14 Nisan 2021 00:40

İhlal etme sanatı

Polis arabası (Temsili görsel) | Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Yasaklara rağmen verilen partiler, restoran kapatmalar, kahvehanelerde toplanmalar ve tabii yapılan baskınlar… Ardı arkası kesilmiyor. Dünyanın pek çok yerinde… Adeta salgın yasaklarına ve bizzat salgına meydan okur gibi. Bu “illegal” bir araya gelişlerdeki muazzam artış, kural tanımazlık ve giderek daha da önem arz eden akıl sağlığı sorunu nedeniyle hükümetler için kapanma kararları almak artık geçtiğimiz bahar aylarındaki kadar kolay değil. Kurallara riayet edilmesini sağlamak için bazı hükümetler güvenlik güçlerini daha fazla seferber ediyor. Fransa’da olduğu gibi. Son bir haftadır Paris sokaklarında polis hemen her yerde. Kurallara uyulmasını sağlamak için denetliyor, uyarıyor, müdahale ediyor, ceza kesiyor. Bazen de sadece fiziken bulunmakla yetinip varlığını hissettiriyor. Ancak polisin tüm bu hazır ve nazırlığına rağmen ihlallerin her yerdeliği de geri kalır değil. James C. Scott’ın Direniş Sanatlarını çağrıştırır bir biçimde, “ihlal etme sanatı” icra ettiğini düşünüyor birçok Fransız. Restoranlar kapalı mı, eee o zaman “yeraltı” restoranlarında yeriz. Mağazalar kapalı mı, o zaman biz de click & collect ya da özel satış uygulamasına geçeriz. Akşam sokağa çıkma yasağı mı var, o zaman yatılı gideriz. Uber taksileri polis durdurmuyor mu, akşam yemeklerinden onlarla döneriz. Şehirler arası seyahat mı etmek istiyoruz, ailevi nedenler dolayısıyla zorunluluk hali her zaman vardır, yeter ki tutarlı bir hikaye yazabilelim. Photoshop da kural ihlal etmenin en iyi ilacı! Liste uzar gider, ihlal etme sanatı ve dayanıklılık kayıtları bitmez. Albert O. Hirschman’ın Doğu Almanya deneyimini anlamak ve analiz etmek için geliştirdiği dayanıklılık kayıtları kavramı, toplumsal aktörlerin başlarına geleni adlandırmak, ona meydan okumak ve onun üstesinden gelmek için sahip oldukları, toplumsal ve tarihsel olarak yerleşik, bireysel ve/veya kolektif pratik dağarcığını anlatır. Bu kavramın aynasında, tüm bu ihlalleri salgına ve salgın önlemleri alan hükümetlere karşı birer direniş pratiği olarak okumak da mümkün. En azından “ihlalci” Fransızlar kendi davranışlarını öyle görüyor ve değerlendiriyor.

Son günlerde Fransa “yeraltı restoranları” ve bu restoranlarda yiyip içip eski normallerini yaşayanlarla sarsılıyor. Bu etkinliklerin katılımcıları arasında siyasetçiler hatta bakanlar olduğu iddiası dillendirilince, mesele neredeyse gündemin ana maddelerinden biri oldu, adeta politik skandala dönüştü. Adı geçenler arasında bir içişleri eski bakanı bile var. Bir haber kanalının aktardığı verilere göre, Fransa’da ekim sonundan beri 7 bin 500 restoran denetlenmiş ve 1000 müşteriye ceza kesilmiş. Ceza kesilenler arasında, bu süreçte şeflerin restoranlarında yemek yemeği sürdüren siyasal, ekonomik ve medya elitleri yok elbette. Ünlü bir şefin, yine ünlü bir koleksiyoncuya ait olan Vivienne Sarayı’nda kurduğu lüks sofralarda onlar yemeklerini gitmiş yemiş, ama fatura şefe ve mekanın sahibine kesilmiş. Ünlü şef ve koleksiyoncu gözaltında. Yemek ustası gözaltında avukatı aracılığıyla “Hiçbir bakanın bu yemeklere katılmadığı” yönünde açıklama yaptı ya da yapmak zorunda bırakıldı. Siyaseti aklama tadında bir açıklama… Oysa ha yurttaşa sınır getirdiği, lebalep cenaze törenlerine katılmış ha kamuya kapattığı restoranlara gitmiş, ha sarayda müzikli yemek yemiş, özünde pek de fark yok nihayetinde. Ama Fransa bu, size var da yurttaşa yok mu diye soruverirler siyasetçiye!

Bunlar üst sınıf ayrıcalıkları, direniş ve dayanıklılık kayıtları bunun neresinde diye soruyorsunuzdur içinizden. Orta sınıfların her katmanı kendi bütçesine göre ve kendi mekanlarında, diye yanıt vereceğim size. Gün geçmiyor ki kentteki fısıltı gazetesinden şu doğum gününü şu restoranda şu kadar kişiyle kutlamış tarzında haberler duymayalım. Hemen her bütçeye uygun seçenek mevcut!

Bu tür haberler, Türkiye’de biraz daha üçüncü sayfa haberi tadında, magazin haberi düzeyinde veriliyor. Aydın’da bir otelde ilaç firmasının eğitim faaliyeti açık hava partisine dönüşmüş, flaş flaş. Medyanın bir kısmının arayıp da bulamadığı türden vakalar. Hele de “tam kapanma şart” diye bağlayıvermek isteyenler için. Bunca aydır, hangi şartlarda, nasıl ve kimin için kapanma diye hiç sormamış, ancak sürekli tam kapanma talebiyle yatıp kalkanlar için…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...