24 Ekim 2020 00:10

Acemi tavsiyeleri

satranç tahtası

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Dünyada yaklaşık bir milyar insan satranç oynuyor. Bu oyuncuların yaklaşık yüzde 90’ı acemi seviyesinde. Peki, neden böyle diye düşündün mü? Düşünmediysen muhtemelen yüzde 90’ın içindesin. “Değilim” diyen iç sesine pek güvenme! Aşağıdaki satırlarda kendini bulman an meselesi. “Otuz yıllık tecrübeli bir acemi” olarak şimdi sana bazı tavsiyeler aktaracağım.

Birçok acemi, oyunu önemsemez, eğlence için oynar, oyun bittiğinde oyunu unutur. Oysa bir alanda başarılı olmanın yolu, onu ciddiye almak ve eğitimine zaman ayırmaktır. Birçok insan gelişmek için hiçbir şey yapmadan sonsuz sayıda oyun oynar, herkesi aynı şekilde mat etmeye çalışır ve sınırsız sayıda oyun kaybeder. Oyunlarını analiz et. Doğru analiz, güçlü ve zayıf taraflarını görmeni sağlar. Bu konuda “gerçek bir antrenörden” destek alırsan hızla gelişirsin. Antrenör senin yerine oynamaz, meraklı olmalı, sorular sormalı, aktif bir öğrenci olmalısın. Birkaç dersten sonra hemen başarı bekleme, sihirli satranç hapı diye bir şey yok. Bu arada, Türkiye Satranç Federasyonunun üç günlük kurslarla piyasaya sunduğu antrenör etiketli sansarlardan, pardon simsarlardan, of her neyse işte, onlardan uzak dur.

Bir hamleden fazlasını hesaplamak zor mu geliyor? Hamle yapmak için sezgilerini mi kullanıyorsun? Sezgi değerli bir kaynak olsa da, olasılıkları hesaplamak sana sezgiden daha fazla oyun kazandırır. Belki başlangıçta 1-2 hamle ilerisini göreceksin, ama zamanla 3-4 hamle ve daha fazlasını görmeye başlayacaksın. Sebepsiz yere taşlarından vazgeçme, kaybettiğin taşlar, kaybettiğin oyunlara dönüşür. En kötü plan bile plansızlıktan iyidir. Planın yüzde 100 doğru olması gerekmez, ancak her zaman ne yapacağın konusunda bir fikrin olmalı. Birçok acemi, satranç tahtasının tamamını görmekte güçlük çeker. Rakibin uzaktaki taşlarının yaptığı tehditleri görmezler. Tahtanın öbür ucundaki rakip taşın daha az tehlikeli olduğunu sanma, hepsini kontrol et.

Kendi uydurduğun açılışı oynamak, rakibi şaşırtmak için iyi bir fikir gibi görünebilir ancak bu Amerika’yı yeniden keşfettiğini sanma yanılgısıdır. Ustaların oyunlarını inceleyip kendine uygun bir açılış seç ve üstünde çalış. Seçtiğin açılıştan hemen vazgeçersen ne oynadığını asla tam olarak anlayamaz ve bu açılışta meydana gelen oyun ortası fikirlerini keşfedemezsin. Üstelik açılışta oyun kazanmak günümüzde çok zordur. Bu yüzden temel oyun ortası ve oyun sonu temalarını çalışmalısın.

Satranç programlarını doğru kullanmayı öğrenmelisin. Her pozisyonda satranç programına danışmak, kendine yapacağın en büyük kötülüklerin başında geliyor. Program sana doğru hamleleri verir, ancak hamlenin altında yatan fikri açıklamaz. Kendi analizini kendin yapmalısın, daha sonra analizinin doğruluğunu program yardımıyla kontrol etmelisin. Eğer kendine denk bir programla maç yapacaksan hamleleri önce satranç tahtasında sonra ekranda oyna. Çünkü insan beyni üç boyutlu algılarken programların derinlik algısına ihtiyacı yoktur, kendine dezavantaj yaratma! Her fırsat bulduğunda satranç sorusu çözersen doğru her cevap sana rating olarak döner. Somut ve sağlam bir cevap bul, “cevap şu galiba” diyerek kendini kandırmayı bırakıp deftere not al, ondan sonra çözümü kontrol et.

İnternette saatlerce oynayarak asla daha iyi olamazsın, sadece eğlenirsin. Satranç kitapları edin, çalış, çalış, çalış, ustaların oyunlarını incele. Güçlü oyuncuların ortak yönü, kendilerine olan güvenleridir, kendine güven. İyi bir oyuncu olacağına inanmıyorsan haklı çıkarsın.  Güçlü oyuncularla oynamaya çalış, bundan çekinme.  Eğer kaybetmekten korkuyorsan yine haklı çıkarsın. Güçlü oyuncularla oynadıkça güçlendiğini göreceksin. Ve son olarak şu cümleyi duvarına as; “Asla kaybetmem, ya kazanırım ya da öğrenirim”.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...