04 Mart 2021 23:50

Erdoğan, ‘su-çiçek-diken’ metaforu ile ‘herkesin yasalar önünde eşit olmayacağını’ ilan etti!

Recep Tayyip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 2 Mart günü, “İnsan Hakları Eylem Planı”nı ilan etmesinin üstünden iki saat geçmeden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “HDP hakkında inceleme başlattığı” haberi gündeme düştü!

Bu kimi çevrelerce, “kaderin bir cilvesi” ya da “talihsiz bir rastlantı” gibi yorumlansa da gerçek bu kadar basit değildi. Çünkü, ülkemizde hukuk, adalet, ifade özgürlüğü, medya özgürlüğü gibi alanlarda mevcut Anayasa ve yasa ihlalleri öyle sıklaşmıştı ki, bu konularda ne zaman ileriye doğru adım atılacağına dair bir plan-program gündeme getirilse o gün, bütün söylenenlerin boş laftan ibaret olduğunu hepimizin gözüne sokan bir “vaka” mutlaka ortaya çıkacaktı!

TEK GERÇEK AMAÇ "MÜLKİYET HAKKI"NIN DOKUNULMAZLIĞINI GARANTİ ETMEK

9 “amaç” maddesi, 11 “temel ilke” ve 50 "başlık"tan oluşan “eylem planı”nın iki yıl içinde hayata geçirileceğini belirten Erdoğan, nihai hedefin “sivil anayasa” olduğunu da söyledi.

Üstünde aylardan beri çalışıldığı iddia edilen “eylem planı”nın;

9 amaç maddesinin 1948 tarihli BM İnsan Hakları Bildirgesi’nden “intihal” denecek düzeyde aktarılması, kimi dikkat çeken teknik düzenlemelerle ilgili maddelerde açıkça “AB normlarına uyum sağlanması amacı”na özel olarak vurgu yapılması,“Mülkiyet hakkının dokunmazlığı”nın özel vurgularla öne çıkarılarak yerli ve yabancı sermayeye güven verilmesine özel bir önem verilmesi dikkate alındığında, “İnsan Hakları Eylem Planı”nın amacı açıkça ortaya çıkmaktadır.

Bu amacın ise;

1) “Tek adam yönetimi”yle Türkiye’nin adil yargılama, ifade özgürlüğü, medya özgürlüğü, insan hakları... gibi alanlarda “çağ atladığı”na dair yürütülen propagandaya inandırıcılık kazandırmak,

2) ABD ve AB’den, son yıllarda giderek daha da sıklaşan “insan hakları, hukukun üstünlüğü, adil yargılama” gibi konularda gelen baskıları karşılamak,

3) Batı emperyalizmin sermaye merkezlerine, Türkiye’de mal güvenliklerinin garanti altında olduğuna dair teminat vermekten ibaret olduğu söylenebilir. 

"EYLEM PLANI" HEYECAN UYANDIRMADI!

Erdoğan-AKP, sanki yeni iktidara gelmiş de halka; özgürlükler, hukukun üstünlüğü, adalet, insan hakları gibi konularda vaatlerini yerine getirmek için bir eylem planı sunuyormuş gibi davranıyor. Erdoğan’ın eylem planını sunarken kullandığı, “Bundan sonra şunlar artık olmayacak, şunlar olacak” biçimindeki üslup da öyle.

Bu yüzden aydınlar, ilerici demokrat çevreler, her renkten muhalefet Erdoğan’ın açıklamalarını; “yeni bir karşı reform girişimi”, “Özgürlüklerin son kırıntılarını da yok etme amaçlı bir hamle”, “Toplumda beklenti yaratma amaçlı bir manevra”... gibi, hiçbir iyimserliğe yer vermeyen değerlendirmelerle karşıladılar.

Çünkü bu çevreler, AKP iktidarının insan hakları, hukuk, adalet, medya özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi alanları iktidara geldiği günlerle bile kıyaslanamayacak kadar kötü hale getirdiği gerçeğini yaşayarak gördüler. Bu yüzden de yandaş kesim dışındaki çevrelerin ana tutumunun “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” biçiminde olduğunu söylemek gerçeği ifade etmek olur.

Yandaş medyanın kadrolu yorumcuları dışında, kamuoyunca az çok tanınmış çevrelerden (Kongresi yasaklandığı ve yapılmadığı için hâlâ TBB Başkanı olmaya devam eden Metin Feyzioğlu’nun “İnsan Hakları Eylem Planı yıldızlara gitmenin yol haritasıdır” diyen, yağcılığa varan övgüsü dışında) olumlu bir değerlendirme de gelmiş değil.

Nitekim, AKP propagandasının aylardır “hukuk reformu” diye ifade ettiği, “İnsan Hakları Eylem Planı”nı, yandaş medyanın bile pek bir heyecanla karşılamadığına tanık olduk.

EYLEM PLANININ ÜSTÜNDE YÜKSELDİĞİ ZİHNİYET İTİRAF EDİLDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsan Hakları Eylem Planı”nını sunarken, her paragrafta; “Bundan böyle artık şunlar olmayacak, şunlar olacak” derken bu olacak ve olmayacakların “Herkes için geçerli olduğuna” yasalar önünde her vatandaşın eşit olduğuna özel olarak vurgular yaptı.

Ama onca söz yığını içinde “su, çiçek, diken” metaforu ile “İnsan Hakları Eylem Planı” denilen planın üstünde yükseldiği zihniyeti de itiraf etmiş oldu. 

“Bir çiçeğe az su vermek onu kuruturken fazla su vermek onu soldurur. Adalet kuyumcu titizliği ile uygulanmalı. Demek ki her gördüğümüz çiçeğe su vermeyeceğiz. Susuzluktan boynu bükülmüş çiçeğe su vermek adaleti yerine getirmek olurken dikene su vermek zulüm anlamına gelebiliyor” diyen Erdoğan, yasalar önünde herkesin eşit olmadığı, 1789 Fransız Devrimi(*) öncesi dünyasına döndüklerini söylemiş oldu.

Burada elbette ki, “Boynu bükülmüş çiçekler” tek adam yönetimine biat edenlerdir. Erdoğan onlara su vereceklerini söylemektedir. Ama onlara bile sadece kendilerinin takdir ettiği kadar su verilecektir. Bu yüzden “Boynu bükük çiçekler” de, “Madem biat ettik, özgürlüklerimizi dilediğimiz gibi kullanırız” diyemeyecek, tersine ileri giderlerse onlara da “Haddinizi bilin!” denecek, laftan anlamayanların “suyu kesilecek”tir! Çünkü, kimin ne kadar suya ihtiyaç duyduğunu bilen “Boynu bükük çiçek” değil bahçıvan’dır; odur!

“Dikenler”in ise; zaten kuruması için her yol denenecek, suları kesileceği gibi sam yeli rüzgarları ve fırtınalarla, aşırı soğuklarla kurutulacaklardır!

Tek adam rejiminin insan hakları ve hukuk anlayışını Erdoğan daha iyi ve daha açık nasıl ifade edebilirdi ki!

(*) Fransız Devrimi’nin temel sloganı, “eşitlik, özgürlük, kardeşlik”ti. “Eşitlik” “herkesin yasalar önünde eşit” olmasıydı! O zamandan beri az çok demokrasinin olduğu bir yerde olmazsa olmaz hakların başında gelenlerden birisi de “Herkesin yasalar önünde eşitliği” olmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...