09 Temmuz 2020 00:40

Büyük kumar

Tezgaları başında tekstil işçileri

Fotoğraf: DHA (Arşiv)

Paylaş

Kovid-19 salgını nedeniyle dünya çapında yaşanan ağır sağlık krizi, etkileri giderek belirginleşen ağır bir ekonomik kriz sürecini de beraberinde getirdi. Yaşanan krizin en ağır bedeli her zaman olduğu gibi büyük ölçüde emekçi sınıflara ödetilirken, salgına karşı alınan önlemlerin plansız ve aceleci bir şekilde kaldırılmasının olumsuz sonuçları birer birer ortaya çıkmaya başladı.

Gelişmiş ve azgelişmiş kapitalist ekonomilerde yaşanan ekonomik daralma tarihin en ciddi gelir ve istihdam kaybına doğru gidiyor. Özellikle Türkiye gibi azgelişmiş kapitalist ülkelerde yaşanan işsizlik ve yoksullaşma sürecinin giderek hızlandığı görülüyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), koronavirüs salgını nedeniyle üye ülkelerde işsizliğin güçlü bir şekilde artabileceğini, 1929 büyük ekonomik buhranından bu yana kaydedilen en yüksek işsizlik oranına ulaşma ihtimalinin yüksek olduğunu açıkladı.

Salgının süresi uzadıkça ülke ekonomilerinde yarattığı ekonomik ve sosyal tahribatlar da artıyor. İşçi ve emekçiler, çalışsınlar ya da çalışmasınlar, salgın süresince hem sağlık riskleri hem de ekonomik sorunlar açısından büyük sıkıntıları yaşayan toplum kesimi oldular. Kapitalist devletlerin aldığı tüm önlemlere rağmen, ekonomilerin ciddi oranlarda küçülmesi, kitlesel işsizlik başta olmak üzere, yoksulluğun ve diğer ekonomik ve toplumsal sorunların artmasını beraberinde getirdi.

Türkiye’de, Kovid-19 salgını süresince alınan sınırlı önlemler ve bu önlemlerin önemli bir bölümünün zamansız bir şekilde kaldırılması nedeniyle yüz binlerce insan hastalık riskiyle karşı karşıya bırakıldı. Kovid-19’a ilişkin resmi olarak vaka ve can kaybı sayılarında her gün benzer rakamlar açıklanırken hastalığın yakın gelecekteki seyri ve bunun ekonomik ve sosyal sonuçlarının ne kadar yıkıcı olacağı ile ilgili belirsizlikler devam ediyor. İktidar, somut ve çözüme dayalı adımlar atmak yerine, ekonomide oluşan durgunluğu halkın sırtına yeni kredi ve borç yükleyerek aşmaya çalışıyor.

Salgından etkilenme riski yüksek olan milyonlarca insanın çalışma ve yaşam koşullarının alt üst olduğu koşullarda salgını kontrol altına aldıklarını iddia eden Erdoğan’ın hâlâ ‘salgından güçlenerek çıkmak’tan bahsetmesi soruna ne kadar ciddi yaklaşıldığını gösteriyor.

Bugüne kadar atılan her adımla sermayenin, büyük patronların çıkarlarını koruyan iktidar, bir taraftan ülke tarihinin en büyük halk sağlığı krizine neden olurken, diğer taraftan salgın koşullarında ‘kıdem tazminatı fonu’ ve ‘tamamlayıcı emeklilik sistemi’ gibi başlıkları tartışmaya açarak ne kadar fırsatçı olduğunu bir kez daha gösterdi.

Kovid-19 salgınının başladığı 2020 yılı itibariyle ücretli emek gelirlerinde yarı yarıya kayıp yaşanması bekleniyor. Çeşitli istatistik hileleriyle resmi verilere yansıtılmamasına rağmen, bu yıl mevcut iş gücünün önemli bir bölümü ciddi anlamda iş ve gelir kaybı yaşayacak. Gerek devletin, gerekse yurttaşların bir süredir sürdürdüğü borcu borçla kapatma politikasının bir noktadan sonra işlemez hale gelmesi hatta daha büyük ekonomik ve toplumsal sorunları beraberinde getirmesi kaçınılmaz.

İktidar, salgının yayılmasını gerçek anlamda engellemek, yaşanan iş ve gelir kaybının etkilerini hafifletmek için atılması gereken adımları atmamakta ısrar ederek ve halkın sağlığı yerine ekonomik ihtiyaçları ön planda tutarak sadece kendisi için değil, ülkenin geleceği için de çok büyük ve tehlikeli bir kumar oynuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa