02 Nisan 2021 00:48

Dün HDP, bugün AYM kapatılmalı diyen Bahçeli şimdi de "Meclis kapatılmalı" demez mi?

Devlet Bahçeli

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Yıllara sığmayacak olayların bir güne sığdırıldığı günlerden geçiyoruz.

Ortaya çıkma zamanı gelmiş gerçek ne kadar bastırırsanız bastırın, ne kadar yok sayarsınız sayın, yok sayanların gözüne sokarak açıkça ortaya çıkıyor. Üstelik de bunu, gerçeklerin ortaya çıkmaması için her yolu deneyenlerin ortak gayretlerine karşın, onları bile karşı karşıya getirerek yapıyor.

31 Mart 2021 günü bu açıdan, yakın tarihi yazacaklar için “Tarihe not düşülecek bir gün” olacak gibi görülüyor.

Çünkü 31 Mart 2021 günü;

  • Anayasa Mahkemesinin (AYM) Yargıtay Başsavcısının “HDP’nin kapatılması” amacıyla hazırladığı iddianameyi iade ettiği,
  • MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sadece HDP’nin değil AYM’nin de acilen ve yeniden açılmayacak biçimde kapatılması gerekir diye AYM’ye karşı savaş açtığı,
  • Mecliste uzun yıllardır olmadık biçimde, daha önce iki kez AYM tarafından Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilen ve kamuya alınacak personel için getirilmek istenen “güvenlik soruşturması”yla ilgili teklifin muhalefetin oylarıyla reddedildiği gündür.

AYM’DEN ‘ESASTAN RET’ GİBİ BİR ‘USULDEN RET’ GEREKÇESİ!

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HDP’nin kapatılması istemiyle hazırlayarak AYM’ye gönderdiği iddianameyi gündemine alan AYM Genel Kurulu, iddianameyi “usul eksikliği” gerekçesiyle Başsavcılığa iade etti.

AYM’nin ret gerekçesinin “usulle ilgili” olduğunu açıklamasından sonra, ilk değerlendirmeler, “Usulen ret, kişilerin adresleri, kişisel bilgilerin eksikliği... gibi teknik nedenlerledir; Başsavcılık bu eksikleri giderir süreç hızla yeniden başlar” biçimindeydi. Ancak, AYM’nin kararının sadece “teknik eksikler” olmadığı, iddianamenin Anayasa’nın parti kapatmayı düzenleyen 68 ve 69. maddelerine göre, kapatılması istenen partinin “Terör örgütünün odağı olma” suçlamasının kişilerin eylemlerine dayandırıldığı, ancak “Bu suçlamaların partiyle ilişkilendirilmediğine hükmettiği” ortaya çıktı.

Böylece AYM, iddianamenin parti kapatmaya ilişkin yargılama usullerine aykırı olduğunu belirtmiş oldu.

Bu ise, AYM’nin HDP başta olmak üzere bu iddianamenin hukuki değil siyasi amaçla düzenlenmiş bir iddianame olduğunu söyleyen hukukçuları ve siyasetçileri haklı bulduğunu göstermiş oldu!

BAHÇELİ MECLİSİN KAPATILMASINI DA İSTER Mİ?

Bahçeli’yi, “Anayasa Mahkemesinin de kapanması artık ertelenemez bir hedef olmalıdır” demeye kadar getiren, AYM’nin HDP’nin kapatılmasına sıcak bakmadığının ifadesi olan iade kararı mıdır, yoksa iddianamenin reddedilmesinde büyük ortağı AKP’nin dahlinin bulunduğuna dair yorumlar mıdır bilmek zor ama, ortaya çıkan durumun Cumhur İttifakı içindeki sorunlara sorunlar ekleyeceği kaçınılmaz görünmektedir.

Kaldı ki Bahçeli AYM kararına karşı AYM’nin kapatılmasını gündeme getirirken, MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada; “Usul eksikliği önemli bir şey değildir. Bu davanın reddi demek değildir. Hukuki bir işlemdir. Ortada büyütülecek bir şey yoktur” diyerek Genel Başkanı Bahçeli ile de karşı karşıya gelmiştir.

Bahçeli’nin sözleri üzerine AKP Genel Başkan Yardımcısı Samir Altunkaynak’tan da Twitter’dan yaptığı paylaşımda, “Bu kadar celallenmeye gerek yok” demeye gelen “Verilen kararlara ilişkin, eleştireler hukuk çevresinde kalmalı” açıklaması geldi.

31 Mart günü, AYM’nin HDP’nin kapatılması amaçlı iddianameyi reddetmesiyle bitmedi!

AYM’nin daha önce iki kez verdiği iptal kararına rağmen AKP’nin 5. kez Meclise getirdiği “Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi” muhalefet milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

Eğer içinden geçilen sürecin özellikleri olmasa, “Her Mecliste böyle şeyler olur” denilip geçilebilirdi.

Ancak;

  • AYM’nin olağan sayılacak bir uygulamasının bile iktidarın küçük ama etkili ortağı MHP’nin genel başkanı tarafından “Anayasa Mahkemesinin de kapanması artık ertelenemez bir hedef olmalıdır” dediği,
  • AKP’nin çok önem verdiği bir teklife Mecliste AKP-MHP çoğunluğunun sahip çıkamaması,
  • CHP+İYİP+HDP’nin uzun yıllardır ilk kez Mecliste, AKP-MHP ortaklığının istemediği bir kararı çıkarmış olması, Cumhur İttifakının Mecliste inisiyatifi kaybeden bir mecraya sürüklendiğinin, verilen ayarın tutmadığının, en azından artırılan baskıların kaldır parmak indir parmak otomatiğine bağlanan Meclise ayar verme sürecinin tıkanmaya başladığının işareti olarak görülmesi gerçeğe en yakın değerlendirme olacaktır.

Nitekim AKP-MHP ortaklığının, TBMM İçtüzüğü’nü umursamayarak, oylamayı yeniletme konusundaki dayatmaları başarıya ulaşamazsa, gelinen aşamada Bahçeli’nin, “Meclisin de kapatılması artık ertelenemez bir hedef olmalıdır” açıklamasını duyarsak şaşırmamalıyız.

‘YALAMA VİDA SENDROMU’ BASKISI

Tek adam yönetiminin sadece yürütmeyi tek adama bağlamakla yetinmediğini, yargı ve yasamayı da kendisine bağlı hale getirmek için her yolu denediğini artık bilmeyen yoktur! Bunu yönetim de saklamıyor zaten!

Ancak, tek adam yönetimi, yasama ve yürütmede karşılaştığı “Biat etme” ya da “Emirlerine uyma” konusundaki sorunları, fıtratı gereği, baskıyı daha çok artırarak aşmayı amaçlıyor.

Ancak son aylardaki gelişmeler ve nihayet önceki gün Mecliste oluşan tablo açıkça göstermektedir ki, vekiller otomatiğe bağlanmış, “kaldır parmak indir parmak” için bile yorgun, dayatılan disipline uyamayacak kadar yorgun (metal yorgunu), öz güvensiz, kendilerini işe yaramaz hisseder hale gelmişlerdir.

Aşırı sıkıştırma karşısında “diş sıyırıp” yalama olduğu için sıkıştırdıkça gevşeyen “yalama vida” gibi, tek adam yönetiminin mekanizmaları “yalama vida sendromu” mecrasına girmiş görünmektedir.

Sıktırarak, daha çok sıkıştırarak gidilecek yol da kalmamış görünmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...