30 Temmuz 2020 23:29

Kim kiminle yürüyecek?

Kemal Kılıçdaroğlu kurultay konuşmasını yapıyor

Fotoğraf: Sultan Özer / Evrensel

Paylaş

CHP’nin son kongresi “hedef iktidar” sloganı ile toplanmıştı. Kılıçdaroğlu’da iktidara nasıl gelineceğini yeni bir manifesto ile açıkladı. Bu manifestonun özünü daha önceki gibi düzenin restorasyonu oluşturuyor. Bu manifestoda da CHP gibi reformlarla düzeni tamir etmeye soyunmuş bir parti için alışılmadık ve sürpriz bir öneri yoktu. Ama yine de dikkat çekici iki nokta var ve bunların ne anlama geldiği üzerinde biraz durmak gerekiyor.

Bunlardan ilki CHP’nin ittifak politikasının bu kongrede bir kez daha açıkça ilan edilmesi ve “dostlarla” iktidara gelineceğinin açıklanmasıydı. Bu dostların düzenin “merkez sağ” denilen partileri olduğunu artık hepimiz biliyoruz. İşçi ve emekçilerin acil ve yakıcı talepleri konusunda sağır olan CHP yöneticileri, merkez sağın ipoteğinde olduğunu kabul ettikleri geniş emekçi kitlelerine böylece bir mavi boncuk atmış oluyorlar. Sanki bu kitlelerin iş ve ekmek talebi yok, sanki bu kitleler sadece dini duygularla hareket ediyorlar.

Kuşkusuz CHP yöneticilerinin böyle davranmakla egemen sınıfların geleneksel kesimlerine güçlü bir mesaj vermiş oluyorlar. Bu mesajın içeriğini ‘bizden çekinmenize gerek yok, NATO’cu, AB’ci yoluna bağlıyız, bakın kitleleri kışkırtacak değil, yatıştıracak bir yol tutuyoruz, onların dikkatini erken ya da zamanında yapılacak bir seçime yöneltiyoruz ve sakince beklemelerini öğütlüyoruz’ yaklaşımı oluşturuyor. CHP bir düzen partisi ve elbette kendi yolunu izlemekte özgür. Ama demokrasi vb. konusunda iddialı açıklamalar yapması, bizi de, demokrasi ve özgürlük peşinde olan herkesi de ilgilendiriyor.  Üstelik uzunca bir süredir burada kendi sol kanadı aracılığı ile, kendi dışındaki sola CHP’nin tek alternatif olduğu dayatmasında da bulunuyor. Denmiş oluyor ki ‘bizim tuttuğumuz yol dışında bir alternatif yok ve bizi desteklemeye mahkumsunuz’.

Dikkat çeken ikinci nokta ise Kürt Sorunu’nu yüksek sesle dile getirmek oldu. CHP daha önceleri “Kürt Raporları” hazırlamış, öncesinde benzer çizgideki SHP gibi bir parti aracılığıyla Kürt hareketi ile açık ittifak yapmış bir geleneğe sahip. Son yerel seçimlerde ise adı konmamış bir güç birliği gündeme geldi. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek vermek, kayyumlar konusunda kuru açıklamalar dışında güçlü bir tavır almamak, Kürt Sorunu’nun çözümü noktasında geleneksel çizginin dışına çıkmamak gibi ciddi defolara sahip CHP, bu kez işlerin ‘farklı gelişeceğinin” sinyallerini vermek istiyor.

Kürt Hareketi’nin buna yanıtını ilerleyen dönemde göreceğiz. Onların açık ve ilkeli bir ittifak yaklaşımı var ve İYİ partili bir ittifakta bu işin nasıl yapılacağı ayrı bir sorun olarak ortada duruyor. Durum böyle olunca taraflar tarafından yerel seçimlerde uygulanan taktiğin yeni bir versiyonunun olası bir seçimde sahnelenmesi sürpriz olmayacaktır. Açıkçası bu sorun çok bilinmeyenli bir denklem gibi çözülmeyi bekliyor. Kesin olan bir şey var ki, ne CHP, ne de diğer bir düzen partileri Kürt Sorunu’nda temel ve köklü bir adım atabilecek durumda değiller.

Açıkça ilan edilen merkez sağla CHP ittifakı, demokrasi ve barış güçlerinin ayrı bir ittifakını zorunlu kılan koşulları harekete geçirmek gibi bir özelliğe de sahip. Halkın acil taleplerini, demokrasi ve özgürlüğü savunan partiler, toplumsal örgütler ve Kürt Hareketi geniş bir ittifak kurabilir ve bu ittifak, doğrudan bu ittifak içinde yer almayan daha geniş kesimler içinde bir çekim merkezi olabilir. Bunun dışındaki kapalı veya açık hiçbir ittifak ülkede demokrasi ve demokratik talepler konusunda tutarlı ve samimi bir tutum alamaz ve almayacaktır. Üstelik bu ittifak seçimleri beklemek gibi pasif bir tutum almayacak, bugünden kitlelerin enerjisinin açığa vurulmasının yolların açacaktır.

Demek ki ülkenin en önemli politik sorunu olan demokrasi konusunda iki temel yaklaşım bulunmaktadır. CHP’nin yolu düzenin restorasyonu, reformdan geçirilmiş bir parlamenter sistemdir. Bu da erken ya da zamanında yapılan bir seçimle olacaktır ve o zamana kadar herkes sabretmelidir. Demokrasi, barış ve özgürlüğü elde etmek için bir araya gelecek güçler ise demokratik hak ve özgürlükler konusunda köklü kazanımlar elde etmeyi, yeni demokratik bir anayasayı, tepeden tırnağa bir demokratikleşmeyi kitlelerin gücüyle kazanmayı, seçimlere endekslenmeyen ama seçim gündeme geldiğinde de bu olanaktan ülkeyi demokratikleştirmek için yararlanmayı hedefleyen bir platformla hareket etmeyi başarırlarsa, ülke çok farklı bir yola girecek, demokratik hak ve özgürlükler kazanılabileceği gibi, daha ileriye doğru yürümenin yolu da açılacaktır. Kitlelerin öfkesi içten içe büyümekte, farklı kesimler bugün mevzi mücadelelere girmekte, haklarını savunmaya çalışmaktadır, böyle bir mücadele birliği onlar içinde güçlü bir çekim merkezi, köklü bir umut olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...