18 Kasım 2020 23:55

Önlem mönlem yok, halk ‘Sürü bağışıklığı’na emanet edildi!

Rize'de sokakta olan maskeli ve maskesiz vatandaşların görüntüsü

Fotoğraf: DHA

Paylaş

“Kovid-19’un yayılması kontrolden çıktı, çıkacak”, “Salgın tsunamiye dönüşüyor”... tartışmaları eşliğinde toplanan Bilim Kurulunun arkasından hükümetin aldığı “yeni önlemleri”, Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı.

Önceki akşam saat 19.30’da kameralar karşısına çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Kasım’dan itibaren uygulamaya sokulacak önlemleri sıraladı.

Virüsün yayılma hızı karşısında; sadece gelişmelerin içinde olan sağlıkçılar, TTB, SES gibi sağlık örgütleri, işyerlerinde hızla artan vakalara tanıklık eden sendikalar, muhalif siyasi odaklar değil, etrafında mısır patlağı gibi çoğalan vakaları gören vatandaşlar da... hükümetten bu sefer “etkili”, yani “sonuç alıcı” önlemler bekliyordu.

Ne var ki,”Ekonominin çarklarını döndürmeye devam etmek mecburiyetindeyiz” diyerek sözlerine başlayan Erdoğan’ın sıraladığı önlemlerin; bilim çevrelerinden, TTB başta olmak üzere sağlıkçı örgütlerinden, fabrikalardan, atölyelerden ve hizmet kurumlarından yükselen feryada dönüşen “Etkin önlemler alınsın” çağrılarının hiç umursanmadan alındığı açıkça görüldü.

EĞER ÖNLEMLER BİLİMİN IŞIĞINDA HAZIRLANDIYSA!..

Pandemiye karşı, bilimin ışığında mücadele yürüten her sorumlu hükümetin alacağı önlemler öyle aklına geldiği gibi, pandemiyi kendi çıkarlarını gerçekleştirmenin fırsatına çevirmek için ya da yandaş çevre ve klik çıkarlarını dikkate alarak değil, virüsün hangi ilişkilerden, hangi toplumsal “boşluklar”dan yararlanarak yayıldığını bulmak ve bu boşlukları kapatacak önlemleri almak biçiminde olur, olmalıdır da!

Bizim yetkililere sorarsanız onların da yanıtı, “Bilim Kurulunun önerilerini dikkate aldık ve virüsün yayılmasının önlenmesi için bilimin gerektirdiği önlemleri alıyoruz” diyeceklerdir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamaları, “Bilimin gerektirdiği önlemler” olarak dikkate alırsak; virüsün;

En çok 65 yaş üstü ve 20 yaş altında olanlar tarafından yayıldığı, bu yüzden bu iki kesimin sokağa çıkmasının günde üç saate düşürüldüğü,Okulların da virüsün yayılmasında en önemli kaynak olduğu, bu yüzden okulların şimdilik tüm sınıflarda yeni yıla kadar “online eğitime” döndürüldüğü, Yayılmanın diğer önemli kaynağının restoranlar, kafeler, kahvehaneler, internet kafeler, halı sahalar... olduğu, bu yüzden bu yerlerin “paket servisler” dışında faaliyetlerinin tümden durdurulduğu,AVM’lerin virüsün yayılmasına hiçbir katkısı olmadığının tespit edildiği, bu yüzden AVM’lerin faaliyetlerine genel kısıtlama dışında bir sınırlama getirilmediği,Büyük kentlerdeki toplu taşımanın virüsün yayılmasına neden olmadığı, bu yüzden de bu konuda hiçbir önlem geliştirilmediği,Virüsün, yayılmasının da rastgele değil ama günün değişik saat aralıklarında farklı toplumsal kesimler içinde faaliyet gösterdiği tespit edildiği açıkça anlaşılmaktadır!

Koca Bilim Kurulu ve Hükümetin, elbette her şeyin tek sorumlusu  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, insan hayatıyla ilgili kararlar verirken böyle “önlemler” almasını başka nasıl açıklayabiliriz ki!

ÖNLEMLERİ BİLİMİN GEREKLERİ DEĞİL, HÜKÜMETİN İHTİYAÇLARI BELİRLEMİŞ!

“Varsayılan”ı değil de asıl gerçeği yakalamak için biz burada “ancak” demek durumundayız. Çünkü Bilim Kurulu Üyesi Tevfik Özlü,“Biz de gerçek verileri bilmiyoruz. Tabloda ne gösteriliyorsa o kadarını biliyoruz” diyerek, tartışmaya yeni bir boyut kattı.

Burada gerçeği yakalamak için ikinci bir “ancak” gerekçesi de Cumhurbaşkanından geliyor. Çünkü Cumhurbaşkanının önlemlerle ilgili her açıklamasında, “Önlemlerin ekonominin çarklarının dönmesini önlememesi gerektiğine” vurgu yapmasından gelmektedir.

Üçüncü “ancak” ise, açıkça ifade edilmeyen bir konudadır ki, bu da önlemlerin Hükümete herhangi “ek ekonomik yük” getirmemesidir.

Bu üç “ancak” dikkate alındığında Hükümetin açıkladığı önlemlerin;

1) Bilim Kurulunun sahadaki gerçeklerden değil, Sağlık Bakanlığının eğilmiş bükülmüş veriler üstünden öneriler geliştirmeye yönlendirildiğini,

2) Bu önerilerin, üretimin sürdürülmesini etkilemeyecek olanlarıyla sınırlı tutulduğunu,

3) Hükümete masraf getirecek önlemlerin devreye sokulmadığını göstermektedir.

İŞÇİNİN HAYATI KAPİTALİSTLERİN KÂRIYLA ÖLÇÜLMEKTEDİR!

Bu son önlemler gösterdi ki, Hükümet bugüne kadar olduğu gibi, virüse karşı önlem dediğinde ilk feda edilen eğitim oldu.

Birer virüs yayma merkezine dönüşmüş olan fabrikalar, atölyelerde ciddi bir önlem alınmadan tam zamanlı olarak çalışmaya zorlanan milyonlarca işçinin virüse karşı mücadele önlemlerinin dışında bırakılması, hükümetin işçilerin canını patronların kârından daha önemsiz gördüğünü bir kez daha göstermiştir.

Ve sağlıkçılar başta olmak üzere tüm kamuoyu virüsün yayılmasına karşı; gerçek ve etkin önlemler talep etmektedir.

TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut,  kısmi kısıtlamaların gelinen aşamada “vaka” sayılarındaki artışı önleyemeyeceğini, işçilerin sokağa çıkma yasağında bile çalışmaya devam ettiği koşullarda salgının fabrikalarda yayılmasının artacağına dikkat çekiyor. Ve 14-28 günlük tam kapatma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Bu son önlemler, Erdoğan yönetiminin pandemiye karşı mücadelede havlu attığını, halkın canını “sürü bağışıklığı“na emanet eden tutumunda yeni bir adım olduğunu göstermektedir.

Çünkü ilan edilen önlemlerin sahada ihtiyaç olan gerçeklerle bir ilgisi yoktur.

(*) Örneğin önlemlerde virüsün, saat 10.00-13.00 arasında 65 yaş üstündeki vatandaşlar arasında, 13.00-16.00 arasında 20 yaş altındaki gençler ve çocuklar arasında bulaşı yapmadığı bilimsel olarak saptanmış olmalı ki Hükümet, 10.00-13.00 saatleri arasında 65 yaş üstülerin, 13.00-16.00 arasında da 20 yaş altı gençler ve çocukların sokağa çıkmasına izin vermektedir!

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa