02 Temmuz 2020 00:00

‘Tüy dikmenin’ böylesi

Emre Belözoğlu  ve Gökhan Töre

Fotoğraf: Şebnem Coşkun/AA

Paylaş

Ahlakı, vicdanı futbolun içine sokmak bu kadar zor mu? Kazanma hedefine hizmet etmeyen insani değerlerin hiçbir hükmü kalmayınca elbette zor. Hatta imkansız…

Oyunu farklı açılardan izleyen ve her türlü ayrıntıyı çeken onca kameraya karşın futbolcuların hâlâ hakemleri aldatmaya kalkışması ne büyük utanmazlık… Hadi o anda hakemi kandırdın diyelim, peki sonrasında açıkça görülen sahtekarlığını nasıl açıklayacaksın?

Açıklayan açıklıyor işte… Emre Belözoğlu hakemi aldatarak Gökhan Töre’nin kırmızı kart görmesini sağladı. Akşam spor programında pozisyon ayrıntılı olarak ele alınıp foyası ortaya çıkınca ise durumu kurtarmak üzere hemen harekete geçti ve programın sunucusuna pozisyonu açıklayan(!) bir mesaj gönderdi. Ama mesajda hâlâ görüntülerle ilgisi olmayan laflar ediyor. “Topa burnumla vurdum. Yüzümdeki acının sebebi o. Gökhan Töre’nin bana bir şey yapmadığını da hakeme söyledim” diyor. Oysa görüntülerden açıkça görülüyor ki, Emre topa burnuyla falan değil, kafasıyla vuruyor. Yani Emre günah çıkarayım derken tam anlamıyla tüy dikiyor!.. Sunucu ve iki yorumcu, Emre’nin gerçeklikle hiç ilgisi olmayan bu açıklaması karşısında  “kem küm” etmenin ötesinde bir şey söyleyemiyor. Artık aralarında nasıl bir arkadaşlık ilişkisi varsa… Emre, madem hakemin yanlış bir kararla Gökhan’ı attığına inanıyor, maçtan hemen sonra sıcağı sıcağına yapsaydı ya bu açıklamasını. Hiç değilse vicdanen rahatsızlık duyduğuna inanabilirdik o zaman.

Bu pozisyonda Gökhan darbe almış numarası yapıp Emre’nin kırmızı kart görmesini sağlasaydı ve sonuçta da Malatyaspor 10 kişi kalan Fenerbahçe karşısında galibiyete ulaşsaydı, Emre’nin ve Fenerbahçeli yöneticilerin tepkisi ne olurdu acaba? “Karanlık güçler”, “Zalim düşmanlar”, “Siz hepiniz, biz tek” gibi destansı(!) ifadelerle süslenmiş komplo teorilerinden, suçlamalardan, göndermelerden geçilmezdi ortalık. Şimdi ise çıt yok. Yönetici ve futbolcu dediğin aleyhteki hakem hataları karşısında zırvalamayı bildiği gibi işe yarayan hakem hataları karşısında da sus pus olmayı bilecek!.. Ama, pozisyon televizyonda gösterilene kadar suskun kalan Emre, daha sonra durumu açıklama ihtiyacı hissetmiş anlaşılan. Gönderdiği mesajla kendisini temize çıkarmaya çalışırken, utanmazlığa yeni bir halka ekliyor. Yalanla temizlik olur mu? Hakemi aldatmak kesmemiş, üstüne bir de milyonlarca insanı aldatmaya çalışıyor… Dikkat, maçlara abdestsiz, duasız çıkmadığını söyleyen bir oyuncudan söz ediyoruz…

Neyse açıklamasını yapıp pozisyonu aydınlattı(!) ya artık vicdanen rahatlamıştır Emre. Hoş, bunu yapmasaydı da bir şey değişmezdi. Bugüne kadar yaşananları göz önüne aldığımızda şurası kesin ki, Emre ne halt ederse etsin yöneticilerin, medyanın ve taraftarların her zaman baş tacı ettiği, yere göğe sığdıramadığı bir figür olacak.

Nitekim maçtan sonraki günlerde spor sayfaları Emre’ye düzülen övgülerle doluydu. Maça dahil olunca takımının oyununu nasıl olumlu yönde etkilediğine dikkat çekenler mi istersiniz, genç oyunculara kol kanat germesinden ve onlara öğretici ağabeylik yapmasının öneminden söz edenler mi istersiniz, hatta işi iyice abartıp “Fenerbahçe’nin yaşayan efsanesi” yakıştırmasıyla Emre’ye kerameti kendinden menkul kıymet biçenler mi istersiniz? Emre’nin Fenerbahçe için asla vazgeçilemeyecek bir değer olduğu düşüncesi işleniyor zihinlere sürekli olarak…

Takımına farklı biçimlerde bu denli büyük katkı(!) sunan bir oyuncuya futbolu bıraktıktan sonra da kulüpte görev vermek gerekir tabii. Başkanlık yarışı sırasında “Farklı bir spor kültürü oluşturacağız” söylemini öne çıkaran Ali Koç’un birkaç yıl içinde takımı Volkan-Emre ikilisine emanet edecek pozisyona gelmesi ne kadar trajik…

Memlekette futbol, gerek teknik, gerekse kültürel açıdan sefalet seviyesini aşamıyor. Ahlaki kaygı, vicdani duyarlılık, oyuna ve rakibe saygı yoksunluğunda ortaya konan etkinlik, “utanç verici bir tepişme” tanımlamasından ötesini hak etmiyor ne yazık ki…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa