamuoyundan belirli sempati toplasa da halefini belirleyecek bir siyasi etki göstermiyor. Ünlü Sosyolog Ulrich Beck’in deyişiyle “Merkiavelli” ( https://www.evrensel.net/yazi/75125/merkiavelli ), aylardır pandemi tedbirleri için kontrol altına alamadığı eyalet yönetimlerine karşı federal hükümeti güçlendiren bir yasayı Bundestag’tan geçirmekle meşgul.

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) üç ay önceki son kurultayında, ciddi çekişmelerin ardından Kuzey Ren Vestfalya Eyaletinin Başbakanı Armin Laschet’i başkan olarak seçmiş, böylece merkez sağın şansölye adayının kim olacağı sorusu bir nebze belirginleşmişti. Ancak ilerleyen günlerde CDU’nun Bavyera’daki kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Lideri Markus Söder, Laschet’e alternatif bir aday olarak öne çıkmaya başladı. Merkel’in bir televizyon söyleşisinde Laschet’in pandemi konusundaki siyasetini açıkça eleştirmesi Şansölyer’in CDU başkanından desteğini çekip çekmediği konusunda kamuoyunda sorular uyandırdı. Pandemiyi kendi görünürlüğünü arttıran bir vesile olarak kullanan Bavyera Başbakanı Söder’in bu hava değişimini dikkate almaması mümkün değildi. Laschet CDU yönetiminden destek alırken, Söder ise CDU’daki Laschet karşıtları, CDU eyalet teşkilatları ve CDU/CSU’nun tek ortak organı olan Bundestag parti grubuna dayandı.

Federal cumhuriyet tarihi boyunca, küçük ortak CSU’nun büyük ortak CDU’ya kendi liderini şansölye adayı olarak dayatmasının iki örneği var:

CSU Lideri Franz-Joseph Strauss, CDU/CSU’nun 1975’te ortak belirlediği aday Helmut Kohl’e karşı 1979’da kendini aday olarak kabul ettirdi.

2002’de CSU Lideri Edmund Stoiber, Angela Merkel’le yaptığı ünlü kahvaltı sonrasında Birliğin adayı ilan edildi.

Frankfurter Allgemeine’nin Kıdemli Editörü Georg Paul Hefty, geçen aralıkta hem Strauss hem Stoiber’in seçimleri nasıl kaybettiğini, Kohl ve Merkel’in ise bu beklentiyle nasıl CSU liderlerine öncelik tanıdığını hatırlatıyor ve başlığıyla durumu şöyle özetliyordu: “CSU’nun Şansölye Zayıflığı” (12.12.2020). Hefty, henüz Laschet CDU liderliği devralmadan bir ay evvel ve güncel siyasetteki isimlerin hiçbirini anmadan gelen fırtınanın haberini veriyordu. Yani, Söder’in adaylık çıkışı aslında büyük bir sürpriz değildi.

Laschet’in CDU lideri seçilmesiyle şansölye adaylığını da kazandığını varsayması doğru muydu? Almanya’yı kural ve düzen ülkesi olarak görmeyi seven Garbiyatçıları şaşırtacak ama: Şansölye adayının nasıl belirleneceğine dair bir kural yok. Anayasa’ya göre Bundestag’ta çoğunluk sağlayan kişi cumhurbaşkanı davetiyle federal hükümeti kuruyor. Ama bu kişinin kim olacağı veya nasıl belirleneceği düzenlenmemiş. Seçimlerden önce partiler çoğunluğu sağlarlarsa kimi şansölye yapacaklarını ilan ediyorlar.

Bu geleneği ilk başlatan Almanya Sosyal Demokrat Partisinin (SPD) eski liderlerinden Willy Brandt’tır. Kennedy’den esinlenen Brandt, Amerikan geleneğine paralel olarak 1960’taki SPD kurultayında şansölye adayı ilan edilmişti. O günden beri Alman siyasi sisteminin iki büyük taşıyıcı kemeri CDU ve SPD şansölye adayı ilan ediyor. Adaylık ilanı iktidar iddiasının altını çizen bir adım, ama -ABD’den farklı olarak- gerçekçi bir güç değerlendirmesine dayanması bekleniyor. Hür Demokrat Partinin (FDP) 2000’lerin başında Guido Westerwelle’yle yaptığı şansölye adaylığı çıkışı hüsranla bitti, şakalara konu oldu. Bu yıl seçimlerde CDU/CSU’yla kıyasıya yarışacak Birlik 90/Yeşiller’in ilk defa bir şansölye adayı belirlemesi çok daha ciddi bir meydan okuyuş. Bu açıdan CDU/CSU kardeşlerin kavgaya tutuşması Yeşiller’in prestijini arttırıyor. Muhafazakarların “kaos partisi” olarak küçümsedikleri Yeşiller gayet düzenli bir şekilde şansölye adayı belirlerken, kendilerinin kavgaya tutuşmasının yaratacağı algının farkındalar.

Pazartesiyi salıya bağlayan gece yarısı CDU Başkanlık Divanının Laschet’in adaylığını desteklemesi üzerine Söder’in adaylıktan çekildiğini açıklaması bu yazı kaleme alınırken gerçekleşti. Der Spiegel ve The Economist, Laschet-Söder çatışmasının önemli etkileri olacağı konusunda hem fikir. Hadise Alman siyasal sisteminde önemli dönüşümlerin gerçekleştiğini gösteriyor. Alman veraset savaşlarının ilki merkez sağın şansölye adaylığı üzerine koptu. İkinci savaş şansölyelik için kopacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...