14 Haziran 2020 00:50

Bilim, siyaset, ticaret arasına sıkışan virüse karşı mücadelenin sefaleti!

İstanbul Havalimanı | Fotoğraf: Enver Alas / DHA

Paylaş

Erdoğan-AKP Hükmetinin Kovid-19’un yayılmasına karşı önlemleri hızla kaldırmasının ardından, gerek “vaka sayısı”, gerekse “yoğun bakım”da yatan hasta sayısında artış yaşanıyor. Ancak Hükümet, bunları umursamadan “ekonominin gereği” gördüğü her alanda, önlemleri kaldırmakta ısrarlı görünüyor.

Sadece Türkiye’de değil, ABD ve Avrupa başta olmak üzere diğer ülkelerde de hükümetler, Kovid-19’la mücadelede havlu atmış bulunuyor.

Hâlâ her gün binlerce “yeni vaka”nın ortaya çıktığı, yüzlerce kişinin hayatını kaybetmeye devam ettiği koşullarda, İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, İtalya, ABD, İran gibi ülkelerde “Yeni normale dönüş”, “Normalleşme” denilerek, aylardır sürdürülen önlemler kaldırılmaya başlandı.

Üstelik ülkeler, kendi sınırları içindeki önlemleri kaldırmanın ötesine geçerek, ülkeler arası seyahat sınırlamalarını da kaldırmak için harekete geçtiler. Örneğin Türkiye, İran dışındaki bütün ülkelere yönelik seferleri başlattı. Avrupa’dan gelecek turistlere 14 günlük karantina koşulunun uygulanmayacağını da açıkladı. Almanya, Türkiye dışındaki bütün Avrupa ülkelerinden gelecek olanlara kara ve hava kapılarını açtı!..

ÖNLEMLER BİLİMİN GEREĞİ OLARAK GETİRİLDİ, EKONOMİNİN GEREĞİ DİYE KALDIRILIYOR

Hemen bütün ülkelerde, Kovid-19’un yayılmasına karşı mücadele önlemleri bilim çevrelerinin, örneğin bizde “Bilim Kurulu”nun, önerileri doğrultusunda alındı. Bu tutum, elbette toplumda, biraz da can korkusu kaygısıyla, yasakların benimsenmesini meşrulaştırdı. Halklar bu durumu bir yandan balkonlardan şarkılar söyleyerek dayanışmanın alanı, öte yandan iktidarları protesto etmenin, tabii daha çok da her ikisinin birden alanı olarak kullandılar. Ama giderek, bu önlemlerin hükümetler tarafından istismar edildiğini görerek de, hükümetlere ve tabii onların önlemlerine karşı çıkmaya başladılar. Yasaklara karşı tepkiler, ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerde ırkçı, faşist, fanatik dinci odaklar tarafından istismar edilerek, bilim ve insanlık değerlerine karşı gösterilere dönüştürüldü. Trump gibi şahsiyetler, bu en gerici çevrelerin tepkilerini destekleyerek kendi siyasi amaçları doğrultusunda kullanmaktan geri durmadı.

Şimdi ise bilim çevrelerinin “Önlemlerin kontrollü kaldırılması” önerilerinin tersine, hükümetler önlemleri kaldırmada birbiriyle yarışa girdi.

Gerekçe artık bilimin, tıbbın gerekleri değil, ekonominin ihtiyaçları!

Özellikle de haziran ayıyla başlayan “turizm mevsimi”yle hükümetler; sınırlamaları ve yasakları hızla kaldırıyorlar.

SORUMLU VATANDAŞ MI, ÖNLEMLERİ İSTİSMAR EDEN YETKİLİLER Mİ?

Ülkemizde de bilim insanları “Virüs hâlâ aramızda geziyor”, “Tehlike geçmiş değil”, “İkinci, üçüncü dalga gelebilir”... diye feryat ediyor.

Ama Hükümet bütün önlemleri, “maske, mesafe, hijyen (MMH)”e indirgeyip, vatandaşın bireysel olarak alacağı önlemlere bağlayarak hızla ortadan kaldırdı.

Ne var ki vatandaşların, bu her derde deva olarak gösterilen MMH kuralına uyduğu da söylenemez. Nitekim medya ve hükümete yakın çevreler, vatandaşın bu tutumunu, “bilinçsizlik”, “umursamazlık”, “cehalet” gibi aşağılayıcı nitelemelerle suçlamakta, “Eğer yeni bir dalga ortaya çıkarsa” bunun sorumlusunu şimdiden ilan etmektedir: MMH önlemlerine uymayan vatandaşlar!

Evet, vatandaşların MMH üçlüsünden oluşan önlemlere pek uymadıkları, hatta bu önlemlerin etkili olacağına pek inanmadıkları görülüyor.

Çünkü bugüne kadar Hükümet;

1) “Bilim Kurulu”nun birbiriyle sıkı bağlantılı tüm önerilerini değil, kendisine ucuza mal olacakları uygulamaya sokmuş; bugün aldığı kararı ertesi gün kaldırıp önlemlerin ciddiyetini sulandırmıştır.

2) Önlemlere uyması istenen vatandaşları, nasıl geçinecekleri konusunda bir sorumluluk üstlenmeden, virüsle mücadele önlemlerine uymakla açlık ve sefalet kıskacı arasına bırakmıştır.

Bu nedenlerledir ki pratikte uygulanmasının mümkün olmadığını gördüğü için vatandaşlar, MMH kuralına uymamakta, hatta ciddiyle almamaktadır. Bu gönülsüzlüğünün sorumluluğu vatandaşın kendisinde değil, bugüne kadar önlemleri sulandırarak uygulayan iktidarın virüse karşı mücadele önemlerine duyulan güvensizlikte aranmalıdır.

KAPİTALİZM, İNSANLIK KARŞISINDA MEŞRUİYETİNİ YİTİRMİŞ BİR SİSTEMDİR

Kısacası gerek Türkiye’de gerekse ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere hemen bütün ülkelerde virüse karşı mücadele stratejisi, daha virüs ortaya çıktığı günlerde İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un dillendirdiği “sürü bağışıklığı” stratejisine bağlanmış bulunmaktadır.

Artık Trump’tan Macron’a, Merkel’den Erdoğan’a, Putin’e her bir muktedir bir Jonnson’dur!

Ancak bu durum, virüse karşı mücadelede tek çözümün “sürü bağışıklığı” yöntemi olduğu anlamına gelmemektedir. Tersine “sürü bağışıklığı”, insan hayatını kâr-zarar terazisinde tartan ve “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” diyen kapitalizmin “çözümü”dür!

Bu yüzden Kovid-19 denilen bu virüsün aldığı her candan kapitalizm ve onun savunucuları birinci dereceden sorumludur. Bu gerçeğin üstü ne “Ticari çıkarın önemi”, ne “Ekonomide çarkların dönmesinin vatan millet görevi olması”, ne de “Koruyucu aşı ve tedavi edici ilacın bulunup bulunmaması”yla örtülemez.

Kısacası bu salgın, kapitalizmin sadece, emeğini sömürdüğü insanı ücretli köle haline getirmekle kalmadığını, aynı zamanda insan toplumunun varlığını sürdürmesini tehdit eden bir sistem olduğunu ortaya koymuştur. Bu da insanlığın gözünde kapitalizmin “meşruiyetini” tartışılır hale getirmektedir.

Türkiye ve öteki ülkelerde virüse karşı mücadelede oluşan tablo, kapitalist dünyanın sefaletinin tablosudur!

ABD’de ırkçılık karşıtı eylemlerin, sınıfsal dozu artarak, Avrupa’ya sıçrayıp yayılmasının arkasında, kapitalizmin meşruiyetinin tartışılmasının önemli bir payı olduğunu söylemek yanlış olmaz!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...