19 Eylül 2020 00:02

Kendini reddeden Federasyon

Libya Devlet Başkanı Solda Muammer Kaddafi ve yanında Gülsevil Yılmaz

Libya Devlet Başkanı Solda Muammer Kaddafi ve yanında Gülsevil Yılmaz­|Fotoğraf: Gülsevil Yılmaz'ın arşivi

Paylaş

Yıl 1976.  Küçük bir kız, henüz 13! yaşında Türkiye Kadınlar Satranç Şampiyonasında üçüncü oluyor. Ve aynı yıl Ulusal Kadın Satranç takımı oyuncusu olarak Libya’nın Trablus şehrindeki satranç olimpiyatlarına katılmak için yola çıkıyor. Oysa o yıl satranç olimpiyatları İsrail’in Haifa kentinde yapılmakta. Ancak başta SSCB olmak üzere doğu bloku ve Arap ülkeleri Haifa olimpiyatlarını siyasi nedenlerle protesto ederek katılmıyorlar. Dönemin Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi aynı tarihlerde alternatif bir olimpiyat düzenleme kararı alıyor. Politik nedenlerden dolayı Ulusal Satranç Takımımız Dışişleri Bakanlığından gelen talimat nedeniyle yolluk ve harcırahları ödenerek Trablus’a gönderiliyor.

Ulusal Takımımız; Kafile Başkanı Ümit Ünkan, Takım Kaptanlarımız Jirayr Çakır ve Yılmaz Başoğlu, açık kategoride IM İlhan Onat, Feridun Öney, Ali İpek, Fatih Atakişi ve Ergün Gümrükçüoğlu, kadınlar kategorisinde Gülümser Yılmaz, Joan Arbil ve 13! yaşındaki Gülsevil Yılmaz’dan oluşuyor. Gülsevil Hanım sadece Ulusal Takımımızın değil Libya Olimpiyatlarının da en küçük sporcusu. Kadın takımımız, devlet tarafından gönderildikleri alternatif olimpiyatta namağlup şampiyon olarak gururla ülkelerine dönüyorlar.

Gülsevil Hanım’ın başarıları inanılır gibi değil. Ulusal Takım sporcusu olarak altı resmi olimpiyatta yer almış (1982 Luzern, 1984 Selanik, 1986 Dubai, 1988 Selanik, 1990 Novi Sad, 1992 Manila). Sekiz defa Balkan Şampiyonlarında ( 1976 Atina, 1977 Albena, 1978 Herculane, 1979 Bihaç, 1980 İstanbul, 1981 Atina, 1982 Filibe, 1984 Üsküp) ülkemizi temsil etmiş. Yetinmemiş, 1984’te Türkiye Kadınlar Şampiyonu olup 1985’te 5’inci Uluslararası Zonal Turnuvaya (Kavala) katılmış. 1976’dan başlayarak 1983’e kadar yedi yıl boyunca genç kızlar kategorisinde Türkiye Şampiyonu olmuş.

Bir süre sonra iş hayatına atılan Gülsevil Hanım yıllar sonra satranç sporuna geri dönüyor ve şimdi çok basit bir isteği var. Libya Olimpiyatlarındaki başarısının Türkiye Satranç Federasyonu tarafından tescil edilmesi. Ne olacak tescil edilince? Geçen pazar günü karşılıklı sohbet ederken bizzat sordum. “Ben 13 yaşında ülkemi gururla temsil ettim, bu onuru hak ediyorum” diyor. Sonuna kadar haklı. Yapılamaz mı? Pekala yapılabilir. FIDE buna karışamaz, çünkü FIDE’ye bağlı tüm satranç federasyonları kendi iç meselelerinde bağımsızdır. Maddi bir beklentisi yok, zaten olamaz, çünkü 1954’te kurulan Türkiye Satranç Federasyonu 1991’de devlete bağlanmış, yönetmeliklere uygun değil. Çözüm basit, Türkiye Satranç Federasyonu Yönetim Kurulu toplanır ve bu başarıyı tescil eder, kendisine bir teşekkür plaketi verir, itibarı iade edilir hepsi bu.

Peki, Gülsevil Hanım bunun için Federasyona müracaat edince ne olmuş olabilir? Size Federasyonun verdiği cevaplardan birkaç cümle aktarıyorum; “Federasyonumuzun kuruluş yılının 1991 olması sebebiyle Federasyonumuzdan talep etmiş olduğunuz ve 1976 yılına ait olduğunu ifade ettiğiniz bilgi ve belgeler arşiv kayıtlarımızda bulunmamaktadır”. Oysa TSF web sayfasında bulunan tarihçede (4 Ağustos 2015) şu ifadeler yer alıyor; “1976 Haifa- İsrail katılmadık. Bunun yerine Libya’da düzenlenen olimpiyata katıldık”.  Federasyonun cevaplarına geri dönelim. “Satranç sporu olimpik bir spor olmayıp olimpiyat adı altında şampiyona yapılmış olması olimpiyat şampiyonluğu anlamına gelmemektedir” Bu cümleyi kuran anlayışa, 1927’den başlayıp 2018’e kadar 43 resmi satranç olimpiyatı yapıldığını, Türkiye’nin de 1962’den beri katıldığını anlatmaya çalışıyoruz, yazık değil mi bize?!

Şimdi en sevdiğim kısma geliyoruz. Federasyonun mahkemeye verdiği metinden aynen aktarıyorum; “Bununla birlikte 1976 yılında olimpiyatlar IOC tarafından Montreal şehrinde gerçekleştirilmiştir. Davacının katıldığı şampiyona ise Libya’da yapılan Dünya Satranç Şampiyonasıdır”!!  Nasıl? Kafanız iyice karıştı değil mi? Aslında kafası karışık olan siz değilsiniz. Satranç tarihini ve turnuvaların ismini dahi bilmeyen federasyonun kafası karışık. Devlet tarafından gönderildiğiniz olimpiyatlarda kazandığınız altın madalyayı tescil ettirmek istiyorsunuz ama federasyon sizin dünya şampiyonu olduğunuzu iddia ederek karşı çıkıyor! TSF’nin konuyla ilgili buna benzer birçok absürt cevabı var, ancak ben bile katlanamıyorsam siz sevgili okuyuculara kıyamam daha fazla.

Son söz;

Türkiye Satranç Federasyonu resmi olarak 1954 yılında kurulmuş olup 1991’de devlete bağlanmıştır. Logonun altındaki 1991 tarihine itibar etmeyiniz. Gün olur devran döner oraya 1954 yazılır, Gülsevil Yılmaz Dombaycıgil’in ve hakkı yenilen herkesin itibarı iade edilir.Geçmişine sahip çıkmayan, arşivi olmayan, tarihini inkar eden TSF’nin geleceği olamaz. Yaklaşık 30 yıldır satranç oynamayan Gülsevil Hanım’ın halen Türkiye’nin aktif kadın sporcular sıralamasında 16’ncı sırada olduğunu söylesem ülkenin satrançta ne kadar gelişmiş olduğunu eminim anlarsınız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa