Kölelik, tazminat ve 'özür'
Fotoğraf: Evrensel
Temmuz 2008’de ABD Temsilciler Meclisi, atalarının maruz kaldığı kölelik nedeniyle Afro-Amerikan halkından özür dileyen “194 kararını” kabul etti. Tasarı, Tennessee Demokratlarından Stephen Cohen tarafından önerilmişti. Bu, Eski Başkan William Clinton’ın görev süresinde (1993-2001) böyle bir adım atmayı düşündüğünü söylemesinden yaklaşık on bir yıl sonra oldu. Karar bağlayıcı olmayıp oldukça sembolik olmasına rağmen, birçokları tarafından ABD hükümetinin yapılan büyük adaletsizliği tanıması konusunda bir ilerleme olarak görüldü. Neredeyse bir yıl sonra, 18 Haziran 2009’da ABD Senatosu benzer bir kararı kabul etti. Daha önce, San Francisco Hapishane Radyosu, siyasi mahkum Mumia Abu-Jamal’ın 194 Kararı’nın kabul edilmesinden kısa bir süre sonra yazdığı şu yorumu kaydetmişti: “Ah, kölelik nedeniyle çok üzgünüz!”
Birkaç gün önce ABD Temsilciler Meclisi, kölelik nedeniyle özür dilenmesini isteyen kararı çoğunluk desteğiyle kabul etti. Köleliğin ABD Anayasası tarafından resmen yasaklanmasından yaklaşık 143 yıl sonra, bugün çıkan 194 Kararı, bize Amerikan İç Savaşı’nın (1861-1865) sona ermesinden bu yana geçen bir buçuk yüzyılda neler olup bittiği, köleliğin Amerikan bilincine ne kadar derinden yerleşmiş olduğu ve böylesi bir özürün boşluğu konusunda bir fikir veriyor. Bilinçli olarak, köleliğin “Yasaklandığını” ama “Sona ermediğini” söylüyorum çünkü tarihçiler ve bilim adamları, bu ırkçı uygulamanın uzun süre yasa dışı olarak devam ettiğini ortaya koydular. Bu özür, birini soymak, ondan çaldığınız şeyle zengin ve şişman olmak ve sonra sokakta şu anda sizin yüzünüzden evsiz, yoksul ve aç olan o kişiye rastladığınızda ona bir beş sent vermek gibidir. (“Karar 194” ile durum elbette farklıdır, çünkü ABD Temsilciler Meclisi tazminat olarak bu 1 senti bile vermiyor!) Büyük Siyah Tarihçi J.A. Rogers’ın özellikle 1961’de “Africa’s Gift to America/Afrika’nın Amerika’ya Hediyesi” adlı eserinde bize öğrettiği üzere Amerika Birleşik Devletleri’nin muazzam serveti, Afrika’dan yerlerinden edilerek getirilen insanların köleleştirilmesine dayanmaktadır. Genç W. E. B. Du Bois (1868–1963), 1896’da “Amerika Birleşik Devletleri’ne Afrika Köle Ticaretinin Katkısı: 1638–1870” adlı doktora tezinde çoktan bu konuyu açıklamıştı. Du Bois, çağdaş kaynaklara atıfta bulunarak şunları yazdı: “Köle ticaretine katılan insan sayısı ve köle ticaretine yatırılan sermaye miktarı bizim aritmetiğimizin ötesinde. New York şehri, bu utanç verici köle ticareti için dünyanın en önemli limanıydı (1862).”
Yüzyıllar süren kölelik; ailelerin, kabilelerin ve ulusların kasıtlı olarak yok edilmesi, yabancılardan bir millet inşa etmek ve bu milleti zenginleştirmek için insanları dinlerinden, aşiretlerinden, eşlerinden, çocuklarından, ülkelerinden ve bildikleri, sevdikleri her şeyden koparmak...
Sözde kaldırıldıktan sonra yüzyıl boyunca köleleştirilmiş insanların torunlarını, eşitsiz yetiştirme, kötü barınma, ikinci sınıf sağlık hizmetleri, eksik istihdam, kitlesel hapis vahşeti ve yasal, politik bir sinizmin acı hayatına mahkum ederek bu köleliği uygulamaya devam eden, beyaz üstünlüğünü biteviye sürdüren bir sistem...
Tüm bunların üstü politik bir özür dileme ile örtülebilir mi?
- 30 yıl suçsuz yere idam hücresi 24 Mart 2024 04:47
- Devrimci pedagog 17 Mart 2024 04:56
- Siyasi çıkarların pembe dizisi 03 Mart 2024 04:00
- Soykırım savaşı 25 Şubat 2024 04:05
- İşgalin itici güçleri 11 Şubat 2024 04:05
- Özgürlük için bir yaşam 04 Şubat 2024 04:10
- Direniş ruhu 31 Aralık 2023 04:50
- I Abdul John, burada 03 Aralık 2023 03:46
- Pirelere karşı savaş* 19 Kasım 2023 04:40
- Kelepçeli sol 29 Ekim 2023 04:50
- Cezaevlerindeki yaşlılara kötü muameleye son 17 Eylül 2023 04:32
- Milyonların acısı görmezden geliniyor 20 Ağustos 2023 04:10