03 Mart 2021 23:30

İnsan hakları masalı ve büyükanne kılığındaki kurt!

Recep Tayyip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ adını verdiği ve “sivil anayasa” hedefine bağlandığını söylediği bir plan açıkladı. Erdoğan, bu planı “şanlı tarihi” boyunca Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının gelişmesi için mücadele eden MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli ile birlikte hazırladığı için açıklamasında ona teşekkür etmeyi de unutmadı! Hatta açıklamadan sonra sarayda Bahçeli ile yan yana fotoğraf vermeyi de ihmal etmedi. Bahçeli ise Erdoğan ile buluşmaya “Türkiye bir hukuk devleti ise HDP’nin kapatılması acildir, hayatidir, şarttır” diyerek demokrasi ve hukuk konusunda dersler verdiği grup toplantısından sonra gelmişti.

Erdoğan’ın bu “eylem planı”nı açıklamasından bir gün önce ‘koronavirüs risk haritası’yla ilgili bir espri yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, sosyal medyada MHP’nin Uşak belediye başkan adaylığını yapmış bir ırkçı faşistin başını çektiği cinsiyetçi saldırılara maruz kalmıştı. Ama demokrasi ve insan haklarının yılmaz savunucuları Erdoğan ve Bahçeli, bu saldırı karşısında üç maymunu oymamayı tercih ettiler. Oysa çıplak arama işkencesini gündeme getirenlerle ilgili “Onurlu, ahlaklı kadın bir sene beklemez” diyen AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin’e sosyal medyada benzer bir saldırıda bulunan avukatın tutuklanmasının üzerinden çok da zaman geçmemişti.

Erdoğan’ın değiştirelim dediği cunta anayasasında bile “Bütün insanların hukuk karşısında eşit olduğu” yazıyor ama gel gör ki Erdoğan iktidarında bazı insanlar “daha eşit” oluyordu.

Tabii bunlar önemsiz ayrıntılar; nihayetinde HDP de Bahçeli’nin Yardımcısı Semih Yalçın’ın dediği gibi “İtlafı gereken siyasi bir haşere sürüsü” değil miydi? O yüzden bu “eylem planı” ile Erdoğan ve Bahçeli’nin bizi ‘ileri demokrasi’nin de ilerisine götürecekleri konusunda kimsenin kuşkusu olmasın!

Tıpkı mesleki itibarını çoktan kaybettiği halde Türkiye Barolar Birliği Başkanı kürsüsünü işgal eden Metin Feyzioğlu’nun dediği gibi; “Bu eylem planı ve yol haritası yıldızlara erişmemizi sağlayacak!” Ama “milli uzay programı”nın etkisinden daha çıkamadığı anlaşılan Feyzioğlu da haksız sayılmaz: Demokrasi ve hukuk konusunda dünyada kırılmadık rekor bırakmadığımız için şimdi sıra yıldızlarda!

Freedom House’un 2020 dünya özgürlükler raporuna göre, Türkiye son on yılda dünyada özgürlüklerin en fazla gerilediği ikinci ülke konumunda bulunuyor. Merak edenler için söyleyelim; birinci sırada Mali ve üçüncü sırada ise Tanzanya bulunuyor.

Dünya Adalet Projesi’nin (WJP) 2020 ‘hukukun üstünlüğü endeksinde de Türkiye 128 ülke arasında 107. sırada yer alıyor. Bu kez Mali, Türkiye’nin bir derece üstünde, 106. sırada ve onun da üstünde Kenya bulunuyor.

Bu listeleri dünyada en fazla gazetecinin tutuklu bulunduğu ülke, Avrupa’da cezaevlerinde en fazla tutuklu ve hükümlünün olduğu ülke gibi dereceler takip ediyor.

Peki, Anayasa Mahkemesinin, AİHM’nin kararlarını bile uygulamayan, yargıya talimat üstüne talimat veren, muhaliflerini “terörist” ilan eden bir rejimin başı neden bir “İnsan Hakları Eylem Planı” açıklar ve neden cunta anayasası yerine “sivil” bir anayasadan söz eder?

Bu sorunun yanıtını ortağı Bahçeli veriyor: “Yeni yönetim sisteminin temel yapı taşlarını, vazgeçilmez ilke ve esaslarını daha da geliştirmek” için!

Bu yanıtın tercümesi şu: Bütün bu “reform” ve “sivil anayasa” tantanası yasama, yürütme ve yargıyı tek bir elde toplayan baskıcı-otoriter-merkeziyetçi tek adam iktidarının işleyişi önündeki aksaklıkları ortadan kaldırmak ve bu iktidarı faşist bir rejim inşasına götürmek için!

Bu nedenle cunta anayasasının karşısına “sivil anayasa” söylemiyle çıkarak bir yandan toplumda beklenti yaratmak ve öte yandan kurulmak istenen faşist düzeni gizlemek istiyorlar.

Bunun için “reform”, “eylem planı” adına ne söylüyorlarsa tersini yapıyorlar ve yapmaya devam edecekler.

Erdoğan, “kişi özgürlüğü”nden, kişileri suçlarken “Somut delillere dayanmak”tan söz ediyor ama Boğaziçi eylemlerini desteklediği için CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu’nu “terörist” ilan etmesinin, Boğaziçi öğretim görevlilerinden Ayşe Buğra’yı “Kavala’nın karısı” diyerek hedef göstermesinin üzerinden çok zaman geçmedi.

Erdoğan, “İşkenceye sıfır tolerans” diyor, İçişleri Bakanı Soylu Van Çatak’ta köylülerin işkence edilerek öldürülmesini “Teröristlere yardım ediyorlardı” diyerek savunuyor.

Erdoğan, Seçim ve Siyasi Partiler Seçim Yasası’nda “Demokratik katılımı güçlendirme” hedefinden söz ediyor ama milletvekilleri ile ilgili fezlekelerin Meclise getirilmesi talimatını veren de belediyelere kayyum atamalarını savunmakla kalmayıp devam edeceklerini söyleyen de kendisi.

Uzatmaya gerek yok. Faşist bir rejim inşası peşinde koşan Erdoğan ve Bahçeli’nin “reform” ve “sivil anayasa” konusunda söyledikleri insanın aklına ‘Kırmızı Başlıklı Kız’ masalını getiriyor. Tıpkı Kırmızı Başlıklı Kız’ı yemek için büyükannenin kılığına giren kurt, kulakları, pençeleri ve dişleri konusunda nasıl yalanlar söylüyorsa bu planları açıklayanlar da gerici-faşist rejim inşasını “demokrasi”, “insan hakları”, “hukuk” gibi söylemler üzerinden gizlemek istiyorlar.

Bütün bu “reform”, “eylem planı”, “sivil anayasa” masalları, bu sömürü ve zulüm düzeninin devam ettirilebilmesi ve halkı yiyebilmek için!

Kıssadan hisse: Kurtlara yem olmamak için önce yalanlarını görünür/duyulur kılmak ve sonra da demokrasi ve özgürlük için halkın örgütlülük ve mücadelesini büyütmek gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa