28 Şubat 2021 23:50

Canı çıkasıcalar!

İHD ve TİHV İstanbul Şubesi üyelerinin basın açıklaması

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

İnsan hakları kavramı ile ilişkimiz turnusol kağıdı gibidir. Yaşama, doğaya, insana bakışımızı ve tümüyle ilişkilenmemizi olanca çıplaklığıyla gözler önüne serer. Nice demokrasi söylemi insan haklarıyla ilgili bir sözümüzle paramparça dağılır, en sivri yerlerinden hepimizi kanatır. Bir ülkede siyasi otoritenin yurttaşını yönetme tahayyülünü de gösterir ama bizi kanatan onların tahayyülü değil de demokrasi vazedenin ikiyüzlülüğü olur hep. Yoksa bu ülkenin İçişleri Bakanının çıkıp 35 yıldır bu topraklarda ayrımsız tüm hak ihlallerini görünür kılma, sonlandırma mücadelesinin en değerli bileşenlerinden İnsan Hakları Derneğine “canı çıkasıca” demesi bizlere insan hakları örgütleri olmasa o kadim devlet geleneğinin bu ülkeyi nasıl yöneteceğini, bazı yurttaşların diğerlerinden daha eşit olduğu hakikatini bir kez daha hatırlatır ama kanatmaz. Terörist yaftalamaları ile insan hakları mücadelesi verenler incinmez ama o yaftalamaları ağzına pelesenk edenlerin sırları dökülüverir bir çırpıda.

Son haftalarda ardı ardına insan hakları savunucularına yağan cezalara da bu açıdan bakmakta yarar var. Değerli meslektaşım Ömer Faruk Gergerlioğlu en son madalya takılanlardan. Tabii altın madalya sevgili dostum Eren Keskin’e takıldı. Yüzün üzerinde dava ile 26 yılı bulan hapis cezası bu topraklarda dayanışmaya verilen ödüldür. Anlaşılan hep beraber hiç olmadı bir mansiyonu hak ediyoruz. Ezaevlerinde rehin tutulanları ve bu rehinliğin ne kadar görünür olabildiğini de insan hakları ile kendi meşrebimizce hemhal olmamıza denk düştüğünü bilirsek, siyasi otoritenin nasıl bu kadar kolay “canı çıkasıca” diyebildiğini de anlarız.

Şimdilerde iktidar hukuk ve insan hakları reformu iddialarıyla karşımıza çıkıyor. Bir yandan insan hakları savunucularına tehditler, hakaretler ve yargı sopası savurup arada cılız bir sesle reform demek olsa olsa gülünç oluyor. İnsan hakları savunucuları kaçınılmaz olarak hak ihlallerinin faili olan devletlerle mücadele ederler. O nedenle de devletler hak savunucularını oldum olası hiç sevmezler. Sevmezler ama uzun soluklu mücadelelerle insan hakları savunucularının korunmasına dair uluslararası belgeler oluşturulduğundan başka yollar bulmaya çalışırlar. En yaygın yollardan biri de yaftalama girişimleridir. Bu girişimleri sonuçsuz bırakmanın yolu da çok sevmedikleri dayanışmayı güçlendirmektir.

İşte bu dayanışma örneklerinden biri de Türkiye’de siyasi otoritenin giderek dozunu arttırdığı saldırılara karşı kurulmuş olan İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağıdır. Son günlerde ardı ardına savrulan tehditlere karşı söz söylemek zorunlu olmuştu:

“Tüm bu olan biten karşısında, biz, İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı bileşenleri olarak:

İnsan hakları savunucuları üzerindeki baskılara derhal son verilmesini; Hükümet yetkililerinin hak savunucularını, LGBTİ+’ları, sivil toplum örgütlerini ve son dönemde öğrencileri hedef gösteren ve karalayan ayrımcı söylemlere son vermelerini;Barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma gibi anayasal güvence altında olan hakların kullanılmasının kriminalize edilmesine ve idarece engellenmesine son verilmesini;Boğaziçi Üniversitesine rektör atanmasını protesto etmelerinin ardından tutuklanan ve ev hapsine mahkum edilen bütün öğrencilerin derhal özgür bırakılmalarını;Barışçıl toplantı ve gösterilere polis müdahalesinin hemen engellenmesini ve hukuka aykırı müdahalelerin sorumlularının etkili biçimde soruşturulmasını;Barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde gözaltına alınanların işkence iddialarının soruşturularak sorumluların cezalandırılmasını talep ediyoruz.Buradayız, burada olacağız, hiçbir yere gitmiyoruz!”

“Bir değil, bin olasıcalar” diye yanıtlamıştı birileri İçişleri Bakanını, biz de bir kez daha taleplerimizle birlikte tekrarlayalım!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...