09 Ağustos 2020 00:01

'Adaletin bu mu dünya' meselesi

Tencerede taş pişiyor yazılı dövizi tutan bir kadın

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Paylaş

Kirvem,

Senin de bildiğin üzere özellikle son yıllarda ülkemizin serdümeninde oturan muhterem Reis’imizin yanı sıra, ayrıca iki dudağının arasından fısıldadığı her sözde, her kelamda hikmet aramayı görev belleyen hınk deyici “kanka”larının gece gündüz demeden el birliğiyle gösterdikleri üstün performans sayesinde, içine doluştuğumuz “Memleket” adlı gemimizde her şey A’dan Z’ye dört dörtlük yolunda, her şey tıkırında gidiyor elhamdülillah!

Seksen üç milyonu aşkın nüfusumuzla yedisinden yetmiş yedisine varıncaya kadar hepimizin bu cennet vatanımızın sathında maddi, manevi yönden en ufak bir derdimiz olmadığı gibi, ayrıca geleceğimizle, istikbalimizle ilgili zerre kadar endişemiz de de çok şükür mafiş!

Bizim diyarlarda halimiz ahvalimiz sağdan bakınca düşman çatlatacak, soldan bakınca dostlarımızı sevindirecek kıvamda olduğu için milletçe yerden göğe kadar hem çok memnunuz, hem de dillere destan bu mutluluğumuzu sergilemek için olur olmaz bahanelerle ortalara dökülüp, bir bakıma görgüsüzlük edip, dolaysıyla davul, zurna, klarnet eşliğinde gerdan kırıp tabii ki göbek atmıyoruz; çünkü bu tür davranışlar “fıtrat”ımıza hepten terso!

Uluslararası ortamlarda bu “vakur” duruşumuzu bir türlü görmeyen, göremeyen kimi bedhahlar; hani deyim yerindeyse attığımız her adımı bilabedel, meccanen izleyip, dolayısıyla onlar da tıpkı bizim “yerli ve milli” kaptanlarımız gibi aynı rota, aynı pusula, aynı harita doğrultusunda rahat rahat yol almaları gerekirken, tam aksine kendi boyalı teknelerini, cilalı takalarını;  ehliyetsiz, dirayetsiz, yeteneksiz acemi kaptanların inisiyatifine, onların himayesine terk ettikleri için ister istemez  burunları affedersiniz bilmem neyin nesinden bir türlü kurtulamadığı halde, yine de ne cakalarından geçilmiyorsa, o zaman acaba suç, kabahat kimde?

Kirvem, senin de bildiğin gibi, şu kıçı kırık alemde “kabahat” veya “suç” gibi soyut, mücerret kavramları tartacak kadar hassas bir terazi, baskül, kantar henüz icat edilmedi; hatta bir başka ifadeyle söylemek gerekirse; bunları hilesiz, hurdasız, yansız, tarafsız değerlendirebilecek herhangi bir ölçü aleti de anasının karnından şimdiye kadar doğmadı ama, ortalarda dilden dile dolanıp duran; neyin nesi, kimin fesi , kimin külahı, kimin takkesi veya beresi olduğu zaten meçhulken, aynı zamanda da şu cavalacoz dünya ahvalinde ne işe yaradığı bilinmeyen “adalet” kantarının peşine takılıp, böylece aklımız sıra tıpkı pirinç taneleri içine gizlenmiş taşları şeytan misali seçip, tek tek ayıklayıp duruyoruz ama, nafile!

Nafile, çünkü belki bir cümbüş veya tambur eşliğinde dillendirilen “Adaletin bu mu dünya” şarkısının modası, sadece yaban ellerde geçmediği gibi, keza bugün bu saat özellikle “Memleket” adlı gemimizin kaptan köşkünde de, hâlâ tazeliğini koruyor Kirvem!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...