18 Temmuz 2020 22:59

Sanatçıların işsizliği

Boyalı bir yüz

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Virüs tedbirleri hayatın bütününü etkisi altına almaya devam ediyor. Ekonomiden üretime, spordan eğlence piyasasına her alanda bir daralma söz konusu artık. Bu daralma ile oluşan işsizlik bütün sektörlerde olduğu gibi sanat piyasasını da etkisi altına aldı. Sinemalar yarı kapasite çalışıyor. Tiyatroların durumu belirsiz. Eğlence mekanları sınırlı ölçüde hizmet veriyor. Dizi piyasası durgun, artık sınırlı sayıda dizi çekiliyor. Konser, sergi salonları boş.  Kültür mekanları ne zaman eski randımanına kavuşacak kimse bir şey bilmiyor. Bu belirsizlik ise en çok sanat ortamına ve sanatçılara zarar veriyor. Şubat ayından beri durum böyle… Bağımsız çalışan sanatçılar işsiz, yanı sıra kendi kıt olanaklarıyla sanat ve etkinlik üreten kültür sanat kurumlarının çoğu iflas noktasına geldi, bazıları kapandı. En başta bağımsız çalışan oyuncular, dansçılar, yazarlar, yönetmenler, müzisyenler, müzik grupları, ressamlar, dekoratörler, ışık ve ses teknisyenleri işsizler ve gelirleri yok. Bu sanatçılar şubat ayından beri hiçbir yardım almadan hayatta kalmaya çalışıyorlar.

Hükümet cephesinden bu sanatçıların işsizlik ve ekonomik sorunlarının çözümü için bugüne kadar hiçbir girişim ortaya konulmadı. Oysa bu belirsizliğe çözüm üretme ve sanatçıların yeniden normal üretim sürecine geçmeleri için zorunlu olan sanat üretim alanlarının yeniden açılması ve ekonomik destek sağlanması yükümlülüğü devletin organlarının görevi. Sanatçıların ve sanat gruplarının desteklenmesi hükümet açısından anayasal bir zorunluluk olmasına karşın iktidar cephesinde duyarsızlık maalesef devam ediyor.

Hükümet, bu sessizliği ve vurdumduymazlığı ile profesyonel toplulukların ve nitelikli üretim yapan sanatçıların işsiz bırakılıp, ekonomik kıskaç altına alınarak bunların alandan çekilmesini mi istiyor acaba? Kültür ve sanat alanının, böyle bir boşta bırakma siyasetine, karşılığı olur elbette. Ancak tiyatroda, sinemada ve genel olarak sanat estetik alanında vasat işler desteklenir ve yaygınlaşması için önü sınırsızca açılırsa (Vasat işlerle kuşatılmış) sanat ortamına ve toplumsal hayatımıza yerleşecek kültürel yozlaşmanın telafisi mümkün olmayabilir.  

Diğer yandan bağımsız ve bağlantısız sanatçı ve toplulukların alandan çekilmesi sanat alanında zaten başlamış olan tekelleşme riskini daha da artıracak. Bir yandan da devletten beslenen orta yolcu hükümet yanlısı görünen cemaat ve tarikatlara angaje olmuş sanat grupları ve şahıslar, diğer yanda büyük sermaye grupları tarafından iş ortaklığına giren sanatçı ve topluluklar sanat ve kültür ortamında egemenliklerini daha da artıracaklar.

Hükümetin sanatçıları yok sayma, boşta bırakma, aç susuz bırakarak kendi düzleminde ve toplum gözünde değersizleştirme siyaseti alenen ortada dururken ve tekelleşme riski gelip kapıya dayanmışken sanatçılar cephesi çaresiz ve dağınık. Ses çıkaran birkaç tiyatro topluluğu ve bireysel çıkışlardan başka ortak akıl etrafında toplu bir karşı çıkış da söz konusu olamıyor maalesef. Tiyatrocular eylem yaparken ressamlar nerede, müzisyenler alana çıkarken işsiz ses ve ışık teknisyenleri neden ortalıkta görünmüyor. İşsiz kalan çoğu arkadaşımız meslek örgütlerine üye değil. Çoğu meslek örgütü de kitlesel gücü toparlayamadığı için etkili bir ses çıkarmakta maalesef başarısız oldular.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa