Hayatı kazanmak

Adalet için… Savunma yürüyor. Demokrasi için…HDP’liler yürüyor. İnsan haklarını, hukuk devletini, yargı bağımsızlığını ve demokrasiyi savunmak, meslek örgütlerini iktidarın kuklasına dönüştürme girişimine karşı çıkmak için 80 ilin baro başkanlarının başlattığı Ankara yürüyüşü sürüyor. Hepimizin hakkı olan, sokağı işaret eden eylemlere müdahaleyi alışkanlık haline getiren iktidar şimdilik “saldır” emri vermedi onlar için. Demokrasinin zerresinin kalmadığı memlekette yeniden demokrasiye yol açmak için yürüyen HDP’li vekiller ise gaza boğuldu, itilip kakıldı yol boyu. Medyada HDP niye yürüyor sorusunun muhatabı da olamadılar. Demokrasinin zerresini bırakmayan bir iktidarın emriyle parlamento yok sayılıp, belediyelerin kayyım pratiği ile yerelde de kalan kırıntılar süpürüldüğünden salgın bahane, müdahale şahane şiarıyla saldırılar alıp başını gitti. Neden yürüdüklerini tartışırken bize boca edilen görüntülerde bir tek saldırı anı bile yansımadı. Giriş çıkışlar mart ayından beri bilimin gösterdiği yolla değil de rastgele yöntemiyle açılıp kapatılıp, birilerinin gönlü elvermeyince insanlar toptan sokaklarda, AVM’lerde eğlenmeye salınınca salgınla birlikte normalleştirdiğimiz şehir yasaklamalarının da haber değeri olmadı.

Adalet, demokrasi hepimizin ihtiyacı, insan olmanın koşulu ama açlığın, yoksulluğun bu denli derinleştiği, sınıfsal ayrımın salgınla gözümüzün en derinine yerleştirildiği bir dönemde sokağı talep edecek başka adımlara da ihtiyaç çok yakıcı. İşsizliğin alıp başını gittiği, işsizlik korkusunu iliklerinde hissederek salgın diyemeden fabrikalarda üst üste çalışmaya zorlanan emekçilerin açlık sınırındaki ücretlerin peşinde koştuğu bir memlekette insanca çalışma koşulları için yürümeye başlasa sendika başkanları dört bir yandan. Birinci basamağın bölgesel temelde ve koruyucu hizmetleri önceleyen yapısını darmadağın eden, salgının izlem çalışmalarında istediği gibi değişiklik yapan iktidara karşı, sağlık emekçilerinin yaşamlarını hiçe sayarak, inanılmaz özverili çabasıyla ve sağlık meslek örgütlerinin direnciyle korunmuş kamusal sağlık ortamlarında salgının çok daha ölümcül olmasının önüne set çekmiş olsalar da yakın bir zamanda tuzla buz edecekleri aşikar kamusal tedavi hizmetleri için yola çıksa tabip odalarının, sağlık alanında mücadele yürüten sendikaların başkanları. Eğitim çoktan ölüp defnedildi, her yıl başka modelle boğuşuyor insanlar. Eğitim için başlasalar yürümeye. Nehirler için, denizler için, ağaçlar, bu memleketi paylaştığımız tüm canlılar için emek verenler, mücadele edenler. Elbette haklar için yılmadan uğraşan hak örgütleri. Dört bir yandan…

Otursak üzerine çalışsak. Yoksulluktan çalışma haklarına, eğitimden sağlığa, adaletten demokrasiye, doğasını özenle koruyacağımız nasıl bir memlekette yaşamak istiyoruz, ortaya koysak. Çıkaracağımız programları anlatsak memlekete adım adım. O programları yerine getirme taahhüdünü esas alsak.

İnsan hakları mücadelesinin içinden gelen İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı memleket sathına kök salmakta olan şiddetin önlenmesi için 9 Haziran’da şiddete karşı bir tutum belgesi yayımladı. Temel ilkeleri hatırlattı. İşkencenin mutlak yasak olmasından, barışçıl gösteri ve yürüyüşlere yönelik polis saldırılarının işkenceye varan niteliğinden söz eden bir belge. Tüm hak örgütleriyle birlikte yeniden hakları, haklarımızı dile getiren belgeler üzerine çalışmak, bu belgeleri tek tek anlatmak çoktandır neredeyse gönüllü vazgeçtiğimiz haklara dair hafızamızı tazeler belki. Salgınla birlikte dünyanın her köşesinde yoğunlaşan hak ihlalleri bir yanda, bu ihlallere karşı sözünü söyleyenler bir yandayken tam zamanı olmaz mı yapılacak çalışmalar, kurulacak gelecek hayalleri? Süregiden açlığa, yoksulluğa, eğitimsizliğe, adaletsizliğe ve demokrasiyi hiçe sayan sistem değişikliklerine karşı sokağı kullanma pratiklerini hayatımıza yeniden yerleştirmeli, hayallerimizi el birliği ile somut adımlara dönüştürecek çalışmaları büyütmeli, hayatımızı kazanmalıyız!