25 Ağustos 2020 00:09

Tamamen sembolik

ABD'deki George Floyd eylemlerinde bir vatandaş polis önünde slogan atıyor

Fotoğraf: Tayfun Coşkun/AA

Paylaş

Siyasi ilüzyonlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. “Amerika bir demokrasidir” bunlardan biri. “Herkese eşit davranılır” ve “Demokratlar siyahların dostudur” da diğerleri. Bu tür ifadelerle ilgili sorun, birçok insanın bunları doğru olarak kabul etmesi. Demokrat Partinin köleliği savunduğunu pek çok kimse bilmiyor. Tarihçi James M. McPherson, Amerikan İç Savaşı (1861-1865) üzerine “The Negro’s Civil War (1982)” adlı olağanüstü çalışmasında, o dönemde var olan siyasi partilerin hiçbirinin köle ticaretinin kaldırılmasını desteklemediğini belirtmektedir: “Anayasal Birlik Partisi ve Demokrat Partinin iki fraksiyonu, kölelik kurumunu korumaya ve güçlendirmeye kararlıydı. Cumhuriyetçi Parti köleliğe karşı çıktı, ancak gerçekten yalnızca köleliğin yeni yerleşim alanlarına yayılmasına karşıydı. Hiçbir büyük siyasi parti, var olduğu yerlerde kölelikle mücadele etmeyi önermedi. Seçim kampanyası sırasında Demokratlar, Cumhuriyetçileri köleliği ortadan kaldırmak ve seçimi kazanmaları halinde siyahlara eşit sivil haklar vermekle suçladılar. Etkili bir Cumhuriyetçi olan Horace Greeley, ‘Öyle değil’ dedi. ‘Cumhuriyetçi Parti hiçbir zaman köleliğin kaldırılmasını önermemiştir. Kölelikle ilgili amacımız, onu mevcut eyaletlerle sınırlamaktır.”

Bu büyük ve kanlı çatışmanın ardından ortaya çıkan veya daha sonra yenilenen siyasi partiler, kültürel ve siyasi miraslarını büyük ölçüde kölelik dönemine borçludur. Ve Afro-Amerikan halkının çıkarları, bu partileri ana seçmenleri olarak görenlerin çıkarlarıyla çatıştığı zaman, şimdi de olduğu gibi, ikincisini yani beyazları seçerler. Politika beyaz çoğunluğun kaprisleri ve arzuları tarafından belirlenirse, devlet, esasen beyaz üstünlüğü politikası, yani “renkli insanlar” üzerinde bir beyaz yönetim politikası ve sınıf iş birliği politikası izler. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, bu tavizsiz başlangıçlarının temelinde, hain siyasetlerini bugüne kadar sürdürdüler. Kendilerini seçip ödeyenlere hizmet edip onların çıkarlarını korudular. Sivil haklar hareketinin neden olduğu toplumsal kargaşanın ardından, siyahların sayısı siyasi sistemin çeşitli seviyelerinde arttı ve bunun neticesinde şu anda ABD tarihinde her zamankinden daha fazla siyah politikacı var. Bu sayede siyahların etkisi ve gücü arttı mı? Hayır, ABD Temsilciler Meclisi ve Senatodaki (Eyalet parlamentolarında da olduğu gibi) siyah milletvekilleri iktidardan uzaktır. Siyasi iktidar salonlarında bulunmak gerçek güç anlamına gelmez. Siyahların beyaz ırkçı devletteki siyasi temsili tamamen semboliktir ve gerçek değildir, çünkü her zaman sayıca az olduklarından sadece gerçek iktidar sahibi olan büyük kuşun demokratik veya cumhuriyetçi kanadıyla ittifak kurabilirler. Siyahlar, iki siyasi partinin kapılarının önünde yalvarırlar ve onları kendilerine çekmek için çaba harcarlar. Ve böylece siyah halkın iktidara katılımının arttığı ilüzyonuna hizmet edecek şekilde iktidar salonlarında sütundan sütuna yürürler.

Onlara göre ve partilerin seçmen ihtiyacına bağlı olarak bazen Demokratlar, bazen de Cumhuriyetçiler siyahların dostlarıdır. Ama sonunda biz siyahlar bu iktidar kalelerinde hep güçsüz kalırız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa