25 Kasım 2020 23:50

Sendikalar, sendikalaşmayı özel olarak gündeme almak zorunda

Ankara'ya yürümeleri polis zoruyla engellenen Birleşik Metal-İş üyesi işçiler sendika şube binası önünde oturma eylemine başladı.

Fotoğraf: Emre Yılmaz/Evrensel

Paylaş

Sendikal örgütlenme haklarının tanınması talebiyle Gebze’den Ankara’ya yürümek isteyen Birleşik Metal-İş üyesi işçiler polis zoruyla engellendi. İçlerinde Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun da olduğu 99 kişi zor kullanılarak gözaltına alındı.

Birleşik Metal-İş Sendikasına üye oldukları için patron tarafından, “Yüz kızartıcı suç işledikleri” iddia edilerek, tazminatsız olarak işten atılan ya da ücretsiz izne çıkarılan Systemair HSK, Özer Elektrik ve Baldur işçileri dün sabah saatlerinde otobüslere binerek Ankara’ya hareket ettiler.

İşçilerin Ankara’ya gitmelerinin nasıl engellendiği, Valiliğin ve polisin tutumu, dün gazetemizde ayrıntılı biçimde yer aldı.

İNANACAKLAR İÇİN AYNI BAHANE: PANDEMİ!

İşçilerin ve sendikacıların gözaltına alınması ve yürüyüşlerini yasaklamanın gerekçesi olarak Kocaeli Valiliğinin ilde her tür eylem etkinliği bir ay süreyle yasaklaması gösterildi. Valilik kararının gerekçesi ise, “Covid 19’un yayılmasına yönelik önlemler”miş!

Ama ne var ki işçinin hakları için her kıpırdanışı, polisin doğrudan müdahalesine varan önlemlerle engellenirken;

  • Fabrikaların birer kovid-19 yayma merkezine dönüşmüş olması,
  • Servisler ve yemekhanelerde “maske, mesafe, hijyen”le ilgili önlemlerin alınıp alınmamış olmasıyla ilgili denetimlerin bile artık “uzaktan denetime” dönüştürülmüş olması,
  • Çalışma alanlarının kovid-19’un yayılmasını önleyecek biçimde düzenlemelerinin yapılıp yapılmamış olması,
  • Pandeminin patronlar tarafından sendikalı olma hakkı başta olmak üzere işçi haklarının gasbı, çalışma koşullarının ağırlaştırılması, sömürüyü pervasız biçimde artırmanın fırsatı olarak kullanmaları,
  • Ücretsiz iznin işçileri sindirmenin, açlıkla terbiye etmenin bir silahına dönüştürülmüş olması hiç umursanmıyor; dahası patronların her isteği emir telakki ediliyor. Ama 20 işçinin İstanbul-Ankara kara yolu boyunca açık havada yürümesinin kovid-19’un yayılmasına karşı alınan önemleri zaafa uğratacağı iddia ediliyor, yürüyüş yasaklanıyor. Polis zor kullanıyor, işçileri tartaklayarak gözaltına alıyor.

SENDİKALAŞMA EĞİLİMİ GÜÇLÜ AMA...

Hakları gasbedildiği için işçiler çeşitli eylemler yapıyorlar. Bunun bir biçimi olarak da “Ankara’ya yürüme” gündeme gelmiş bulunuyor. Son aylarda “Ankara yürüyüşü”, Ermenek ve Somalı maden işçileri tarafından hayli etkili bir biçimde değerlendirildi. Ve kullanılmaya devam ediyor. Nitekim dün Ermenekli işçiler, verilen sözler tutulmadığı için yeniden yola çıkacaklardı!

Kaldı ki Evrensel’i az çok izleyenler; her gün birkaç işletmede işçilerin, sendikalı olmak istedikleri için işten atıldığını buna karışı çeşitli biçimlerde tepkiler gösterdiğini okuyorlar.

Ama bütün hak gaspları içinde en yaygın olanın sendikalaşma mücadelesi etrafında oluşan tepkiler olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Nitekim önceki gün polis tarafından müdahale ile gözaltına alınarak Ankara’ya yürümeleri engellenen işçilerin de Birleşik Metal-İş’e üye oldukları için işten atılan işçiler olduğunu gördük.

Tabii patronlar, yasalarda ve Anayasa’da işçinin iş kolundaki istediği sendikaya üye olmasının serbest olduğu açıkça yazılması karşısında işçileri sokağa atmanın gerekçesi olarak “Sendikaya üye olmalarını” göstermiyor. Tersine patronlar, “Yüz kızartıcı bir suç işledikleri için” işçileri işten attığını söylüyorlar. Böylece sadece sendikal mücadeleyi önlemekle kalmıyor, işçilerin kıdem ve ihbar tazminatından da kurtuluyorlar.

Ama, pek çok sendika girişimi başarısızlığa uğramasına karşın, sendikalaşma girişimleri de hiç azalmıyor.

Pandemi koşullarında, patronların bu koşulları istismar ettiği de dikkate alındığında, sendikalaşma mücadelesinin daha da zorlaştırıldığı görülüyor.

SENDİKALAŞMAYI ‘SINIFIN HAK MÜCADELESİ’ OLARAK GÖRME ERTELENMEMELİ

Dünden farklı olarak bu koşullara valiliklerin yasakları ve polis baskısının da eklendiği dikkate alındığında sendikalaşma mücadelesinin sendikalar, özellikle de ileri işçiler ve mücadeleci sendikacılar için özel olarak ele alınması zorunlu hale gelmiş görünmektedir.

Şöyle ki, sendikalar, sendikalaşmayı, patronların müdahalesini önlemek için, işyerinde işçilerin çoğunu üye yapana kadar, sendikal faaliyet “gizli olarak” yürütülen bir mücadele olarak örgütlemektedir. Ama çoğu zaman bu gizlilik bir süre sonra açığa çıktığı için patron kolayca bastırmakta, mücadeleye önderlik eden işçileri de işten atarak, sendikalaşma girişimini başarısızlığa uğratabilmektedir.

Son yıllardaki sayısız sendikasızlaşma girişimi tartılmaz biçimde göstermektedir ki; sendikalaşma mücadelesi bir işyerinde bir grup işçinin mücadelesi olarak ele alınan sınırlar içinde kaldığında başarılı olma ihtimali çok zayıflamaktadır. Bu yüzden de sendikalaşma mücadelesi sınıfın 70 yıllık kazanılmış hakkı olarak savunulması geren bir “sınıf hakkı mücadelesi” olarak;

  1. Sendikalar yasasındaki sendikalaşmayı zorlaştıran “iş kolu barajı”ndan başlayarak, ilgili maddelerin işçiler lehine yeniden düzenlenmesi,
  2. İşyerlerindeki her bir sendikalaşma mücadelesi, elbette en başta örgütlenecek işyerlerindeki işçilerin ana kitlesinin mücadeleye kazanılması için sendikanın tüm olanaklarını seferber etmesi,
  3. Sendikalı sendikasız demeden havzadaki bütün işyerlerindeki işçilerin dikkatini örgütlenen işyerindeki işçilerle dayanışma içine çeken bir örgütlenme yapılması yanında bölgedeki tüm emek güçlerinin örgütlenen işyerindeki işçilerle dayanışmasının sağlanması, bugün sendikaların önüne patronların ve hükümetlerin diktiği engelleri aşacak gücü oluşturacak tek gerçekçi yoldur.

DİSK’in ’60’lı yıllarda işçinin işçiyi örgütlediği ve çevredeki emek güçlerinin desteği ile dayanışan bir sendikalaşma mücadelesi bugün de yararlanacağımız örnekler sunmaktadır.

Kısacası sendikalaşma mücadelesini bir sınıf hakkı mücadelesi olarak ele alıp gereğini yerine getirmek ihtiyacı artık ertelenmemeli.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...