22 Ağustos 2020 23:30

Minör dertler ve majör zaferler

Kombiyi ateşlemeden kış geçiyor geçinemiyoruz

Fotoğraf: DHA

PAZAR
Paylaş

Minör sorunlarımız var, pandeminin kontrolden çıkması gibi.

Turizm geliri öldüğümüze değiyor mu bilmiyoruz ama ipler bir gevşedi ki geri toparlanmıyor. 

Okullar açılabilecek mi bilinmiyor.

Okullar açılmaz da çalışma hayatı devam ederse, okula gidemeyen çocukların başında kim duracak bilinmiyor.

Diyelim çocuklar evde, evden çalışma imkanı olan anne-babalar evde, bir evde daha kaç ay daha aynı anda çocuk bakılıp bir yandan iş yetiştirilmeye çalışacak akıl almıyor.

Ücretsiz izne çıkarılanların sayısı 1.7 milyonu bulmuş. Aylık 1176 TL ile ne kadar daha idare edebilecekler bilinmiyor.

TÜİK işsizlik oranını 12.8 açıkladı DİSK-AR yüzde 28.7 diyor.

Bir de üzerine sadece temmuzda 164 iş cinayeti yaşanmış.

Sağlık emekçileri yorgun, her gün birileri dayanamayıp istifa ediyor. Covid’e yakalanana soruşturma açılıyor, hasta geçirdiği günler maaşından kesiliyor. Alkışlar yerini tokada bıraktı. Bize kim bakacak bilinmiyor.

Sağlık Bakanlığına göre günlük ölüm sayısı 20 civarında sürüyor. Sadece Twitter’da bile insan aynı gün çok daha fazla vefat haberine denk gelebiliyor.

Kime, neye, nasıl güveneceksin, bilinmiyor.

Birden gelişen işsizlik, kısa çalışma, evden çalışma, ev içi şiddeti artırdı.

Her güne korkunç bir kadın cinayeti damgasını vuruyor.

Bir yandan İstanbul Sözleşmesi’ne şerh konuşuluyor. Kadınlar sokaklarda, eylemde.

Sözleşmeyi iktidar sadece tartışıyor, uygulamıyor. Binlerce kadın yarın sabaha sağ çıkacak mı bilmiyor.

Unutulma hakkı geldi. Artık tacizciyi, tecavüzcüyü yayımlanan hesaplara kısıtlama geliyor, tweetler siliniyor, haberlere erişim engelleniyor, linkler kaldırılıyor.

Suçu, suçlunun peşinden gelmiyor, ortaya saçılmayan suç, cezasını da zaten bulmuyor.

Kadınlar bir mayın tarlasında yürümek zorunda kalıyor, mayına basan, bir de üstelik, bunun kendi hatası olmadığını ispatlamak zorunda kalıyor.   

İki Avukat Aytaç Ünsal ve Ebru Timtik, 5 Şubat’ta başladıkları açlık grevini 5 Nisan’da ölüm orucuna çevirdiler.

İki hukukçu, adil yargılanma hakkı için ölüme gidiyor. Duyuramıyorsun, her geçen gün kalp ağrısı.

Bu işin sonu nereye gidecek, bilinmiyor. Adaletin esamesi aranıyor, nerede bilinmiyor.

SMA 1 tipi hastalığın tedavisi neredeyse 2.5 milyon doları buluyor. Aileler açtıkları bağış kampanyalarıyla panik içinde kısacık bir zaman diliminde yüz binlerce insanın onar yirmişer dolar bağışlaması umuduna sarılıyor. Sayıları az değil. Devletin desteği hiç.

Dolar 7 lirayı geçeli çok oldu. O yüz binlerce kişi bu seslerin hangi birini duyacak, bu bağışı yapabilecek mi bilinmiyor.

LÖSEV’in lösemili çocuklar için kurduğu tam teşekküllü hastane Lösante ruhsat alamıyor, diğer hastaneler pandemide bu çocuklar için büyük tehlike taşıyor.

Lösante’ye ne olacak bilinmiyor.

Galata Kulesi’ne hilti ile daldılar, Hasankeyf artık yok, Salda’da çukurlar var, Manisa’da santral istemeyen köylüler jandarma şiddetiyle karşı karşıya...

Minör dertler listesi sonsuza gidiyor, minör dertlerimiz haftalık gündemden ama biteviye devam ediyor.

Bir de majör zaferler var. 

Artık ümmetin hasreti sona erdi, Ayasofya’da namaz kılabiliyorlar, bitti mi sandınız hayırrrrr artık dilerlerse Kariye Müzesi’nde de namaz kılabilirler.

Toplam müze sayımız 409, bunun 216’sı özel müze.

Camii sayısı ise 84 bin 684

Oruç Reis gemisi yüzünden Yunanistan’a kafa tutacak iddiadayız.

Otomobil yapıyoruz biz.

Dünya devi ABD’nin başkanlık seçimlerinde adı geçen reklam malzemesiyiz. Kim derdi bir gün ülke liderleri, bizim Cumhurbaşkanı ile iyi ilişki kurabildiği için ABD başkanını arayıp ondan ricacı olacaklar?

İcabında gider tarihin en eski şehrini, geçmiş tüm zamanların haritalarına inat boydan boya yarar, arasından deniz geçiririz.

Çekeriz emaneti, severiz adaleti eytere be kıskananlar çatlasın!

Minör dertler yen içinde kalsındır şiarımız, ay gibi parlıyoruz, Allah nazarlardan saklasın!

Da...

Nereye kadar?

İbadete açılan camiye namaza gidecek otobüs parasını bulamadığında, kışın doğal gazı açamadığında, salgın kapısını çaldığında yatacak hastane bulamadığında, son seçmen de majör zaferlerin karın doyurmadığını, minör dertlerinse canımızı aldığını anlayacak.

“…Bir müjde taşır her gün uzaktan bana rüzgar;

Elbet gelecek, gelmedi, bir beklediğim var!”

Faruk Nafiz Çamlıbel

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...