07 Nisan 2021 22:10

İtiş kakışa mahkum edilen futbol

Yeşil saha üzerinde futbol topu

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Medya, futbol ortamının bir numaralı kışkırtıcısı. En küçük sürtüşmeleri, tartışmaları bile yangına dönüştürmek konusunda pek maharetli olduklarını söylemek gerek.

Gündemi gerilime, fanatizme bulamak adına yoğun çaba harcıyorlar. Çünkü en çok bunlardan besleniyorlar. Baş malzemeleri ise hakemler. Hakemler üzerinden gerilim yaratmak çok kolay ne de olsa… Bu yolda yöneticileri, teknik direktörleri ve oyuncuları tuzağa düşürüp ağızlarından istedikleri lafları almakta hiç zorlanmıyorlar...

Sergen Yalçın, Fenerbahçe maçından sonra “Halil Umut Meler’i bir daha bizim maçlarımızda görmek istemiyoruz” demişti. Merkez Hakem Kurulu da (MHK) bunun üzerine Beşiktaş’ın hemen sonraki Kasımpaşa maçına yine Halil Umut Meler’i atadı.

Tabii Beşiktaş, Kasımpaşa’ya yenilince aç sırtlanlar gibi bekleyen medyaya şahane bir provokasyon ortamı doğdu.

Hemen Sergen Yalçın’a hakemle ilgili görüşleri soruldu. Sergen Yalçın bu kez ağız değiştirip, “Ben Halil Umut Meler’e kötü hakem, adaletsiz, dürüst değil demedim. Enerjisi bizim takımla bağdaşmıyor, akan oyunda ciddi problemler var” gibi ipe sapa gelmez laflarla önceki söylediklerini masumlaştırmaya kalkıştı. MHK’nin hamlesi belli ki iyi gelmiş!.. Sergen Yalçın ayrıca söylediklerini, “Bir teknik direktörün kimseyi kırmadan, aşağılamadan gösterdiği tepki” şeklinde açıkladı. Üstelik bunu yılda sadece 6-7 kez yaparmış. Bu kadarına da hakkı olduğunu eklemeyi unutmadı… Ne büyük utanç!.. Ama utanan kim?

Peki, Halil Umut Meler, “Sergen Yalçın’ı bir daha Beşiktaş’ın başında görmek istemiyorum. Enerjisi Beşiktaş ile bağdaşmıyor” diye konuşsaydı kendisi ne hissederdi acaba?

Lider olan takımın teknik direktörünün konuşmalarına bakarak o ülkenin futbol seviyesini anlamak mümkün…

Kasımpaşa yenilgisinin faturasını yine hakeme keserek medyaya bir kez daha tam aradığı malzemeyi verdi. Nitekim ertesi günkü spor sayfalarının manşetlerinde Sergen Yalçın’ın hakemle ilgili söyledikleri yer alıyordu. Maçların sonucunu hakem kararlarıyla açıklama alışkanlığının kendilerini ne kadar küçülttüğünün farkında değiller. Ya da bunu hiç umursamıyorlar.

Ortada bir hakem meselesi var ve bu meseleyi yaratan kişinin teknik direktörlüğünü yaptığı takım, o hakemin yönettiği maçta yenilmiş… Kışkırtma için bundan ala durum mu olur? Hemen, Beşiktaş’ın Genç Kalecisi Ersin Destanoğlu’na da Halil Umut Meler ile ilgili soru soruyorlar. O da tuzağa düşüyor. “Hakem abiye bir şey demek istemiyorum” diyerek söze başlasa da sonra o da eleştirel bir şeyler söyleme ihtiyacı hissediyor. Kendisine soruyu soranın öyle sözler beklediğini hissediyor belki de ve bu kez ağzından “Millet neler yapıyor, kart bile görmüyor. Teraziyi biraz daha dengede tutmaları lazım” gibi manasız sözler dökülüyor.

Sürekli olarak fanatizmi körüklemeye, gerilimi yüksekte tutmaya çalışan medya, aynı hedef doğrultusunda oyunculara da, “Hakemlerle ilgili yorum yapmalısın”, “Yenilgilerin sorumluluğundan kurtulmak için hakem bahanesine sığınmalısın”, “Hakemlere itiraz etmelisin”, “Hakemleri etki altına almaya çalışmalısın” gibi düşünceler dayatıyor… Yeter ki oyuncular bu düşünceleri içselleştirsin. Gerisi kolay. Sorarsın soruyu, kaparsın manşeti!..

Yöneticilerin ve teknik direktörlerin, “Bizi engellemek, yolumuzu kesmek istiyorlar” gibi zırvalarının haklılığını(!) ortaya koymak da medyaya düşüyor elbette. Fanatik taraftarların beklentileri ancak bu şekilde karşılanabilir.

Hakemleri dillerine dolamaktan başka elle tutulur bir icraatlarını göremediğimiz yöneticiler, teknik direktörler ve hakemler üzerinden ortalığı kızıştırmak için fırsat kollayan pespaye medya ile futbol işte ancak bizdeki gibi itiş-kakış seviyesinde oynanır…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...