11 Temmuz 2020 00:53

Topyekün saldırıya karşı topyekün mücadele ihtiyacı

Avukatlara polis müdahalesi

Fotoğraf: Mersin Barosu

Paylaş

AKP ve MHP’li vekiller; uyarı, eleştiri, teamül, Anayasa-yasa-Meclis İçtüzüğü ne diyor, avukatlar ne istiyor, bunları hiç umursamıyor; “çoklu baro sistemi” getirme amaçlı düzenlemeyi Meclisten hızla geçirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Baro başkanlarının Meclise bir kilometre uzaklıktaki Kuğulu Park’taki eylemi ise, polis ablukası altında sürüyor.

AKP ve MHP’li vekiller, muhalefetten gelen değişiklik önerilerinin tartışılmasını önlemek için mümkün olduğu kadar az söz alıyor, muhalefet sözcülerini taciz ederek tartışmaları oldubittiye getirip yasayı Meclisten hızla geçirme amaçlı bir taktik izliyorlar.

Muhalefet konuşsun, biz parmak sayısıyla istediğimiz gibi geçiririz taktiği kullanan AKP-MHP ittifakı, Avukatlık Kanunu’ndaki yaptıkları değişikliği, mümkün olduğu kadar az tartıştırarak Meclisten geçirmeyi amaçlıyorlar.

YASA ÇIKSA DA MÜCADELE SÜRECEK

AKP ve MHP’li vekiller, “Yasa geçerse eylemler de biter, herkes ‘Yasa geçtiğine göre yapılacak bir şey yok’ der, kaderine boyun eğer” diye düşünüyorlar ama baro başkanlarının ve avukatlarını tepkilerine bakıldığında bu akıl yürütmenin çok da gerçekçi olmadığı görülüyor.

Çünkü CHP, yasanın Resmi Gazete’de yayımlanmasının hemen arkasından Anayasa Mahkemesine başvuracağını açıkladı. Barolar ise “savunma nöbetini” Anayasa Mahkemesi önünde sürdürecek. Ve tabii illerde avukatların protestolarının süreceği de anlaşılıyor.

Ne var ki, burada ister istemez; “Sorun sadece barolar ve barolarını sorunu mu?” sorusu akla geliyor. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat kendi ağzından barolara yönelik amaçlarını ilan ederken odaların da hedeflerinde olduğunu ilan etti.

Kaldı ki odalar ve barolar sadece üyesi olan meslek erbabının çıkarlarını savunmakla sınırlı görevleri olan örgütler değil. Yani barolar sadece avukatların haklarını, odalar mimarların, mühendislerin, hekimlerin, eczacıların, muhasebecilerin ... hak ve çıkarlarını savunmakla sınırlı görevleri olan örgütler değildir. Tersine barolar ve odalar, meslek örgütü olarak üyelerinin ekonomik ve mesleki haklarının korumanın ötesinde toplumsal sorumluluklar üstlenen, kuruluş yasası ve Türkiye’nin son 50-60 yıllık özgürlük ve demokrasi mücadelesi içinde biçimlenmiş; yargı bağımsızlığı, halk sağlığı, çevre, tarih, kültür... gibi toplum hayatının normlarının ilerletilmesinde önemli roller üstlenerek  mücadele geleneği oluşturmuş kurumlar olarak, halkın her kesimini yakından ilgilendirmektedir.

ODALAR MÜCADELE İÇİN SIRANIN KENDİLERİNE GELMESİNİ Mİ BEKLEYECEK?

Bu yüzden de baroların mücadelesi sadece avukatların değil tüm halkın mücadelesi olmak durumundadır. Tıpkı odaların da sadece oda üyelerinin değil sendikalarıyla, siyasi çevreleriyle çevre, gençlik, kadın örgütleri ... her türden toplumsal örgütleriyle tüm halk kesimlerinin savunulması gerektiği gibi!

Barolar ve baro üyesi avukatlar “çoklu baro sistemi” ve baroların iktidar tarafından ele geçirilip “arka bahçe” yapılması operasyonuna karşı mücadele etmektedir. Ancak, baroların hemen arkasından sıranın

Kendilerine geleceğini bilen (En azından Cumhurbaşkanı tarafından açıkça ilan edildiğine göre bilmesi gereken) oda yönetimlerinin, “Harekete geçmek için sıranın kendilerine gelmesini bekledikleri” intibaı uyandıran tutumları elbette ki, anlaşılır değildir.

Dün her vesileyle bir araya gelebilen konfederasyon ve emek örgütlerinin, ilerici demokrat siyasi çevrelerin, yerellerdeki emek ve demokrasi platformlarının, çeşitli toplumsal örgütlenmelerin ...baroların mücadelesinin arkasında, açıkça ve az çok etkili bir tutum almamış olmaları, bu çevrelerin “Destekliyoruz” açıklamalarının ötesine geçmemiş olmalarının anlaşılır bir gerekçesi görülmemektedir.

Bunun “Barolar böyle, çeşitli çevrelerin eylemlerine açıkça destek vermesini istemiyor” gibi gerekçesi de olup biteni açıklamaya yetmez. Çünkü, baroların hassasiyetlerini gözeterek verilecek destek daha aktif bir biçimde verilebilirdi. Bugün de hâlâ bunun bir yolu bulunabilir.

TOPYEKÜN MÜCADELE HEDEFİNE UYGUN BİR ANLAYIŞLA

Baroların mücadelesini, pandemi koşullarının, hükümetin ve yerel idarenin pandemi bahanesiyle aldığı antidemokratik önlemlerin, polis baskısının, mücadeleyi sınırlasa da engelleyemeyeceğini göstermiştir.

İktidarın;

Barolara yönelik operasyonun arkasından sıranın hekimlerin, mühendislerin, eczacıların, muhasebecilerin ... odalarına geleceği,Kadınların kazanılmış haklarına yönelik olarak yapılan hazırlıklar ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek için girişimler yapılmak istendiği,19 milyon emekçiyi doğrudan ilgilendiren ve işçi sınıfı ve emekçilerin en temel kıdem tazminatının tasfiyesi ve esnek çalışmanın önündeki engellerin kaldırılması için yapılan girişimlerin, Tek parti tek adam yönetiminin iktidarda kalma normlarının değiştirilmesi amaçlı olarak seçim ve siyasi partilerin yasasının değiştirilmek için hazırlıkların, muhalif medyaya yönelik ekonomik kuşatma ve mahkemelerin kullanılarak baskılanması, sosyal medyanın zapturapt altına alınması için yapılan hazırlıkların eş zamanlı olarak gündeme getirilmiş olması... iktidarın açıkça işçi sınıfı ve emekçilere, tüm halkın kazanımlarına karşı topyekün bir saldırı içinde olduğunu açıkça göstermektedir.

Bu gerçekler dikkate alındığında, önümüzdeki dönem, emek ve demokrasi güçleri açısından iktidarın topyekün saldırısı karşısında tüm emek ve demokrasi güçlerinin topyekün mücadelesi perspektifiyle ele alındığı, günün görevlerinin bu amaçla uyumlu olarak belirlendiği ölçüde anlamlı olacaktır.

Saldırıyı püskürtmenin başka bir yolu da yoktur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...