19 Ağustos 2020 00:30

Kişisel çıkar siyaseti

TBMM'de yenileme

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Bir meslektaşım yöntem dersinde “Bilimsel araştırma nasıl yapılır” konusunu anlatırken, kötü araştırma örneklerinden yola çıkıp “Araştırma nasıl yapılmaz”ı gösterdiğini, böylelikle öğrencinin araştırma yöntemlerini daha iyi anladığını söylemişti. Şayet bu ders anlatma yöntemini siyasete uygularsak, “Siyaset nasıl yapılmaz”ı göstererek aslında nasıl yapılması gerektiğini anlatmamız da daha kolay olabilir. Ancak, siyaset nasıl yapılmaz örnekleri Türkiye’de o kadar çok ki, aksini tahayyül etmek neredeyse imkansızlaşıyor. Özellikle de siyasetin kişisel çıkar üzerine kurulu olmayabileceğini de anlatmak neredeyse imkansız. Zira kişisel çıkar siyaseti başta siyasal partiler olmak üzere her yere o kadar nüfuz etmiş ki, toplumsal yarar gözeten siyaseti ara ki bulasın! Bireysel çıkar ve kariyer hırsı ne bazı kişilerle ne bazı partilerle ne de sadece partilerle sınırlı. Bununla birlikte, bana bu yazıyı yazdıran ve meselenin yeniden gündemimde yer almasına neden olan Cumhuriyet Halk Partisinde yaşanan üç gelişme: Parti Meclisi (PM) seçimleri, Kadın Kolları seçimleri ve Muharrem İnce’nin “Memleket Meselesi”.

Particiler. Türkiye’de Partiler ve Sosyal Ağların İnşası (Oğuz Topak ile, İletişim Yayınları, 2. baskı, 2015 (2010)) kitabım yayımlanmadan önce, 2009 yılında kendisiyle mülakat yaptığım bir partici “Siyaseti bir kumar olarak tanımlıyorum… Kazanınca daha çok kazanmak, kaybettikçe de kaybettiklerimizi telafi etmek için yapılan bir şey haline dönüşüyor bir süre sonra… Bir illet haline dönüşüyor…” demişti. Sözleri bir yandan siyasetin yarattığı bağımlılık ilişkisini anlatıyor. Bu öyle bir bağımlılık ki, particiler siyasi kariyerlerine bir defa başlamaya görsünler, mezara kadar vazgeçmeyi bilmiyorlar. Çoğu örnekte, “Üzerleri çiziliyor”, partiden ihraç ediliyorlar, vs. ama daha da hırslanıp dönüp geliyorlar. Partide kendilerine alan bulamazlarsa yenisini inşa ediyorlar ya da inşa etme tehdidiyle alan kazanmaya çalışıyorlar. M. İnce ve M. Sarıgül örneklerinde olduğu gibi. Zaten hemen hepsi siyaseti bir iş, bir meslek olarak görüyor. Öyle bir iş ki, emekliliği bile yok. Kimilerinin itibar arzusu, kimilerinin maddi kazanç hırsı, kimilerinin göz önünde olma isteği ağır basıyor ve bu motifler onlar için particiliği vazgeçilmez kılıyor. Çoğu durumda da bu motiflerin farklı bileşimleri güdüleyici oluyor, yoksa toplumsal mücadeleler ve ideolojiler değil.

Mülakattan alıntıladığım sözler öte yandan da siyaset ve para ilişkisine dikkatlerimizi çekiyor. Zira o ikisi ayrılmaz bir ikili. Bu ilişkiyi gördüğünüzde, particiliğin öyle herkese nasip olacak bir iş olmadığını da anlıyorsunuz. Hasbelkader parasız adım atsanız bile, devam edebilmeniz çoğu kez mali kaynaklarınıza bağlı oluyor. O nedenle, milletvekilliği ya da belediye başkanlığı adaylığındaki kadar olmasa da, parti meclisi seçimleri dönemlerinde kulis arkalarında ve kişisel sohbetlerde kimin seçim için ne kadar harcadığı konuşuluyor. Kimi adaylar da zaten ne kadar harcadığını bile saklamıyor. Şayet anahtar listede yer almıyorsanız ve yine de adaysanız, çok örgütlü bir yapı içinden de gelmiyorsanız, kesenin ağzını biraz daha fazla açmanız lazım. Önceden bir biçimde çizik yemişseniz, kazanmak, pardon seçilmek(!) için daha da fazla açmanız gerekebilir.

Siyasi partilerde ideolojiler geri plana itildikçe paranın etkisi artıyor, para bu kadar belirleyici oldukça da ideolojiler iyice silikleşiyor, siyaset -daha doğrusu particilik, zira particilerin çoğu siyaset yapmıyor, onlar iş insanı- kişisel çıkar ilişkisinden ibaret oluyor. Para siyaseti besliyor, siyaset de parayı. Siyasal partiler en nihayetinde bir güçler ve mücadeleler alanı. Bu güç dengelerinin belirlenmesinde para en önemli belirleyenlerden biri durumunda. Maddi kaynaklarınızla siyasi kariyer basamaklarını hızlıca tırmanmanız mümkün. Elbette maddi kaynak tek faktör değil, ancak çok kolaylaştırıcı bir faktör. Böyle bir yapıda şirket sahibi, hastane sahibi bakan oluyor, kendi olmuyorsa üst düzey çalışanını vekil yapıyor, belediye başkanı yapıyor, inşaat şirketlerinin bekası için baba ya da abi aileden birinin siyasi kariyer yapmasına zemin hazırlıyor, vs. Örnekler o kadar çok ki! İstisnaları elbette var, ama istisna işte.

Sözün kısası, paranın bu kadar belirleyici olduğu bir sistemde, halk hak ve özgürlüklerden yoksun bir halde, otoriter bir sistemin ve ekonomik krizin cenderesi altında ezilirken, onları temsil edenler siyasi mühendislik yapmaya devam ediyor. Siyasi kariyerleri için ölçüyor, biçiyor, topluyor, çıkarıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...