07 Temmuz 2020 23:54

Bedenden sosyal ilişkilere tıbbın tahakkümü

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

20. yüzyıl gündelik yaşam pratiklerimizin giderek tıbbileştiği bir çağ oldu. 21. yüzyıl ile birlikte bu kez sosyal ilişkilerimiz de tıbbileşmeye başladı. Özellikle COVID-19 pandemisi sonrası literatürde ‘kişisel mesafe’ olarak tanımlanmış olan başlığın ‘sosyal mesafe’ olarak dillendirilmesi bir tesadüf olmayıp bunun bir tezahürü.

Gündelik hayatların tıbbileştirilmesi malumumuz üzere kimsenin tam olarak dışında kalamadığı ‘sağlıklı yaşam endüstrisi’ ile daha da ivme kazanmakta. Kavramsal olarak özetleyecek olursak, özünde tıbbi olmayan problemlerin tıbbi problem olarak tanımlanması ve bu şekilde davranılmasıdır, “tıbbileştirme”.

Tıp giderek sağaltıcı, esenlendirici rolünü zorlayarak önemli bir “sosyal kontrol kurumu” haline geldi. Gerek sağlık gerekse hastalık kavramları her geçen gün daha fazla olmak üzere bireylerin hayatında en önemli başlık haline gelmekte. İvan Illich’in tanımı ile “Sağlık tıbbileştirilmiştir artık.”

İnsanlık tarihinde son yüzyıla kadar yaşamın doğal döngüsünün normalleri ve bir parçası olarak görülen yaşlanma, ergenlik, cinsellik, beslenme ve ölüm giderek tıbbi problemler olarak ele alınmaya başlamış nihayetinde tıbbileştirilmiştir.

Malum, tıp kapitalizm için büyük ve süregiden bir pazar. Hal böyle olunca Illich’in kitap adından esinle “sağlığın gasbı” süreci başlamış oldu. Her birimizin yaşamı giderek tıbbileşirken eş zamanlı olarak sağlık bir o kadar bireyselleştirilmiş oldu.

Hayatımızın tamamına sirayet eden tıbbileştirme kadınlar söz konusu olduğunda daha da belirginleşmekte. Doğum, çocuk bakımı, hamilelik kürtaj kısırlık, cinsel sorunlar, menopoz artık tıp içerisinde ele alınmakta. Tıbbileştirme sadece geçmişte hastalık kabul etmediğimiz durumların artık hastalık olarak ele alması ile sınırlı değildir. Daha da vahimi gündelik yaşamın içerisinde yer alan konu başlıklarının bu kapsam içinde ele alınmasıdır. Misal, yaşlanmanın doğal sonucu olan kırışıklık, deride sarkmalar, saç dökülmesi, saçlarda beyazlaşma neredeyse hastalık düzeyine çekilerek tıbben tedavi edilmesi, onarılması gereken problemler haline getirilmiştir. Yine genç görünmek arzusu tıbbi bir başlığa evrilmiştir.

Tüm bunlar bireylerin gündelik yaşam döngülerinin tıbbileştirilmesinin kısa bir özeti. COVID-19 pandemisi buna sosyal ilişkilerimizin de tıbbileştirilmesini ekledi. Artık kimlerle hangi mesafeden hangi sıklıkla ve hangi koşullarda görüşeceğimize, düğünümüze, sevişmelerimize, sarılıp koklaşmalarımıza, nasıl selamlaşacağımıza, nerede nasıl çay içeceğimize bile tıp karar vermekte.

Modern tıp gerek sağlık gerekse hastalıklar konusunda belirleyiciliğini her birinizin bedenine tanımladığı standartlar ile kendisini kontrol aygıtına dönüştürdü. Bu kontrol edilişe yaygın itirazsızlık tıbbın bedenlerimiz üzerindeki denetimini artırdı. Nihayetinde son pandemi ile birlikte tıp, bedenlerimizin kontrolü ile yetinmeyip sosyal ilişkilerin kontrolünde de belirleyici olmayı tarihte ilk kez bu denli sınadı. Tıp, birey üzerindeki kontrolünü toplumlar, halklar, uluslar üzerinde kontrole evirmek üzere. Hal böyle olunca özellikle totaliter eğilimli yönetimlerin din yerine tıbbi halklar üzerinde kontrol aracı haline getirme arzu ve pratikleri hiç de şaşırtıcı değil. En basitinden sağlık çalışanlarının hastane içerisindeki basın açıklamaları ve eylemliliklerini il hıfzıssıhha kurullarının yasaklanması hiç de tesadüf değil. Dünyanın farklı ülkelerinden farklı anekdotlar oldukça zengin ve zihin açıcı. Yeter ki görebilelim.

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...