10 Temmuz 2020 00:07

Çoklu baro yeni Osmanlı çoklu hukukunda geçerli olabilir

Çoklu baro eylemi

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Konu çok. Libya’da Fransa ile sıcak çatışmalar yaşanıyor.

TYS-YKS sınavı yapıldı, YÖK uzaktan eğitim yönünde arayışlara öncelik verirken MEB 30 Ağustos’ta yeni eğitim öğretim döneminin başlayacağını ilan ediyor. Ancak bunun nasıl başlayacağı, yüz yüze mi yoksa uzaktan mı olacağı, hibrit modelle mi süreceği tartışılmaya devam ediyor.

Eski üniversitelerin çoğunda rektör atama dönemi. İlahiyatçılar rektör olmak için sıraya girmiş bulunuyor.

Çoklu baro birkaç gün içinde komisyonlardan geçip Meclise geldi, belki de bugün meclisten geçmiş olacak.

Konular birbirinden farklı olmaktan çok belli bir anlayışta ortaklaşıyor. “Çoklu baro” kolektif ideallerin nesnelleştiği bir konu olduğundan bugün buna değinmeye çalışacağım.

"EŞİT SAYGINLIK" İLKESİ ADALETİN KONUSU DEĞİL  KOLEKTİF İDEALLERİN KONUSU OLABİLİR

Söz Moliere’in midir, Molierac’ın mıdır, onu bilmiyorum. “Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile ne hakime hele de ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı.”

Mecliste HDP’li vekiller bu metni okuyarak baroların bölünmesi veya çoklu baro yasasının görüşmelerine karşı görüşlerini ifade ediyorlar.

Ancak HDP’nin kastı içeriğe ilişkinken aktarılan bu sözler daha çok usule ilişkin bulunuyor, kuralı kimin koyduğu ve kimin için olduğunu göstermiyor, sadece kuralın uygulanma biçimini gösteriyor. Ancak yine de kural uygulanmadığında içeriğini de yok saydığından aynı zamanda kuralı yok sayma anlamına da geliyor.

Bu sözlerin de HDP’den daha çok İyi Parti veya CHP’nin duruşuna karşılık düştüğü kanaatindeyim.

ADALET UYGULAMA USULÜDÜR

Adalet; neden, niçin, kimin için sormaz. Adalet; eğer bir kural koyulmuşsa, bir norm varsa, normun ilgili herkes için aynı şekilde uygulanmasıdır. Buna göre kölelik döneminde köleye nasıl davranılacağı adalete uygun sayılmaktadır.

Miras hukukundaki eşitsizliklerden bir örnek verilirse, örneğin Diyanetin verdiği fetvaya göre, “Kadının mirastan alacağı pay, vefat eden kimseye olan akrabalık derecesine göre değişir: a) Vefat eden kimsenin kızı olarak kadın: Erkek kardeşleri ile beraber bulunduğunda kardeşinin aldığı payın yarısını, erkek kardeşi yoksa ve kız tek ise mirasın yarısını alır. Kızlar birden fazla olduklarında ise mirasın üçte ikisini alırlar (Nisa, 4/11). Üçte ikisini aralarında eşit olarak paylaşırlar. b)...”

İslam anlayışı içinde, bu norm dahilinde, bunun böyle uygulanması durumunda, adalet sağlanmış olur.

Önemli olan kuralın özelliği, ölçünün ne olacağı, ölçünün kimin için koyulduğu, kimin lehine işlediği meselesidir.

Kanun miras herkese eşit paylaşılacak, cinsiyet ayrımı yapılmayacak diyorsa, bu kez de cinsiyet gruplarına değil kişi sayısına göre mirasın paylaştırılması durumunda adalet sağlanmış olacaktır.

Bir aşirette tüm mülklerin tasarrufu aşiret reisinde ise mülklerini istediği gibi kullanmasında bir adalet sorunu yoktur.

Veya cariye bulundurması padişaha tanınmış bir üstünlük ise, yine burada bir adaletsizlikten söz edilemez, yasanın içeriğinin tartışılması meselesi başka bir meseledir.

KURALA UYULMUYORSA "ADALET" YOKTUR             

Adalet bir usul işidir, ilgili kural ne öngörüyorsa herkese aynı şekilde uygulanıyorsa adalet var, aynı şekilde uygulanmıyorsa “adalet” yoktur. Adalet yoksa, içeriğin de bir anlamı yoktur. Adalet içeriği belirlemez ama içeriği yok sayabilir.

Türkiye’de hem içerik sorunu hem de usul-adalet sorunu yaşanmaktadır. Batı Antik Roma, özellikte de Magna Charta ile birlikte “kurallı despotizm” ve daha sonra da “demokratik anayasal rejimlere” geçerken Osmanlı “kuralsız despotizm” veya keyfi padişahlık olarak nitelenmiştir. Bugünlerdeki II. Abdülhamit tartışmaları da, AKP’nin kendine II. Abdülhamit’i model alması da üzerinde dikkatle durulması gereken konulardır.

ÇOKLU BARO ÇOKLU HUKUKTA GEÇERLİ OLABİLİR

“Ortak hukuk”ta, “ulus-devlet”te çoklu baro, kendi çekirdeğinde “adalet” ilkesi ile çelişiyor gibi çünkü normlar herkes için ortaksa mahkemenin de baronun da buna uygun olarak tekli olması daha uygun düşmektedir.

Eğer baro bir kamu tüzel kişiliği sayılıyorsa, “üniter devlet”te çoklu baro olması kendi içinde çelişiktir.

O halde, AKP’nin bir sonraki adımı, çoklu hukuka mı geçmektir, onu dikkatle irdelemek gerekir. O durumda farklı fıkıhlara bağlı “Maturidi Baro”, “Eşari Baro”, “Selefi Baro” veya “Katolik Baro” vb. olabilir. Buna bir de “Seküler Baro” eklenebilir.

ADALET İÇERİK VERMEZ, ANA SORUN KURALIN İÇERİĞİDİR: İÇERİK BİLİMSEL, EKONOMİ POLİTİK, KÜLTÜREL, SONUÇTA BİR ‘ÜLKÜ’ VEYA ‘FİKİR’DİR

Her kural; sonuçta ister ekonomi politikten ister farklı önceliklerden ortaya çıksın sonuçta o topluluk veya üstünler için damıtılmış, amaç sayılmış bir “ide” veya “fikir”dir.

Özgürlük, eşitlik, hakikat hakkı (bilgi hakkı); hemen bütün hak ve özgürlükler ister doğal hukuk öğretisine ister sözleşme veya başka bir nedene bağlayalım sonuçta toplumsaldır, kolektif ideallerle ilgilidir.

Özgür, eşit, bilgili, insana, topluma, doğaya saygılı bir kişi ve toplum istiyorsak hukuk da ona göre oluşturulur.

AKP’nin ülküsü neyse adaleti de o olacaktır.

Kapitalist sistemde zaten eşitlikçi ve özgürlükçü bir norm ve dolayısıyla böyle bir adalet de olmayacaktır, olsa olsa kapitalist bir adalet olacaktır.

AKP fikriyatında ancak İslam fıkhına uygun olan normların uygulanması adalet sayılmaktadır ki, bu bile yoktur, daha keyfi kuralsız bir rejim sürdürülmektedir.

HER TÜR DÜZEN İÇİN "UYGULAMA USULÜ" ADALET ŞART

Adalet; eşitlik veya özgürlüklere dayanmak zorunda değil, sadece kuralın uygulama usulüdür ancak eşitlik ve özgürlüklere dayalı bir hukuk veya toplum oluşturmak istiyorsak yine adalet olmaksızın (Her durumda aynı şekilde uygulanmaksızın) bunlar işletilemez.

İçerik olarak ise hem kapitalizmin yarattığı toplumsal eşitsizliklerin hem de kültürel cinsiyetçi dini ön yargı ve ayrımcılıkların aşılması gerekmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...