24 Aralık 2020 23:30

Ayn İsa'daki çatışmalar ve arkasındaki hesaplar

Ayn İsa

Fotoğraf: Google Maps

Paylaş

Suriye’de çatışmaların yeni adresi Ayn İsa. Bir süreden beri Kuzey Suriye’de Fırat nehrinin doğusunda yer alan Ayn İsa kasabasında Türkiye destekli cihatçı grupların oluşturduğu SMO (ÖSO) ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında çatışmalar yaşanıyor. Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşan dengelere de bağlı olarak bir süreden beri devam eden ‘çatışmasızlığın’ yerini yeni çatışmalara bırakması elbette bir rastlantı değil. Ayn İsa, Türkiye’deki iktidarın 2019’da ‘Barış Pınarı’ adı altında düzenlediği operasyonun hedef noktaları arasında yer alıyordu. Dolayısıyla bugün Ayn İsa’da yaşanan çatışmalar, Suriye savaşının taraflarının yeni dönemdeki mevzilenme ve hesaplarının görülmesi bakımından önem taşıyor.

Öncelikle Ayn İsa, Suriye’de stratejik önem taşıyan M4 otoyolunun üzerindeki önemli kavşak noktalarından biri. M4 otoyolu, Lazkiye’de başlayıp Halep’e uzanıyor ve oradan Kamışlo’ya kadar Kuzey Suriye’yi birbirine ve Irak sınırına bağlıyor.İşte bu otoyolun üzerindeki Ayn İsa, Menbic ve Kobane’yi Haseke ve Kamışlo’ya bağlayan önemli bir kavşak noktası olarak görev görüyor.

Ayn İsa’nın bulunduğu konum, SMO’yu oluşturan cihatçı grupların TSK’nin topçu desteğinde Ayn İsa’yı neden hedef yaptığı sorusunun da yanıtını veriyor. M4 otoyolunun üzerindeki bu stratejik kavşak ele geçirilebilirse Kuzey ve Doğu Suriye’de SDG’nin yönetimindeki özerk bölgenin en önemli bağlantı noktalarından biri daha kopartılmış olacak. Başka bir deyişle Ayn İsa’nın hedef seçilmesi, Rojava’nın bir kez daha bölünmesine yönelik bir operasyon olarak anlam kazanıyor.

Ayn İsa’yı önemli kılan noktalardan biri de tıpkı Menbic gibi yerel Arap aşiretlerin özerk yönetim ve SDG içinde yer aldığı bölgelerden biri olması. Bilindiği gibi Türkiye’deki Erdoğan iktidarı ve desteklediği cihatçı gruplar her fırsatta özerk yönetimin Araplara baskı uyguladığı iddiası üzerinden kendilerini ‘kurtarıcı’ gibi göstermeye çalışıyorlar. Oysa Ayn İsa’daki durum, bu iddiayı boşa çıkarıyor.

Ayn İsa’daki çatışmalar konusunda en dikkat çekici noktalardan biri bölgede askeri üssü bulunan Rusya’nın tutumu. Buradaki çatışmaların şiddetlenmesinden sonra SDG ve Rus yetkililer arasında yapılan görüşmelerde M4 otoyolunun geçtiği noktalarda 3 Rus askeri kontrol noktasının kurulması konusunda anlaşma yapıldığı iddia edilmişti. Ancak daha sonra SDG cephesinden yapılan Rusya’nın Ayn İsa’nın denetiminin tamamen Suriye yönetimine devredilmesini istediği açıklamaları, bu anlaşmanın gerçekleştirilemediğine işaret ediyor.

Rusya’nın SMO’nun Ayn İsa’ya yönelik saldırılarına seyirci kalması, eski senaryonun yeniden devrede olduğunu gösteriyor. Rusya, Türkiye’deki Erdoğan iktidarı ve desteklediği cihatçı grupların müdahale ve saldırılarını, Suriye yönetimi ile anlaşma ve ellerindeki bölgeleri Suriye yönetimine devretme konusunda Kürtlere baskı kurmak için kullanıyor. Ekim 2019’daki ‘Barış Pınarı’ operasyonundan sonra Kürt özerk yönetimi, sınır bölgelerinin denetimini Rus askerlerine bırakmak zorunda kalmıştı. Şimdi Rusya, Kürtleri Ayn İsa’yı ya ele geçirdikleri bölgeleri yeni müdahaleler için üs ve dayanak olarak kullanan Erdoğan yönetimi ve SMO’ya ya da Suriye yönetimine bırakma ikilemi ile karşı karşıya bırakıyor.

Rusya’nın bu tutumunun arka planında Kürtlerin bölgede ABD ile devam eden işbirliğinden duyulan rahatsızlık bulunuyor. Çünkü bir yandan Suriye yönetimine yaptırım uygulayan ABD, öte yandan Kürtlerle sürdürdüğü işbirliği üzerinden Suriye’de Rusya’nın elini/pozisyonunu güçlendirecek bir çözümün önüne geçmeye çalışıyor.İşte Rusya da ABD’nin planını bozmak için Türkiye’nin müdahale tehdidini canlı tutup Kürtleri kendi himayesinde Suriye yönetimi ile anlaşmaya zorlamanın hesabını yapıyor.

ABD’de yönetim değişikliğinin yarattığı belirsizlik ile birlikte Rusya’nın bu hesabı, Erdoğan iktidarı ve desteklediği cihatçı grupların Ayn İsa’ya yönelik müdahalesine uygun koşulları yaratıyor. Suriye yönetimi tıpkı İdlib’de olduğu gibi Rusya’nın, Türkiye’nin müdahale ve pozisyonuna göz yumma politikasından rahatsızlık duysa da buna karşı tutum alabilecek güce sahip bulunmuyor.

Peki, ABD bu denklemin neresinde duruyor?

Biden döneminde Kürtlerin daha fazla destekleneceği beklentisine rağmen, ABD’nin ‘Barış Pınarı’ operasyonundan sonra askeri güçlerini sınır bölgelerinden çekerek hem Türkiye ve hem de Suriye Kürtleri ile ilişkilerde elini daha fazla rahatlattığından söz edilebilir.Bu nedenle oluşan beklentinin aksine önümüzdeki dönem ABD’nin Türkiye’deki iktidarın sınırlı müdahalelerine göz yumması, SDG’yi Barzani çizgisindeki ENKS ile birlik konusunda zorlamak bakımından işlevsel bir rol bile oynayabilir. Çünkü ABD, bu birliğin ve Rojava’nın ekonomik ve siyasi olarak Irak Kürdistan Bölgesi’ne entegre edilmesinin Türkiye yönetimiyle de uzlaşma zeminini yaratacağını ve dolayısıyla bu güçleri kendi politik ekseninde birleştirmesinin önünü açacağını hesaplıyor.

Sonuç olarak, Ayn İsa’daki çatışmalar, bize Suriye’deki savaş ve bölgedeki (Ortadoğu) paylaşım mücadelesinin küçük bir fotoğrafını veriyor. Bu fotoğrafta da görüldüğü gibi emperyalistlerin ve bölgesel gericiliklerin bütün hamleleri bu denklemi kendi çıkarlarına hizmet edecek bir temelde çözme hesabına dayanıyor. Kim kazanırsa kazansın bu denklemin kaybedenleri olan Kürtlerin ve bölgenin ezilen halklarının kendi geleceklerini kazanmak için demokratik bir mücadele hattında birleşmekten başka bir seçenekleri bulunmuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa