15 Ekim 2020 00:19

Şampiyon da biziz en büyük de!

futbol topuna vuran iki kişi

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Avrupa’nın 5 büyüğü olarak kabul edilen İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya ve Fransa ligleri ile karşılaştırıldığında Süper Lig, en fazla transfer yapılan futbol organizasyonu olarak dikkat çekiyor.

Kulüplerin çoğunun ekonomik açıdan batık pozisyonda olduğu bir ligde böylesi yoğun bir transfer hareketliliği ilginç tabii. Medyanın transferleri ballandıra ballandıra haberleştirmesi; transferi, futbolun temel unsuru olarak gören anlayışı hep diri tutuyor. “Ne kadar çok transfer yapılırsa, şampiyonluğa ulaşmak o kadar kolay olur” algısını zihinlere kazımak üzere pek çok palavra habere de yer veriyorlar sayfalarında. Transferle şampiyonluk arasında kurdukları doğrudan ilişkiyi zihinlerde pekiştirmek adına, Süper Lig’deki transfer hovardalığını bile, “Süper Lig transfer şampiyonu” başlığıyla haberleştiriyorlar...

Transfer bağımlılığı öyle bir noktaya gelmiş ki kadrosunu 7 oyuncu ile takviye eden Galatasaray için “Transferin suskun takımı”, “Sarı-kırmızılı ekip transferde hayal kırıklığı yarattı” gibi yorumlar yapılıyor. 7 transferi çok az bulup neredeyse hiç transfer yapılmamış muamelesi çekiyorlar… “Yıldız” oyunculara düşkünlük işin ayrı boyutu. Utanmasalar gençlerin ve adı duyulmamış oyuncuların alınmasını transferden saymayacaklar. Yaşlanmış ve gözden bir hayli düşmüş olsalar da, isimleri dünya çapında bilinen oyuncuların transferi yöneticisinden medyasına, menajerinden taraftarına kadar herkes için kurtarıcı. Bugüne kadar böyle pek çok “yıldız” oyuncu üzerinden yaratılan büyük beklentilerin ezici çoğunluğu hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Buna karşın kulüpler ısrarla aynı yolu izlemeyi sürdürüyor. Sanki halı sahada maç yapacak takım oluşturuyorlar…

Lig başladıktan haftalar sonra transferlere devam edilmesi bir yana, “Bizde transfer bitmez” mottosuyla yakın gelecekteki olası transferler de şimdiden müjdeleniyor.

Sezonun hangi haftası olursa olsan takıma katılan oyuncuların kısa süre içinde takıma uyum sağlayabileceğine dair güçlü bir inanç mevcut. Buradan da sezon başındaki teknik, taktik anlamdaki planlama ve kurgu çalışmalarının çok da önemsenmediği sonucu çıkarılabilir. Oysaki, sezon açıldıktan, resmi maçların başlamasına kadar olan süreçteki fizik, teknik, taktik çalışmalar takımların o sezonki potansiyellerinin temelini oluşturur. Çalışmalarını, oyuncularının birbirlerini tanımasına, uyum sağlamasına önem ve öncelik veren bir planlamayla başlayan takımların istenen form düzeyine ulaşması kuşkusuz daha kolaydır. Lakin, transferin “sihirli” gücüne tapınan endüstriyel futbolun kıt zihniyetli piyonları için bunlar pek bir anlam ifade etmez…

Başarılı olmayı her şeyden önce transfere bağlayan vasat bakış açısıyla geldiğimiz yer ortada. Ne yazık ki oyuna bu bakış açısı egemen. Üstelik ülke gerçekleri farklı yolların, yöntemlerin uygulanmasını zorunlu kıldığı halde…

Evet Süper Lig Avrupa’da transfer şampiyonu ama oyun seviyesi bakımından küme düşmeme mücadelesi veriyor!.. Kulüplerimiz özellikle Avrupa kupalarında bu gerçekle sürekli olarak yüzleşse ve hüsran üzerine hüsran yaşasa da yönetim politikalarında hiçbir değişiklik gerçekleştirmiyorlar. Toplama takımla, keyif ve heyecan veren bir oyun oynamadan yurt içinde şampiyonluk kovalamak herkesi mutlu etmeye yetiyor. Asıl amaç transfer üzerinden kompleks giderip tatmin olmak. Yanında bir de şampiyonluk gelirse ne ala!.. Oyunun gelişmesi kimin umurunda?Süper Lig aynı zamanda Avrupa’nın en yaşlı futbol organizasyonu. Her türlü çarpıklıktan “gurur” çıkarmayı becerebilen medya pekala bunu da “Avrupa’nın en büyüğüyüz” başlığıyla duyurabilir!.. Yalan olmaz yani!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa