15 Nisan 2021 00:11

Montrö bildirisi

Denizci, amiral, deniz subayı

Fotoğraf: Erhan Erdoğan/AA

Paylaş

104 emekli amiral, bu sıfatlarını da belirterek bir bildiri yayımladılar.

Bildiri kamuoyuna gece yarısı açıklandı.

Hukuksal açıdan bakıldığında, ne sıfat kullanımı ne de gece yarısı açıklama/yayımlama yapılmasında, ceza hukukunu/kanunlarını ilgilendiren bir durum bulunmakta. Benim hukuksal kanaatim bu yönde.

Fakat tarihsel/politik hafızaya başvurduğumuzda sorunlar var. Sorunları “şüphe” olarak nitelemek mümkün. O nedenle olmalı siyasi iktidar ve soruşturma makamları, işin esasını araştırma yoluna başvurdular. Bu da bizim yaptığımız iyi niyetli bir yorum. “Bir darbenin hazırlık süreci mi bu?” diye soruluyor; hatta AKP/MHP kanadına göre, ortada bir teşebbüs var. Beyanatlardan öyle anlaşılıyor. Hep politik hafızaya atıflar yapılıyor.

Şimdi bu tür yorumlar, evlerde, işyerlerinde, sokakta, kahve köşelerinde yapılabilir. Siyasetçiler de bu sınırlar içerisinde kalmak koşuluyla, İyi Parti Genel Başkanı gibi çok ileri giden sert ifadeler kullanabilirler.

Herkes haklı.

Türkiye darbeler ülkesi.

Gece yarısı basın açıklaması nerede görülmüş! Evet, görülmüş, darbe gecelerinde görülmüş. Sorun da bu noktada çıkıyor: Emekli amiraller nitelemesi ve gece yarısı açıklama yapılması!

Metnin içeriğinde ceza kanunlarının ihlali bulunmuyor. Fikirlerine katılmasanız da ifade özgürlüğü sınırlarında ya da ifade özgürlüğü hakkının koruması altındaki beyanlar, fikirler serdediliyor. Böyle düşünüyorum. Hukuksal açıdan gündüz vakti de sabaha karşı da bildiri yayımlayabilir insanlar. Burada da hukuksal açıdan sorun yok. Kendileri bilir.

O nedenle, haddini bilmezlik ve benzeri gibi nitelemeler ya da hakaret içermeyen başka ifadelerle pekala politik olarak, zamanlama olarak, eleştirilebilirler.

Türkiye darbelerden ve darbe teşebbüslerinden çok çekti. Böyle çağrışımlardan uzak durmak lazım. Ama durulmamış, belli ki. Bu yönüyle elbette eleştiriyi hak ediyor bu eylem.

Bununla sınırlı olduğunu düşünüyorum.

Ama konu çok ciddidir.

Emekli amirallerin çok temel boyutlarıyla da uzmanlık alanlarına giren bir konu ile ve bir sorun ile karşı karşıyadır Türkiye. Daha 10 gün geçmeden çok sıcak boyutuyla dayandı kapımıza. 15 gün önce ABD Türkiye’ye Montrö Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda 15 gün önceden izin başvurusunda bulunmuş.

Montrö’ye dair görüş belirten amiraller gözaltı hücrelerinde tutulmakta ama Türkiye de Karadeniz’deki bir çatışmanın ortasındadır. Coğrafya ve o coğrafyaya dair statüler çok çok önemlidir, bazı dönemlerde.

Başka bir tarihsel hafıza da hatırlanmalıdır. Karadeniz’de 1. Dünya Savaşı’nda iki Alman savaş gemisi, Osmanlı adına bombalar yağdırdı. Türkiye’yi bekleyen silahlı çatışma ya da savaş gibi tehlikelere emekli ya da muvazzaf askerlerin dikkat çekmesi doğaldır.

Darbe hazırlığı, teşebbüsü gibi düşünceleri aşmalıdır Türkiye… Endişeleri de anlamak lazım. 15 Temmuz gibi bir teşebbüs yaşandı. Fakat  hukuk farklı fikirleri koruma altına almalıdır. İnsan hakları belgeleri bunu vazeder.

Tarihsel hafızaya dayalı olarak eleştiride bulunmak gayet anlaşılabilir. Gece yarısı toplumu tedirginliğe sevk etmesi de anlaşılır. Ama hukuk devletiyse Türkiye, Anayasa’sında yazıldığı gibi, kimse fikirleri nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılmamalı.

Şimdi bir kez daha anlıyoruz, bir insan hakkı olarak ifade özgürlüğü hakkının kıymetini. Sizin/bizim ve en başta siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen düşüncelerini açıkladığı için hapistedir, onlarca, yüzlerce, binlerce siyasiler, gazeteciler, yazarlar, avukatlar, belediye başkanları, milletvekilleri…

İnsan hakları herkes içindir…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa