26 Ağustos 2020 00:53

Zapturapt altına alırken çıkarılan gazlar

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Türkiye’de iktidar gaz çıkarırken muhalefet de “müjdelere” doyamadı, gündemini gaza ve müjdeye kilitledi. Muhalefet müjdeyle gaza gelirken, Salihli’nin Çapaklı köyünde “gaza” direnen kadınlar jandarma şiddetine maruz kaldı, İstanbul’da maske takmayan bir kadın polisler tarafından yerlerde sürüklendi, İstanbul’da Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü kuruldu, vs. Anlayacağınız zapturapt, baskı ve şiddet de tam gaz!

Türkiye’de bunlar olurken, birçok ülkede, ki Türkiye de bunların arasında, iktidarlar muhaliflerini cendere altına alma konusunda hızlı adımlar atmaya devam ediyor. Bir yandan ekonomik kriz, diğer yandan artan yoksulluk, birçok ülkede yükselişe geçen protesto hareketleri, iktidarların bir süredir geliştirilen ve uygulanan yeni gözetleme ve denetleme sistemlerine ilgisini artırmış görünüyor. Üstelik de hukuku hiçe saymak pahasına. Ali Duran Topuz’un ifadesiyle bir “antihukuk” da bu alandan yürüyor yani.

Çin, Güney Kore, Tayland gibi ülkeler pandemi döneminde bu tür denetim sistemlerini salgınla mücadeledede kullandılar. Bu nedenle sık sık eleştiri konusu da oldular. İsrail’de iktidar terörle mücadelede kullandığı araçları salgınla mücadelede de kullandığını açıkça ifade etti. Fransa dahil pek çok ülkede dronelar toplumu gözetlemek için kullanıldı. Dronelardan yükselen sesler halkı kurallara uymaya davet etti.

Salgın döneminde daha görünür hale gelen ve çoğu örnekte gizlice ya da en azından sessizce devreye sokulan bu teknolojik denetleme sistemleri, çeşitli vesilelerle ifşa olmaya da devam ediyor. Mediapart’ta yayımlanan bir habere göre, bu ifşalardan sonuncusu Amerika Birleşik Devletleri’nde, teknolojinin kötüye kullanıldığı durumları kamuoyuna duyurmak amacıyla faaliyet gösteren Tech Inquiry adlı hükümet dışı kuruluşun açıklamasıyla, 14 Ağustos 2020 tarihinde yaşandı. Bu açıklamaya göre, Clearview AI şirketinin tasarladığı, şu ana kadarki en geniş ve yasa dışı bir biçimde oluşturulmuş fotoğraf veri tabanına sahip- üç milyar görsel, ki bu rakam FBI’ın sahip olduğu arşivin yedi katıymış- hak ve özgürlükleri yok sayan bir yüz tarama uygulaması, Amerika’daki göçmen büroları tarafından resmi olarak kullanılmaya başlandı. Yanlış duymadınız, yasa dışı kaynaklar resmi kullanıma açıldı. 12 Ağustos’ta imzalanan bir yıllık bir anlaşma ile ve 224 bin dolar karşılığında. Bu aplikasyon sayesinde kimliğinizin tespit edilebilmesi için Internet ortamında herhangi bir fotoğrafınızın daha önceden paylaşılmış olması yeterli. Akıllı telefonla çekilen bir fotoğrafı uygulama veri tabanındaki fotoğraflarda tarıyor ve tarama sonucunda algoritma ile bulunan görseller telefonunuzun ekranında yayımlandıkları sayfaların linkleri ile birlikte listeleniyor. Böylece birkaç saniye içinde karşılaştığınız kişinin kim olduğunu, hakkındaki bilgileri öğrenebiliyorsunuz. Şirket fotoğraf veri tabanını, başta Facebook, Twitter, YouTube, LinkedIn olmak üzere, hemen hemen tüm sosyal ağların kullanım kurallarını ihlal ederek oluşturmuş. Kullanıcıların herkese açık olarak paylaştıkları tüm fotoğraflardan bir fihrist oluşturmuş.

Uygulamayı geliştiren şirketin ilk müşterisi ise Indiana Eyaleti Polis Teşkilatı. Şirketin sahibi bir televizyon kanalına verdiği röportajda her ne kadar uygulamanın sadece Amerikan ve Kanada güvenlik güçlerinin kullanımına açık olduğunu söylese de, hackerler şirketin müşteri listesine ulaşmayı başarmış. Listede 27 ülkeden çok sayıda polis teşkilatı yer aldığı gibi, şirketler ve hatta bireyler de var. Güney Amerika, Avrupa, Ortadoğu, Asya ülkelerine uzanan çok geniş bir coğrafyada 2 bin 200 kullanıcı! Uygulama en çok Amerika’da gümrüklerde ve sınır polisi tarafından kullanılıyor. New York polisi uygulamayı kullandığını inkar etse de, 30 kadar polisinin uygulamayı bulundurduğu ve şimdiye kadar 11 bin arama gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Ayrıca Wall Street Journal, Clearview AI şirketinin Kovid-19 salgınında hastaların tespiti için uygulamanın kullanılmasını farklı ülkelerin hükümetlerine teklif ettiğini, yayımladığı bir haberde iddia etti.

Bu arada, şirketin sahibinin toplumsal profili bize uygulamanın politik anlamı üzerine çok şey söylüyor. 31 yaşında, Avustralya’da büyümüş ve 2007 yılında San Francisco’ya yerleşmiş bir hacker kendisi: Hoan Ton-That. “Loş Işıklar” adında ırkçı, aşırı sağcı, kadın düşmanı, yeni muhafazakar bir harekete mensup. 2015 yılından itibaren Donald Trump’ın seçim kampanyasında da yer almış. Şirketin kurulması esnasında mali yardımda bulunanlar arasında Trump’a yakınlığıyla bilinen isimler de var. Zaten uygulamanın Amerikan aşırı sağına mensup kişilerce geliştirildiği ve finanse edildiği de basında sıkça dillendiriliyor. Uygulamanın geliştirilmesindeki temel amaç da politik açıdan fikir veriyor: Düzensiz göçmenleri tespit edip sınır dışı edebilmek.

Yüz tarama uygulamasını kullandıkları gerekçesiyle bazı şirketler aleyhine düşünce özgürlüğünü ihlalden davalar açılmış durumda. İngiltere ve Avustralya’da da kişisel verilerin korunması çerçevesinde soruşturmalar başlatıldı. Keza Fransa’da da öyle. Türkiye’de Emniyet teşkilatı bu uygulamayı satın aldı mı, kullanıyor mu? Henüz bilmiyoruz. Zira gaz çıkaranlara odaklanmış durumdayız, ne yediğine ve neyin gaz yaptığına değil.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...