08 Ekim 2020 00:21

Limite selam, transfere devam

Diego Perotti

Diego Perotti|Fotoğraf: DHA

Paylaş

Süper Lig’de 4. hafta geride kaldı lakin transfer konusu hâlâ gündemin baş sırasındaki yerini koruyor. İşin teknik kısmıyla ilgili olarak, -kadro ve oyuncu tercihleri konusunda akıl vermek dışında- hiç kimse konuşmuyor, fikir yürütmüyor. Herkes, hangi takımın hangi mevkide hangi oyuncuya ihtiyaç duyduğu konusunda uzman maşallah!.. Yorumculuk mu yapıyorlar menajerlik mi, belli değil…

Takımların oyun anlayışları ve oyun planları hakkında yorumlar, değerlendirmeler, analizler hak getire. Buna karşılık, “laf olsun torba dolsun” kabilinden dile getirilen ve komiklik boyutuna varan varsayımlar, niyet okumalar, çıkarsamalar ise gırla…

Bilgilenmeye ve oyunun teorisini öğrenmeye bir türlü sıra gelmiyor. Bu nedenle de sahada sergilenen pratiğe yönelik olarak klişeler dışında anlatılar, eleştiriler duymuyoruz…

Futbolu, transfer temelli bir oyun formatında algılamak, oyunu geliştirebilmenin önündeki en büyük engel. Yöneticisinden teknik direktörüne, medyasından taraftarına kadar herkes ağzını transferle açıyor, transferle kapatıyor. Özellikle borç batağındaki kulüplerin durulmak bilmeyen transfer aşkına akıl erdirmek mümkün değil. Büyük mali kayıplara sebep olan bunca hüsrana rağmen transfer sarmalından kurtulmaya hiç de niyetli görünmüyorlar…

Hiçbir teknik direktör de, “Ben kendime güveniyorum, transfer istemiyorum. Mevcut oyuncuları geliştirip takıma herkesin gıptayla izlediği oyunlar oynatacağım” diyemiyor. Bir teknik direktörün sürekli yeni transfer talep etmesi, kendi yetersizliğini itiraf etmekten başka anlam taşımaz. Transferler, yetersizliğin üstünü örtmeye yarıyor en çok…

Medya bir numaralı transfer pompacısı. Kulüplerin ekonomik durumunu göz ardı ederek yaptıkları şişirme transfer haberleriyle taraftarlarda yüksek beklenti yaratıyorlar. Beklentiler hayal kırıklığına dönüştüğünde ise bu durum kulüplerin başına bela olabiliyor…

Futbolun, transfersiz oynanabileceğine kimse inanmıyor. Yorumcuların “İyi futbol, iyi oyuncularla oynanır”, yöneticilerin ise “Bizde transfer bitmez” gibi zırvalarıyla transfer sürekli olarak körüklenip gündemde tutuluyor…

Oysa iyi futbol her şeyden önce bilgiyle oynanır. Bunun için de en çok; bilgili, yaratıcı, sorun çözücü teknik direktörlere ve düşünsel kapasitesini sahaya yansıtmayı becerebilen oyunculara ihtiyaç vardır. Gerisi çalışmayla, pratikle halledilir. Takımlarımızın Avrupa kupalarındaki performansı aslında her şeyi gayet anlaşılır biçimde ortaya koyuyor…

Harcama limitleri açıklandığında en çok isyan eden ve “Bu limit bizim elimizi kolumuzu bağlar, asla transfer yapamayız” diyen Fenerbahçe, tam 18 oyuncu transfer edebiliyor. Üstüne üstlük bir de 8.5 milyon avro kâr ettiğini açıklıyor.

Tabii bu işin nasıl olduğu konusunda hiç kimse fikir sahibi değil. Çünkü ortada ayrıntılı bilgi içeren bir açıklama yok. “Bizim için belirlenen bütçeyle ancak mevcut kadromuzdaki oyuncuların maaşlarını ve alacaklarını ödeyebiliriz” lafının edildiği birkaç ay öncesinden bu yana ne değişti de Fenerbahçe kadrosuna 18 yeni oyuncu katabilecek ekonomik güce ulaştı? Üstelik de salgın nedeniyle kulüplerin geliri önemli oranda azalmışken. İnsan, “Acaba kapalı kapılar ardında neler döndü” diye düşünmeden edemiyor. Madem kurallara uygun şekilde bu kadar çok transfer yapabilmenin imkanı vardı, o zaman limitler açıklandığı zaman gösterilen şiddetli tepkinin anlamı neydi?

En az transfer iştahı kadar bilgilenme iştahı olmadan hiçbir sorun çözülemeyeceği gibi, bütün bu garabetlerin de sonu gelmeyecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...