11 Şubat 2021 22:14

Kandil miti ve Kürt sorunu

Hulusi akar

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 9 Şubat’ta bir grup gazeteci ile yaptığı toplantıda “Kandil miti bitecek” açıklamasını yapmasından bir gün sonra TSK’nin Gare bölgesindeki PKK kamplarına karşı Pençe Kartal-2 harekatını başlattığı haberi geldi. TSK Mayıs 2019’dan bu yana Kandil bölgesine yönelik Pençe-1-2-3 ve Pençe Kartal adını verdiği operasyonlar gerçekleştirdi ve bu operasyonlar sonucunda Irak Kürdistan Bölgesi içinde kalıcı askeri üsler inşa etti. Gare’ye yapılan operasyonun en dikkat çekici yanı Akar’ın ocak ayında Bağdat ve Erbil’e yaptığı ziyaretlerin ardından başlatılmış olması. Akar’ın ziyaretinde Şengal’e yönelik operasyon da gündeme getirilmiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine “Bir gece ansızın gelebiliriz” açıklamasını yapmıştı.

Öncelikle Akar’ın “Kandil miti bitecek” açıklamasını sadece Türkiye’deki iktidarın kararlılığının ifadesi olarak görmek yanıltıcı olacaktır. Çünkü Erdoğan iktidarı daha önce de defalarca bu yöndeki kararlılığını ortaya koymuştu. Ancak bu açıklamanın son dönemdeki yoğun diplomasi trafiğinin arkasından yapılmış olması, bu konuda belli bir uzlaşmaya varıldığını da gösteriyor.

Tabloyu netleştirmek için adım adım gidelim.

  1. Suriye Kürtleri ile iş birliğini bölgedeki (Ortadoğu) egemenlik mücadelesinin bir dayanağı olarak kullanan ABD, PYD ve PKK’yi birbirinden ayırmaya dayalı bir siyaset izliyor. Erdoğan iktidarına Suriye Kürtlerini (SDG/PYD) bir tehdit olarak görmekten vazgeçmesi halinde PKK’ye karşı mücadelede kendisine yardımcı olabileceği mesajını veriyor.
  2. ABD, bu temelde bir taraftan PYD ve Barzani çizgisindeki ENKS arasındaki ‘birlik’ görüşmelerine ara buluculuk yaparak PYD’yi Barzani/KDP çizgisiyle uyumlu ve Türkiye’deki iktidar için ‘makul’ bir çizgiye getirmeye çalışıyor. Öte taraftan da Rojava’daki özerk yönetimle petrol anlaşması yaparak bu yapıyı ekonomik olarak da Kürdistan Bölgesel Yönetimine entegre etmeyi amaçlıyor.
  3. Bu tabloda PKK’nin bölgedeki askeri güçlerinin tasfiyesi sadece Türkiye’deki iktidarın değil; ABD ve Kürdistan Bölgesel Yönetiminin de uzlaştığı bir hedef olarak duruyor. Erdoğan iktidarı, “terör sorunu”na indirgediği Kürt sorununu ortadan kaldırmak; ABD, PKK’yi Rojava ve Kürdistan Bölgesi’ni kendi politik ekseninde birleştirmenin önünde bir engel olmaktan çıkarmak ve Barzani yönetimi de en büyük siyasi rakibini etkisizleştirmek için bu tasfiyeyi istiyor.
  4. Bu planın önemli ayaklarından birini de PKK’nin Şengal’den çıkartılması, yani Şengal operasyonu oluşturuyor. Çünkü Şengal, Rojava ve Irak arasındaki en önemli geçiş noktalarından biri konumunda bulunuyor. Bu nedenle PKK’nin Şengal’den çıkartılması, yukarıda değinilen hedeflerin gerçekleştirilebilmesinin bir adımı olarak anlam kazanıyor. Tam bu noktada geçen yılın yaz aylarında ABD Dışişleri Bakanlığının Ortadoğu’dan Sorumlu Başkan Yardımcıları Joey Hood ve David Copley’in Şengal’in PKK ve diğer silahlı gruplardan (Haşdi Şabi)“temizlenmesi” için Türkiye, Irak merkezi ve Kürdistan yönetimleri arasında iş birliği yapılması çağrısını hatırlatmak gerekiyor. Bu temelde Şengal konusunda 9 Ekim 2020’de Merkezi Irak Hükümeti ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında Türkiye ve ABD’nin de desteklediği bir anlaşma imzalanmıştı.
  5. TSK’nin sınırdan 35-40 kilometre içeride olan Gare’ye ciddi bir sorun ya da tepkiyle karşılaşmadan operasyon yapabiliyor olması, bu gelişme ya da hesaplardan bağımsız ele alınamaz.

Toplamı üzerinden söylemek gerekirse; ABD, en önemli bölgesel tehdit olarak gördüğü İran’ın kuşatılması ve egemenlik/paylaşım mücadelesindeki en büyük rakibi Rusya’nın bölgedeki etki alanlarının sınırlanması için Irak ve Suriye Kürtlerini kendi politik ekseninde birleştirmek ve önemli bir bölgesel güç olan Türkiye’yi de bu eksene dahil etmek istiyor. Bu nedenle PKK’nin askeri olarak tasfiyesi, Rojava’nın Barzani yönetimiyle yakınlaştırılması için gerekli bir adım olmakla kalmıyor; Erdoğan iktidarının da bu plana dahil edilmesi için oldukça kullanışlı bir araç işlevi görüyor.

Bitirmeden Akar’ın “Kandil mitini bitirme” açıklaması için de birkaç söz söylemek gerekiyor. Bilindiği gibi ‘mit’; söylence, efsane anlamına geliyor. Erdoğan iktidarı Kürt sorununu bir “terör sorunu” sorunu olarak görüp baskı ve şiddet politikalarıyla çözmeye çalıştığı için “Kandil mitini bitirerek” sorundan kurtulacağını düşünüyor. Oysa Kürt sorunundaki şiddet politikalarının, Diyarbakır Cezaevindeki işkence ve Kürt halkına uygulanan zulmün yarattığı bir örgütün merkezi olarak bir ‘Kandil miti’nden söz edeceksek, bu mitin bize söylediği en önemli gerçek, Kürt sorununun baskı ve şiddet politikasıyla çözülemeyeceğidir.

Unutmayalım ki, dağdakilerin silah bırakması ve yapılacak düzenlemelerle sosyal-siyasal yaşama katılması tartışması, bu ülkenin gündemine savaş dönemlerinde değil, ateşkes ve çözüm süreçlerinde girmiştir. Bu nedenle şiddet politikalarıyla Kandil mitini yok etmeyi düşünenler, tıpkı öncelleri gibi yeni Kandiller yaratmaktan öteye geçemezler. Sonuç olarak; sorun “terör” değil, Kürt sorunudur ve çözümü de dışarıdaki operasyonlarla değil, ülkedeki Kürtlerin siyasi temsilcileriyle müzakereyle mümkündür.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...