16 Haziran 2020 01:00

Ahmet Hakan ile Perinçek arasındaki fark!

Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve Enis Berberoğlu

Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve Enis Berberoğlu | Fotoğraflar: Evrensel, DHA ve AA

Paylaş

Milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Farisoğullları ile CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun vekilliklerinin düşürülmesi sonrasında HDP, ‘Demokrasi Yürüyüşü’ yapma kararı almıştı. Dün başlayan ‘Demokrasi Yürüyüşü’nün yürüyüş güzergahındaki 10 ilin valilikleri kentlerine giriş-çıkışları ‘kısıtlama’ kararı aldı. Kovid-19 salgını tehlikesi devam ettiği halde ekonomik çarkların dönmesi için kentlere giriş çıkış yasaklarını kaldıran iktidar, bu demokratik eylemi engellemek amacıyla valilikler eliyle aldığı kararla sokakta demokratik bir tepkinin ortaya çıkmasından pandemiden daha çok korktuğunu göstermiş oldu.

Öte yandan toplumsal desteğini kaybetmeye başlayan tek adam iktidarının güçlendirilmesi ve bu temelde siyasetin dizayn edilmesi yönünde atılmış bir adım olan vekilliklerin düşürülmesiyle birlikte HDP’nin kapatılması yönünde bir propaganda da sürdürülüyor.

HDP’nin kapatılması kampanyasını yürütenlerin başını iktidar destekçisi Ergenekoncuların sözcülüğünü yapan Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek çekiyor. Perinçek, HDP’ye oy veren, kendi ulusal demokratik talepleri için yıllardır büyük bedel ödeyen Kürtlerle alay eder gibi “Bugün HDP kapatılsın, en çok sevinecek olanlar Kürt vatandaşlarımız olacak (…) Meclise de sokmayacağız, belediyeler de olamaz. Kürt vatandaşlarımız da rahatlayacak, özgürleşecek” diyor.

Perinçek “nasyonal sosyalist” bir siyasetçi olarak Kürtlerin temsil hakkını ortadan kaldırarak Kürtleri “özgürleştirme”yi savunuyor! Bu zihniyetin insanlığın başına açtığı felaketler hafızalarda canlılığını koruyor.

Perinçek, kanal kanal gezip “HDP kapatılsın” derken, kendisine sorarsanız  Perinçek’i eleştiren Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan da aynı günlerde aslında medyada temsil ettiği çizginin demokratlığının sınırını gösteren dikkat çekici bir yazı yayımladı.

Ahmet Hakan, kimi CHP yöneticilerinin vekillikleri düşürülen HDP milletvekillerinin adlarını bile ağzına almadan açıklamalar yapmasını eleştiren Eski HDP Milletvekili Sırrı Sakık’a cevaben yazdığı 7 Haziran tarihli ‘CHP’liler Korkmasınlar da Ne Yapsınlar Sırrı Sakık?’ yazısında özetle şöyle diyor. Musa Farisoğulları, “Eren Bülbül adlı çocuğu katleden teröristin cenazesine katılmış.” Leyla Güven de “Kürt sorunu devam ettiği müddetçe gerillaya katılım da olacak” demiş. Bu yüzden CHP’liler “Aferin Musa”, “Aferin Leyla” deyip HDP’li vekilleri savunamazlarmış.

Birinci olarak, Voltaire’den bu yana demokrasinin en temel ilkelerinden biri, fikirlerine katılmasanız da insanların fikirlerini söyleme özgürlüğünü savunmaktır. Düşünce ancak baskı rejimlerinde yasaklanmaya çalışılabilir ve kendine demokrat A. Hakan bu yaklaşımıyla Türkiye’de düşünceyi suç sayan zihniyeti aklıyor.

Çünkü kimse CHP’lilerden HDP’nin politik çizgisini savunmasını beklemiyor. Eleştiri konusu yapılan, HDP’liler söz konusu olunca CHP’nin seçme ve seçilme hakkını savunma konusundaki ürkek tutumudur.

Yani Ahmet Hakan; siz ne kadar çarpıtmaya çalışsanız da HDP’lilerin oylarını aldıkları milyonlarca insanı temsil hakkını savunmakla HDP’nin politik çizgisini savunmak aynı şey değildir. Ve ayrıca bir ülkede eğer demokrasinin ‘d’sinden bile söz edebilmek için seçme ve seçilme hakkının ‘Dokunulmaz’ olması gerekir.

Ahmet Hakan gibilerinin görmediği, görmek istemediği bir diğer önemli gerçek şudur: Kürt sorununun demokratik barışçıl yöntemlerle çözülmesi yerine şiddet politikalarında ısrar edilmesi nedeniyle 30 yılı aşkın bir süredir ‘düşük yoğunluklu bir savaş’ yaşanıyor. Bugün HDP’yi Meclisteki diğer partilerden farklı kılan en önemli özelliği dağa çıkan ya da çatışmalarda yaşamını yitiren Kürt gençlerinin ailelerinin de desteğini, oylarını alabiliyor olmasıdır. HDP’nin bu ailelerin desteğini alabilmesinin nedeni de savaşı değil, eşit haklar temelinde barışçıl çözümü savunmasıdır. Tıpkı çocuklarının cenazeleri başında bile “Artık yeter, bu savaş bitsin. Barış istiyoruz” diyen Kürt anneler gibi.

Leyla Güven’in sözleri de hoşumuza gitsin ya da gitmesin, savaşın acı gerçeğini ortaya koyuyor-ki zamanında aynı gerçeği başka bir açıdan Eski Genelkurmay Başkanlarından Başbuğ da “Yeni katılımlar olmasa TSK, 26 yılda PKK’yi 5 kez bitirdi” sözleri ile ortaya koymuştu.

O yüzden Ahmet Hakan, HDP’li vekillerin cenazelere katılıp aynı zamanda kendi seçmenleri olan ailelerin yanında olması ile “Çocuk katillerini savunmak” ayrı şeylerdir. Şunu da unutmayın ki, HDP’nin Meclisteki varlığı, sorunun müzakere yoluyla demokratik-barışçıl çözümü için bir fırsattır. Zaten Doğu Perinçek de sorunun “savaşla çözümü”nü savunduğu için “HDP kapatılsın” demektedir.

Sonuç olarak; HDP’ye, sorunun bunca yıldır çözümsüz kalmasına yol açan bir politik çizgiyi dayatmak ile “HDP kapatılsın” demek arasında aslında Ahmet Hakan’ın sandığı gibi öyle büyük bir fark bulunmuyor. Aksine HDP’nin temsil yetkisine sınır çizip vekillerin vekilliklerinin düşürülmesini meşru görmenin bir adım ötesinde, bu sınırları kabul etmeyen HDP’nin kapatılmasını savunmak yer almaktadır.

Bu siyasetin ülkeye bir faydası olmadığını görmek için de öyle çok uzağa gitmeye gerek yok: Son 35 yılda bu savaşta ölen on binlerce insanımıza, harcanan yüz milyarlarca liraya ve ‘ileri demokrasi’mizin geldiği yere bakmak yeter!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...