06 Ekim 2020 23:46

Hipokrat: ‘Hastalık yok, hasta vardır’

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kovid-19 ile mücadeleyi anlatıyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca | Fotoğraf: Aytuğ Can Sencar/AA

Paylaş

Tıbbın derinliklerinden Hipokrat “Hastalık yok hasta vardır” demekte. Binlerce yıldır bu, doğru hekimliğin ana ilkesi olageldi. Şimdi hekimliği, hastalıkları siyasetin gereksinimlerine göre amorf kılma gayretkeşliği, Sağlık Bakanının son açıklamaları ile iyice ayyuka çıktı: “Hastalık yok, vaka var”

Sağlık Bakanının tıbbın özerkliğine müdahalesinin “milli çıkarlar” ile izahı piyasacı sağlık anlayışından ayrı ele alınmaz.

Sağlığın piyasalaşması, metalaştırılması süreci ile birlikte “satılık hastalıklar” dönemi başladı. Misal hastalık olmayan, insan yaşamının bir evresini temsil eden dönemler dahi topluma hastalık olarak propaganda edildi. İnsanlık tarihi boyunca yaşlanma, menopoz, ergenlik, adet görme ve hatta beslenme ilk kez bu denli tıbbileştirildi. Hatta zaman zaman tedavi gerektiren hastalıklar olarak ele alındı.

Önemli bir kavram olarak ‘tıbbileştirme’ yani ‘medikalizasyon’ uzunca bir zamandır hayatımızın orta yerinde duruyor. Başta sağlık hizmet sunucuları, ilaç sektörü sağlık alanında piyasacı bir bakışla hizmet veren kişiler, sağlık kavramlarını değiştirici bir rol sergiliyorlar. Televizyon, sosyal medya, gazete ve dergiler gibi sağlık bağlamında haber, bilgi sağlayıcılar doğası gereği toplumların sağlık hizmet sunumuna ilgisini artırmaktadır. Bu ilginin istismarıdır özünde normal hayat evrelerinin hastalık olarak ele alınması.

Hasılı “Tıbbi olmayan problemlerin tıbbi problem olarak tanımlanması ve bu şekilde davranılmasıdır.” Yeni kuşak hekimler sans klinikten uzaklaştıkça bu tıbbileştirme topluma daha fazla zarar verecektir.

Peki ‘sans klinik’ nedir? Fransızca “sens clinique’ terimi bize okunuşu ile geçmiştir. Bu terim hekimlerin tanı ve tedavi sürecinde tıp kitaplarında yazılıp çizilenlerden farklı olarak hastasına hissederek yaklaşmasıdır. Zaten tıbbın zanaat değil sanat olarak görülmesi bu ‘sans klinik’ ile başlar. Bu özellik elbette yıllar içerisinde tecrübeyle olgunlaşır.  

Geçtiğimiz hafta içerisinde Sağlık Bakanının COVID-19 pandemi sürecine dair açıklamaları yeni bir müdahale alanını gözler alanına serdi: ‘Hekimlerin sans kliniği”. COVID-19 pandemi sürecinde hangi olguların korona tanısı alması gerektiğine hekimler değil Sağlık Bakanlığı karar verir oldu.

 Sans klinik hekime şunu hissettirir: Misal, korona hastalığı için birkaç tıbbi veriyi hatırlar:

  • COVID-19 testlerinin doğruluk derecesi yüzde 100 değil, yalancı negatiflik sık
  • Akciğer Bilgisayarlı Tomografisinde hastalık lehine bulgular ilk 5 gün görülmeyebilir
  • Test negatif oluşu hastalık kliniği varsa tedaviye başlamayı engellemez.
  • Hastanın yakınmaları, muayene bulguları, tahlil ve radyolojik tetkikler ayrı ayrı ele alınamaz, tanı bunların ışığında doğar. Bir yazılım programından farklı olarak hekim kararsız kaldığında deneyimlerimden süzülen sans klinik devreye girer, tedavi başlar.

Sağlık Bakanının COVID-19 için “Hastalık değil vaka” ifadesi tehlikelidir, tıbbın olmazsa olmazı mesleki özerkliğe açıktan bir müdahaledir. Özü itibarı ile on yıllarca adli tıp alanında işkencenin görünmez kılınmasındaki iktidar müdahilliğinin bir başka versiyonudur. Tıbbın hazinesi ‘sans klinik’ olup “katli” onu sanattan zanaate indirger.

Hipokrat’ın yol göstericiliği devam ediyor. Etik, bilim elbette tıbba bu müdahaleyi de bertaraf edecek. Hipokrat “Önce zarar verme” der.

Sağlıcakla kalın...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...